11. Hukuk Dairesi 2019/1936 E. , 2020/255 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : . FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 29.01.2019 tarih ve 2016/168-2019/16 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin taraf vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının “ANTEO” logosu altında ürün imal ettiğini, davalının bu ürünleri davacıdan satın almak suretiyle tek satıcı olarak Türkiye"de sattığını, davalının başka firmaların mallarını satmaya başlaması üzerine davacının yeni bir firma ile çalışmaya karar verdiğini, davacının ticaret unvanı ve marka olarak kullandığı “ANTEO” ibaresini 7, 12 ve 37. sınıflarda marka olarak davalının adına tescil ettirdiğini, davalının haksız olarak tescil ettirdiği marka nedeniyle davacının mallarına el konulacağı endişesiyle Türkiye"ye olan mal satışlarını durdurmak zorunda kaldığını, davalının kötü niyetli olup eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunu, davaya konu markanın hükümsüzlüğüne ilişkin açtıkları davanın kabul edildiğini ve kararın kesinleştiğini ancak bu süreçte davacının ürünlerini Türkiye"de satamaması nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek, 160.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faizleriyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah ile talebini 273.054,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili davanın reddini istemiştir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalının “ANTEO” markasını haksız olarak tescil ettirdiği ve davacının bu nedenle markasını Türkiye"de kullanamadığı, bu durumun haksız rekabet teşkil ettiğinin Yargıtay kararlarıyla sabit olduğu, haksız rekabetin TTK"nın 54. ve devamı maddelerinde düzenlendiği, 56. madde uyarınca haksız rekabet yüzünden müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari işletmesi veya diğer iktisadi menfaatleri bakımından zarar gören veya böyle bir tehlikeye maruz bulunan kimsenin kusur varsa zarar ve ziyanın tazminini isteyebileceği, davacı lehine maddi tazminat olarak hakimin, haksız rekabet neticesinde davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına dahi hükmedebileceğinin düzenlendiği, dava tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK"nın 43. maddesi ve daha sonra yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK"nın 50/2. maddesine göre, zarar tam olarak ispat edilemiyorsa hakimin olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararı hakkaniyete uygun olarak belirleyebileceği, asıl olanın davalının haksız rekabeti ile davacının aktifinde azalma olduğunun iddia ve ispat edilmesi olduğu, davacının ticari defter ve belgelerinin
sunulmaması nedeniyle uğradığı kâr kaybına ilişkin kesin bir belirleme yapılamadığı, davalının elde etmesi muhtemel menfaatinin de ancak tazminata konu olan dönemden önceki 2002-2003 yıllarına göre kıyas yoluyla hesaplanabildiği, bu durumda TBK"nın 50/2. maddesi uyarınca hakkaniyete uygun bir tazminat belirlenmesi gerektiği, bu kapsamda davacı ile davalı şirketin tazminata konu dönemden önceki iş hacimleri, satış tutarları, davacının davalı ile yazılı distribütörlük sözleşmesi yapmamış olması ve uzun süre Türkiye"de ürünlerinin satılmasına rağmen markasını tescil ettirmemiş olması nedeniyle markasını ve ticari menfaatlerini korumak için aldığı önlemlerin yeterli olmadığı da göz önüne alınarak davanın kısmen kabulü ile 50.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, taraf vekillerinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2.561,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 13/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.