22. Hukuk Dairesi 2015/33686 E. , 2018/14430 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davalı tarafından müvekkili şirket aleyhine ... 20. İcra Müdürlüğü"nün 2014/20118 esas sayılı dosyası ile cezai şart alacağı konulu ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının iş bu takibe konu edilen veya başkaca bir alacağının müvekkil şirket nezdinde bulunmadığını beyanla, ... 20. İcra Müdürlüğünün 2014/20118 esas sayılı dosyasında borçlu olmadıklarının tespiti ile anılan takibin iptaline, ayrıca davalının ana alacağının %20"sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, iş akdinin 6. maddesinde ücretlerin ödenmemesi halinde cezai şartın oluşacağı düzenlemesi karşısında, davacı işverenliğin davalının ücretini iş akdinin feshine kadar ödememesi sebebiyle davalının cezai şart bedelini talep etme hakkının olduğu, davalıya 67 günlük çalışması karşılığı icra takibi veya icra takibinden önce hizmet süresine karşılık 7.790,00 TL ödeme yapıldığı, 33.000,00 TL cezai şarttan 7.790,00 TL"nin mahsup edilmesi sonucunda bakiye 25.210,00 TL"nin davalının 9 aylık çalışmasına karşılık geldiği, %12 oranında hakkaniyet indirimi yapılmak suretiyle davacının 22.184,80 TL cezai şarttan dolayı borçlu olduğu, 10.815,20 TL"den borçlu olmadığı, takibe konu alacak ödenmiş olduğundan İİK 72. maddesi gereğince davaya istirdat davası olarak bakılarak, davacının 10.815,20 TL"yi talep etme hakkının olduğu sonucu ile bu bedelin istirdatına karar verilmiş, takibin haksız ve kötü niyetli olmadığından bahisle kötü niyet tazminatı reddedilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraf vekilleri yasal süresi içerisinde temyiz etmişlerdir.
Gerekçe:
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 179. maddesinde “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir. Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.” düzenlemesi ile Cezanın miktarı, geçersizliği ve indirilmesi başlıklı 182.maddesinde “taraflar, cezanın miktarını serbestçe belirleyebilirler. Asıl borç herhangi bir sebeple geçersiz ise veya aksi kararlaştırılmadıkça sonradan borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple imkânsız hâle gelmişse, cezanın ifası istenemez. Ceza koşulunun geçersiz olması veya borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple sonradan imkânsız hâle gelmesi, asıl borcun geçerliliğini etkilemez. Hâkim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir.” düzenlemeleri bulunmaktadır. Aynı Kanun"un 420. maddesine göre ise hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir.
4857 sayılı İş Kanunu"nda konuya dair bir hükme yer verilmemiştir. Belirsiz süreli sözleşmelerde cezai şart konulamayacağı yönünde bir düzenleme bulunmamaktadır. Belirsiz süreli bir iş sözleşmesinde asgari çalışma süresi kararlaştırılabilir ve bu asgari süreye riayeti sağlama amacına yönelik cezai şart kararlaştırılabilir. Dolayısıyla gerek belirli gerekse belirsiz süreli iş sözleşmelerinde, cezai şart içeren hükümler, karşılıklılık prensibinin bulunması halinde kural olarak geçerlidir.
Somut olayda davalı davacı işverenlik nezdinde yapı denetim elemanı (mühendis) olarak 05.07.2013 tarihinden itibaren çalışmaya başlamış ve davalı tarafından davacıya keşide olunan ihtarname ile 09.09.2013 tarihi itibari ile ücret alacaklarının ödenmemesi sebebiyle iş akdini feshettiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında bağıtlanan hizmet sözleşmesinde, anılan sözleşmenin 2.maddesinde sözleşme süresinin 1 yıl olarak düzenlendiği, yüklenilen işin belirli süreli niteliğe haiz olduğu, 4857 sayılı Kanun"un 11. maddesindeki belirli süreli sözleşme yapılmasını gerektirecek objektif unsurun bulunduğu anlaşılmıştır.
Dosyada mevcut 05.07.2013 tarihli bir yıllık sözleşmenin 5. maddesinde “... sözleşme süresi dolmadan işten ayrılırsa işveren Yapı Denetim Firmasına bir yıllık maaş tutarı kadar meblağı tazminat olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder." düzenlemesi ile 6.maddesinde "Yapı Denetim Firması sözleşme süresi dolmadan ..."in işine son verirse veya maaşları ödemez ise bir yıllık maaş tutarı kadar meblağı tazminat olarak ..."e ödemeyi kabul ve taahhüt eder." düzenlemesi bulunmaktadır. Bu durumda söz konusu sözleşme ile ücretin ödenmemesi halinde işçi lehine cezai şart kararlaştırıldığı ve sözleşmede karşılıklılık prensibinin bulunması sebebi ile cezai şartın hukuken geçerli olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında iş sözleşmesi işçi tarafından ücretlerinin ödenmemesi sebebi ile 4857 sayılı Yasanın 24/II-e bendine dayanılarak haklı sebeple feshedildiğinden, davalının sözleşmede kararlaştırılmış olan cezai şartı talep etme hakkı bulunmaktadır.
Mahkemece cezai şart talebi kabul edilmesi yerinde ise de, davalının çalıştığı süre ile oranlanarak kıstelyevm hesabına göre belirleme yapılmalı ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 182/son maddesi uygulanmadan belirlenen miktara hükmedilmelidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 06/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.