20. Hukuk Dairesi 2015/13564 E. , 2017/2641 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan ... Yönetimi ve ... Bölge Müdürlüğü tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 15/03/2011 havale tarihli dava dilekçesinde, mevkii ve sınırlarını açıkladığı yaklaşık 11-13 dönüm civarındaki tarlanın aralıksız çekişmesiz malik sıfatıyla zilyet olarak vekil edeni tarafından kullanıldığını, mera, ... ve üçüncü kişilerle bir ilgisinin bulunmadığını belirterek dava konusu yerin vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... temsilcisi davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, teknik bilirkişinin 03.08.2011 tarihli raporuna ekli krokide belirtilen 22.037,00 m² yüzölçümlü yer bakımından davanın kabulü ile tarla niteliğiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hükmün ... temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 28/01/2013 tarih ve 2012/7524 E. - 2013/912 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “...Mahkemece, kazanma koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık konusu taşınmaz 1975 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında 766 sayılı Tapulama Kanununun 2. maddesi gereğince ... sahası olması nedeniyle tespit dışı bırakıldığına, uzman bilirkişi ... mühendisinin 29.07.2011 tarihli raporuyla; taşınmazın doğu, ... ve kuzeyinde ... yer aldığına göre TMK’nın 713/3. fıkrası uyarınca ... ile birlikte kamu tüzel kişisi durumunda bulunan ... Genel Müdürlüğüne davanın yöneltilmesi, davaya katıldıkları takdirde tanık ve delillerini bildirmeleri konusunda kendilerine süre ve imkan tanınması, böylece taraf teşkilinin sağlanması ve ondan sonra davanın yürütülmesi gerekmektedir.
Öte yandan, çifte tapunun önlenmesi bakımından, teknik bilirkişinin rapor ve krokisi eklenmek suretiyle dava konusu yerin tapuda kayıtlı yerlerden olup olmadığının Tapu Müdürlüğünden sorulması, dava konusu yer ile çevresini gösterir komşu parselleri de belirtir birleşik paftanın kadastro müdürlüğünden istenmesi, yargılamanın ilk oturumunda keşif gününün belirlendiği yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerine ne şekilde çağrılacağı ve dinleneceği konusunda herhangi bir açıklamaya yer verilmediği, bu nedenle verilen keşif ara kararının usulüne uygun olmadığı, bundan ayrı tanık ve delillerin bildirilmesi konusunda taraflara süre ve imkanda verilmediği gözetilerek öncelikle tarafların tanık ve delillerini bildirmesi konusunda kendilerine süre ve imkan verilmesi, yerel bilirkişilerin mahkemece, saptanması, HMK’nın 243, 244 ve 259. maddeleri gereğince yerel bilirkişi ve tanıkların davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenmesi, davanın açıldığı 17.03.2011 tarihinden geriye doğru en az yirmi yıl öncesine ait (1975-1991 yılları arası) iki ayrı zamanda çekilmiş yüksek çözünürlü hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığından, aynı yıllar arası düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftaların ise, il kadastro müdürlüğünden yöntemine uygun bir biçimde getirtilerek dosya arasına konulması, yeniden yapılacak keşifte daha önce götürülmeyen uzman bilirkişi jeodezi ve fotoğrametri mühendisi marifetiyle uygulanması, hava fotoğraflarının çekildiği tarihlere göre dava konusu taşınmaz ve çevresinin kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı, imar ve ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı, imar ve ihya edilmişse hangi tarihte tamamlandığı veya hava fotoğraflarının
çekildiği tarihlere göre ne durumda bulunduğu konularının açıklığa kavuşturulması, il kadastro müdürlüğünden gelen paftalara göre taşınmazın kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilmeye elverişli olup olmadığının belirlenmesi, taşınmazın üç tarafının ormanla kaplı bulunması nedeniyle 6831 sayılı ... Kanununun 17/2. maddesi kapsamında bir ... içi iç parseli niteliğinde bulunup bulunmadığının keşfen açıklığa kavuşturulması, daha önce götürülmeyen başka bir uzman bilirkişi ... mühendisi aracılığıyla incelemenin yapılması, taşınmazın Devlet Ormanı veya ... toprağı sayılan yerlerden kabul edilip edilmeyeceğinin tespit edilmesi, teknik ve uzman bilirkişilerden gerekçeli ve denetime açık rapor alınması gerekmektedir.
Tüm bunlardan başka zilyetlik maddi olaylardan olup, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14/1. maddesi gereğince tanık ve yerel bilirkişi dahil her türlü delille kanıtlanması mümkün olduğu halde sadece bir yerel bilirkişi ve bir tanığın dinlenmesiyle yetinilerek hüküm kurulmuş bulunması doğru değildir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi uyarınca davacı bakımından miktar araştırılmasının yapılması, belgesizden edinilen taşınmazların olup olmadığının Kadastro ve tapu müdürlüğü ile zilyetliğe dayalı tescil davaları açıp açmadığının o yer hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait kadastro tutanakları ile tapu kayıtlarının tapu sicil müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı açılmış tescil davalarına ait dosyaların ise ilgili mahkemelerden getirtilerek 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesindeki sınırlamalar yönünden değerlendirilmesi, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulmuş bulunması usûl ve kanuna aykırıdır...” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararının uyulmasının ardından yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile 03/08/2011 ve 30/05/2013 tarihli fen bilirkişileri rapor ve krokilerinde gösterilen 22.037,00 m²"lik dava konusu taşınmazın davacı adına tarla vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılardan ... Yönetimi ve ... Bölge Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK"nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Bölgede, 1975 yılında 776 sayılı Kanuna göre tapulama çalışması yapılmış, dava konusu yer ... sahasında kaldığından tapulama harici bırakılmıştır. Taşınmazın bulunduğu köyde yapılmış ... kadastro çalışması ise bulunmamaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak uzman ... bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın ... sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı ... Müdürlüğünün ve ... Yönetiminin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 30/03/2017 günü oy birliği ile karar verildi.