10. Hukuk Dairesi 2017/3977 E. , 2019/7398 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2017/1110-2017/989
Mahkemesi : Denizli 4. İş Mahkemesi
No : 2016/110-2017/58
Dava, 15.07.1992 tarihindeki 1 günlük çalışmanın tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı Kurum vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüyle davanın reddine karar verilmiştir.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, davacının 15.07.1992 tarihinde 1 gün sigortalı olarak çalıştığının tespitini talep etmiştir.
II- CEVAP
Davalı Kurum vekili, davacı adına Kuruma işe giriş bildirgesi verilmesine rağmen dönem bordrosu verilmediğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III- MAHKEME KARARI
A- İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, "Davanın kabulü ile; davacının, 15.07.1992 tarihinde ... sicil numaralı işyerinde, ... sigorta sicil numarası ile 1 gün sigortalı olarak çalıştığının tespitine, Aksi kurum işleminin iptaline" karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili, sigortalı sayılabilmek için işe giriş bildirgesi verilmesinin yeterli olmayıp fiilen çalışmanın da bulunması gerektiği, dönem bordrosunun, işçinin ne kadar süre ve ne kadar ücretle çalıştığını gösteren belge olup, davacı adına kuruma işe giriş bildirgesi verilmesine rağmen dönem bordrosu verilmediği, davanın ispatlanamadığı gerekçeleriyle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davacının o tarihte 16 yaşında olup işverenin annesi olması, durumları belgelendirilmeyen muhasebeci ve iş hanı sahibinin beyanlarının davanın kabulüne elverişli olmadığı, davacı vekilinin "... kendisi o tarihlerde yaşı küçük olduğundan annesinin üzerine bu iş yerini almışlardır, halen de müvekkilemiz güzellik uzmanı olarak bu işini yapmaya devam etmektedir ..." şeklindeki beyanı ve bu beyanın davacıyla işveren ... arasında işçi işveren ilişkisi olmadığını gösterdiği, Yargıtay 21.HD. ve Yargıtay HGK’nun emsal kararları dikkate alındığında bir annenin kızını Sosyal Güvenlik Hakkından yoksun bırakmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçeleriyle
"Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK"nın 353/1-b maddesinin 2. alt bendi gereğince ortadan kaldırılmasına ve Davacının davasının reddine" karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davacı vekili, mahkemenin eksik incelemeyle karar verdiği, bordro ve komşu işyeri tanıklarının araştırılmayıp beyanlarına başvurulmadığı, yapılan kolluk araştırmasının işverene değil başka bir kişiye ait olduğu, dosyaya sunulan belgelerin dikkate alınmadığı, dinlenen tanıkların konumlarının araştırılmadığı ve bunun BAM kararının gerekçesini oluşturduğu, tanıklara gerekli soruların sorulmadığı gerekçeleriyle kararın bozulmazını talep etmiştir.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
Davanın yasal dayanağını, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 79/10. maddesi teşkil etmektedir. Bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davaların kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re"sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
1-Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacı tarafça sunulan tahsilat makbuzu bordro gibi belgelere karşılık kurumca davacıya ve mahkemeye hitaben yazılan yazılarda, kuruma bordro verilmediğinin bildirildiği anlaşılmıştır. Dava dilekçesi ekinde sunulan dönem bordrosu, Ağustos/92 dönemine ait prim borcunun tahsiline ilişkin Türkiye Emlak Bankasının alındı makbuzu, prim borcu sebebiyle yazılan kurum yazısı ve tahsil makbuzu ile kurumun bordro verilmediğine dair yazısı kuruma gönderilerek aradaki bu çelişki giderilmelidir.
2-Tespiti istenen çalışmanın geçtiği işyeri adresinin iş hanı olduğu düşünüldüğünde, başka işyerlerinin bulunacağı da muhakkaktır. Kamu düzenine ilişkin eldeki davada re"sen araştırma ilkesi uygulandığı gözetilerek, talep döneminde, dava dışı iş yeri ile aynı iş hanındaki komşu işyerlerinin işverenleri tespit edilmeli, işverenlerce Kuruma verilen dönem bordrosunda kayıtlı tanıklardan kanaat oluşturmaya yetecek miktarda tanık dinlenmeli, tüm deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.