11. Ceza Dairesi 2017/140 E. , 2017/1517 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Direnme, mahkumiyet
02.12.2016 gün ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna; "(1) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlarla ilgili Yargıtay ceza daireleri tarafından verilen bozma kararları üzerine mahkemelerce verilen direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir. (2) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Yargıtay Ceza Genel Kurulunda bulunan dosyalar kararına direnilen daireye gönderilir. (3) Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir" biçiminde geçici 10. madde eklenerek direnme üzerine gelen, halen Ceza Genel Kurulunda bulunan ve henüz karara bağlanmamış olan dosyaların da kararına direnilen daireye gönderileceğinin belirtilmiş olması nedeniyle, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nca Dairemize gönderilen dosya yeniden okunarak gereği görüşülüp düşünüldü;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 23.02.2010 gün ve 2010/11-34-35 sayılı tevdii kararında da vurgulandığı üzere yerel mahkemece ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçeyle hüküm kurulmuş olması nedeniyle direnme kararının yeni hüküm olarak kabulü ile yapılan incelemede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nca kabul edilen ve dairemizce de benimsenen, 22.04.2014 gün ve 2013/11-397 sayılı kararında açıklandığı üzere; gerek 765 sayılı TCK"nun, gerekse de 5237 sayılı TCK"nun belgede sahtecilik suçlarının düzenlendiği madde metinlerinde suçun mağdurunun kim olduğuna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemesi, belgede sahtecilik suçlarının hukuki konusunun kamunun güveni olması ve bu suçların kamu güvenine karşı suçlar bölümünde düzenlenmiş bulunması hususları birlikte değerlendirildiğinde; bu suçların mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğunun, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekmektedir. Aksinin kabulü halinde, somut olayda olduğu gibi birden fazla kişiye karşı işlenmiş olan sahtecilik suçlarında hükmolunacak sonuç ceza miktarları göz önünde bulundurulduğunda, 5237 sayılı TCK"nın “Adalet ve Kanun Önünde Eşitlik İlkesi” başlıklı 3. maddesinin gerekçesinde, "Suç işlenmesiyle bozulan toplum düzeninde adaletin sağlanması için suç işleyen kimseye uygulanacak ceza hukuku yaptırımlarının haklı ve ölçülü olması gerekir. Çünkü ancak haklı ve suçun ağırlığıyla orantılı bir yaptırım ile suç işleyen kişinin bu fiilinden pişmanlık duyması sağlanabilir ve yeniden topluma kazandırılması söz konusu olabilir" şeklinde açıklanmış olan ölçülülük ilkesine aykırı davranılmış olunacaktır. Öğretide, belgede sahtecilik fiilinin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde ilgili kişinin de mağdur sayılacağı yönünde bir kısım görüşler olmakla birlikte, çoğunluk itibariyle, anılan suçların mağdurunun kamu olduğuna ilişkin, "Sahtekarlık suçlarının mağduru daima Devlettir. Bu suçlar dolayısıyla maddi ya da manevi bir zarara uğrayan kimse ise, mağdur olmayıp, "suçtan zarar gören kişi" sayılır ve böyle bir veya bir kaç kişinin bulunması, suçun hukuki konusunu etkilemez" (Sahir Erman, Ticari Ceza Hukuku Cilt III, Sahtekarlık Suçları, İstanbul 1981, 4. Baskı, s. 10), "Resmi evrakta sahtecilik suçları TCK"da topluma karşı işlenen suçlar bölümünde düzenlenmiş olduğu için bu suç tiplerinin toplumu oluşturan bireylerin tamamına karşı işlenmiş olduğunun kabulü gerekir." (Veli Özer Özbek, Mehmet Nihat Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 4. Baskı, 2012, s. 759) şeklinde görüşler bulunmaktadır. Bu açıklamalar ışığında somut olayda; bozma ilamında da belirtildiği üzere sanık hakkında sahte araç muayenesi yapmak suçundan açılan kamu davasında, UYAP ortamında yapılan araştırmada, benzer nitelikteki fiilleri nedeniyle mahkûmiyetine karar verilmiş ve temyiz incelemesi sırası bekleyen kamu davaları bulunduğu anlaşılmakla, belgelerde sahtecilik suçunun hukuki konusunun kamu güveni olduğu ve fiil tarihleri birlikte dikkate alınarak; sanığın fiillerinin her biri yenilenen kastla işlenmiş ayrı suçları mı, yoksa bir suç işleme kararının yerine getirilmesi amacıyla kanunun aynı hükmünü, kısa zaman aralıkları içerisinde, birkaç kez ihlal etmek suretiyle zincirleme tek suçu mu oluşturduğunun değerlendirilmesi açısından, bu dosyanın benzer nitelikteki, İzmir 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/194-2010/797, Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/242-2010/540, Karşıyaka 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/435-2011/181, Karşıyaka 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/383-2010/546, 2008/160-2008/564 sayılı dosyalar ile benzer nitelikte tespit edilecek diğer dosyalarla birleştirilerek yargılamaların birlikte yürütülüp sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.