21. Hukuk Dairesi 2015/4532 E. , 2016/3363 K.
"İçtihat Metni"
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının, tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davalı M.. A.. ve Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 01/07/2000-05/10/2006 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davacı T.C kimlik numaralı A.. K.."nun davalı M.. A.."a ait inşaat işyerinde 01/07/2000-30/10/2000, 01/04/2001-30/10/2001, 01/04/2002-30/10/2002, 01/04/2003-30/10/2003, 01/04/2004-30/10/2004, 01/04/2005-30/10/2005, 01/04/2006-05/10/2006 tarihleri arasında hizmet akdi ve askari ücretle çalıştığının ve buna ilişkin hizmet süresinin tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliğinin kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının dava konusu dönemde yapılmış bir hizmet bildiriminin bulunmadığı, davalı işveren ait 4 ayrı işyeri kaydının bulunduğu, sicil numaralı Ticareti işyerinin 14/01/2011 tarihinde, sicil numaralı İnşaatı işyerinin 03/06/2004 tarihinde, sicil numaralı Bina bakım onarım işi işyerinin 08/08/2001 tarihinde, sicil numaralı Çatı onarımı işyerinin 02/09/2000 tarihinde kanun kapsamına alındığı, davacı tanık beyanlarının alındığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davalıya ait farklı işyerlerinin bulunduğu anlaşıldığından davacının hangi tarihler arasında hangi işyerinde çalıştığına dair talebi açıklattırılmadan, yine dava konusu ettiği dönemde hangi tarihler arasında hangi işyerinde çalıştığı belirlenip infazda tereddüt yaratmayacak şekilde açık hüküm kurulmadan ve bu işyerlerinden bildirimi yapılan bordro tanıklarının beyanları alınmadan karar verilmiş olması hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, davacının hangi tarihlerde davalıya ait hangi işyerinde çalıştığına dair talebini açıklattırmak, davalı işveren ait işyerlerinin dava konusu dönemi kapsayan dönem bordrolarını getirtmek, dönem bordrolarında ihtilaflı dönemin tamamında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, bordolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle davalı işverene ait işyerlerine komşu işyerlerini tespit edip bu işyerlerinin uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı çalışanları, yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, davacının hangi tarihler arasında davalı işverene ait hangi işyerinde çalıştığını belirlemek ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde açık hüküm kurarak karar vermekten ibrarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan M.. A.."a iadesine 03/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.