Abaküs Yazılım
Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2021/766
Karar No: 2022/494
Karar Tarihi: 17.05.2022

BAM Hukuk Mahkemeleri Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/766 Esas 2022/494 Karar Sayılı İlamı

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/766 Esas
KARAR NO : 2022/494


DAVA : Arabuluculuk Tutanağının İptali
DAVA TARİHİ : 07/09/2021
KARAR TARİHİ : 17/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Arabuluculuk Tutanağının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 26/11/2019 tarihli, İstanbul Arabuluculuk Bürosu .... Büro Dosya Numaralı, .... Arabuluculuk numaralı arabuluculuk belgesi tanzim edildiğini, Türkçe bilgisi olmadığını, arabuluculuk anlaşma belgesinin avukatsız ve tercümansız olarak imzalatıldığını, eşitlik ilkesine aykırılık bulunduğunu iddia ederek arabuluculuk belgesinin iptalini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taleplerinin zamanaşımına uğramış olması nedeniyle tüm taleplerinin zamanaşımı yönünden reddine, arabuluculuk belgesinde anlaşılan hususlar kapsamında dava açma yasağı olması nedeniyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun taleplerini içerir davanın tümden reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına, davanın reddine talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, arabuluculuk tutanağının iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalı tarafından İstanbul Arabuluculuk Bürosuna başvuru yapılarak, Küçükçekmece ... İcra Müdürlüğünün ..... Esas sayılı dosyasında yapılacak olan ödemelerin kararlaştırıldığını, anlaşma belgesi düzenlendiğini ancak müvekkilinin yeteri kadar Türkçe bilmemesi nedeniyle iradesinin fesada uğratıldığını iddia etmektedir.
Sözleşmenin hata ile yapıldığı bulunduğu iddiasının değerlendirilmesi açısından; sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) tıpkı 818 sayılı Borçlar Kanunu(BK) gibi esaslı hatanın (yanılmanın) tanımı yapılmamış, 31 ve 32. maddelerde sınırlayıcı olmamak üzere örnekler gösterilmiştir. Kısaca, iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın(yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf yönünden(sübjektif unsur) hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.
Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK'nin 35. (BK'nin 25.) ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(TMK) 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın.
Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK'nin 35. (BK'nin 26.) maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müspet zararının ödenmesi gerekir.
Mevzuatta arabuluculuk sonucunda yapılan anlaşma belgesinin hukukî niteliğine ilişkin herhangi bir düzenleme yer almamaktadır. Arabuluculuk sonucunda düzenlenen anlaşma belgesi niteliği itibariyle bir maddi hukuk sözleşmesidir. Bu nedenle de bir sözleşmede bulunması gereken temellerden birinin eksik olması hâlinde uygulanabilirliğini yitirir. Borçlar hukuku bakımından gerekli görülen asgarî koşullar, arabuluculuk sonucu imzalanan sözleşmede sağlanmış olmalıdır. Diğer sözleşmelere karşı ileri sürülebilen hata, hile, ikrah gibi iddialar, bu sözleşme için de geçerlidir, yani sözleşme hukuku kuralları uygulanır. Anlaşma belgesinde yer alan sözleşme hata, hile, ikrah sonucu meydana gelmiş ise sözleşmenin iptali istenebilir. Çünkü sözleşme karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanı ile oluştuğu için TBK’nın 39. maddesi uyarınca, hata veya hile sebebiyle ya da ikrah sonucunda sözleşme yapan taraf olarak, hata veya hileyi öğrendiği ya da ikrahın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirebilecek diğer bir deyişle, sözleşmenin iptal edilmesini talep edebilecektir. Anlaşma belgesinden doğan ilişkinin hukukî niteliği belgenin içeriğine göre belirlenir. Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18. maddesine eklenen ek beşinci fıkraya göre artık arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşılan hususlar hakkında dava açılabilmesi söz konusu anlaşma belgesinin geçersizliğinin tespitinden sonra mümkündür. Anlaşma belgesine rağmen taraflar, irade sakatlığı veya anlaşma belgesinin, hukukî niteliğinin gereği olan geçerlilik ve şekil koşullarını taşımaması nedenleriyle anlaşılan hususlar hakkında dava açmışlarsa, mahkeme öncelikle anlaşma belgesinin geçerli olup olmadığını tespit edecektir. Anlaşmanın geçersizliğinin tespitinden sonra mahkeme asıl talep hakkında karar verir. Anlaşmanın geçerli olduğu tespit edilmişse asıl talep incelenmez, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18. maddesine eklenen ek beşinci fıkra gereği davanın reddine karar verilir. (İş Uyuşmazlıklarına İlişkin İbra Hükmü İçeren Arabuluculuk Anlaşma Belgesinin Arabuluculuğa Elverişlilik Bakımından Değerlendirilmesi* Asiye ŞAHİN EMİR -İzmir Bakırçay Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı'nda Dr. Öğr. Üyesi* Büşra KAZMAZ TEPE-Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğr.Görevlisi- Çalışma ve Toplum : Ekonomi ve Hukuk Dergisi-Cilt-2018, Sayı 58, ss. 1481-1508).
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında: hata iddiasının ispata muhtaç olduğu, davacının basiretli davranma yükümlülüğünün bulunduğu, sözleşmenin sözleşme yapma özgürlüğü çerçevesinde yapılmış olduğu, dinlenen tanık beyanlarından irade fesadı halinin anlaşılamadığı, davacının duruşmada dinlenmesi sonucunda mahkememizce söz konusu belge içeriğini anlayabilecek durumda olduğunun değerlendirildiği, anlaşma belgesi altındaki imzanın inkar edilmediği, dava dilekçesi ekinde sunulu vekaletname örneğinde de tercüman bulunmadığı, tercüman bulunmaksızın resmi işlemlerde imza attığı, buna göre irade fesadı iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/05/2022

Katip ...
¸e-imzalıdır


Hakim ...
¸e-imzalıdır




Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi