12. Ceza Dairesi Esas No: 2019/751 Karar No: 2019/8427 Karar Tarihi: 09.09.2019
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/751 Esas 2019/8427 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava tarihi 02/07/2015 tarihinde açılan Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davası kısmen kabul edilerek davacıya 480.000 TL manevi tazminatın davalı Hazineden alınarak verilmesine karar verildi. Davalı ve davacı vekilleri tarafından temyiz edilen kararda, Ağır Ceza Mahkemesi'nin objektif bir ölçü olmamakla birlikte manevi tazminat miktarını belirlerken davacının sosyal ve ekonomik durumu, suçun niteliği, tutuklu kaldığı süre, faize hükmedilmesi suretiyle tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususların gözetilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak, hükmedilen manevi tazminat miktarının hakkaniyet ölçüsünü aşacak kadar yüksek tayin edildiği gerekçesiyle davalı vekilinin temyiz itirazları kabul edilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir. Kararda, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 318. maddesi ile 321. maddesine atıfta bulunulmuştur. 318. madde, davanın niteliğine göre duruşmalı inceleme talebinin reddedilebileceğini düzenlerken, 321. madde ise temyiz incelemesi sonucunda hükmün bozulmasına karar verilmesi hâlinde, gider
12. Ceza Dairesi 2019/751 E. , 2019/8427 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat Dava tarihi : 02/07/2015 Hüküm : Davanın kısmen kabulü ile 480.000 TL manevi tazminatın davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Davanın niteliğine göre, davacı vekilinin duruşmalı inceleme talebinin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 318. maddesi gereğince reddine karar verilmekle; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Yargıtayın görevi ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması ve benzer olaylarda aynı çözüm tarzının oluşturulmasıdır. Bu görev yerine getirilirken hukukun genel ilkeleri, ülkedeki pozitif hukuk normları ve uluslararası temel insan haklarına ilişkin kural ve kabullere uygun bir yorum ve uygulama benimsenmelidir. Bu ilke yalnızca denetim mahkemeleri için değil, hüküm mahkemeleri için de geçerlidir. Hukuk devletinin en belirgin özelliği hiçbir kurum ve makam ayrımı gözetilmeden herkesin hukuk kurallarına uymasıdır. Dairemizin yerleşik kararlarında da vurguladığı üzere, manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir ölçü olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminat miktarının davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklu kaldığı süre, tutuklama tarihinden itibaren faize hükmedilmesi suretiyle tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nesafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçülere uymayacak ve emsal uygulamaların da oldukça üzerinde olacak şekilde çok fazla tayini, Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 09/09/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.