10. Hukuk Dairesi 2017/2838 E. , 2019/7359 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2017/14-2017/318
Mahkemesi : Sivas 1. İş Mahkemesi
No : 2014/543-2016/712
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne dair hüküm verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Kurum tarafından kendisine 15/04/2017 tarihli 185.814,27 TL prim aslı, 55.230,98 TL gecikme zammı olmak üzere toplam 241.045,25 TL borç tahakkuk ettirilerek ödeme emri tebliğ edildiğini, davacının 14/09/2012 tarihinde Çiftlik Hayvanları için hazır yem imalatı ticari işine başladığını, 01/11/2012 tarihinde işyeri adres değişikliği yaparak aynı işine devam ettiğini, davacının bu işyerinden dolayı toplamda 38.198,57 TL borcunun bulunduğunu, söz konusu borç tahakkuku ve ödeme emrinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kurum tarafından gönderilen 15/07/2014 tebliğ tarihli 241.045,25 TL tutarlı ödeme emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin haksız olduğunu, kurum işleminin usule ve yasaya uygun ve haklı nedenlere dayandığını belirterek reddine karar verilmesini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece Mahkemesi tarafından, davanın REDDİNE karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davalı Kurumca, davacı adına 5510 sayılı Yasa kapsamında, bir taraftan çalışan işçiler nedeniyle prim borcu doğmasına yönelik işlemler, diğer taraftan, daha önce aynı yerde kurulu farklı işverenlerin işyerlerinin davacı ile bağlantısı olduğu, muvazaalı ilişki sebebiyle önceki tüm borçlardan davacının sorumlu olduğu yönünde 08/05/2014 tarihli "Sahte devir sözleşmesi" konulu denetim raporunun düzenlendiği, ... Ltd. Şti."nin 13/08/2009 tarihinde, ... Akaryakıt Ltd. Şti."nin 29/08/2012 tarihinde, ... Tarım Ltd. Şti."nin 09/11/2012 tarihinde, ... işyerinin ise 09/11/2012 tarihinde 5510 sayılı Yasa kapsamına alındığı, ... Tarım Ltd. Şti"nin ... adına, diğer şirketlerin ise ortaklarının ... soyadlı olduğu tespitinde bulunulduğu, bunun üzerine kurum tarafından 2012/11045, 11046, 12543, 12544, 15368, 15369, 11933, 15576, 15577, 15578, 17669, 19766, 19767, 11530, 11531, 12340 sayılı takip dosyalarının birleştirildiği ve 11045 takip sayılı dosya üzerinden takibin yürütüldüğü, Dairelerince Kuruma yazı yazılarak ödeme emrine dayanak takip dosyalarının hangi işyeri ve işverenlerle ilgili olduğu, işyerinde farklı tarihlerde kurulmuş şirketlerle ilgili muvazaalı işlem tespiti ve tüm primlerden sorumluluğa ilişkin denetim raporu sonrası kurumun bu konuda vermiş olduğu kararı davacıya tebliğ edip etmediği, davacının itiraz edip etmediği, itiraz üzerine kurumun bu konuda karar alıp almadığı, davacıya tebliğ edip etmediğinin kurumdan sorulduğu, kurumdan gelen yazı cevabında sadece ödeme emrinin ... Ltd. Şti"nin borcu nedeniyle gönderildiği bildirilerek kurum denetmeninin teftiş için gittiğinde işyerinde bulunan işçilerin tespitine yönelik dosyada bulunan tutanağın bir örneği gönderildiği, ikinci kez kuruma yazı yazılarak sorulmuşsa da benzer cevap verildiği, aynı yerde farklı tarihlerde mevcut bulunan iş yerlerinin borcundan dolayı kurum denetmeninin raporu üzerine 5510 sayılı Kanun"un 86. maddesinde yazılı prosedür işletilmeden davacıya alınan karar tebliğ edilip itiraz hakkı tanınmadan diğer şirketlerle ilgili takip dosyaları 2012/11045 sayılı takip dosyası üzerinde birleştirilmek suretiyle davalı Kurum tarafından tahsili amacıyla 6183 sayılı Kanun kapsamında ödeme emri tebliğ edildiği, 6183 sayılı Yasa"nın 55. maddesi, vadesinde ödenmeyen kamu alacaklarının tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesi olanağını öngörmüş olup; ödeme emrine konu edilen alacağın kesinleşmiş ve tahsil edilebilir aşamaya gelmiş olması zorunluluğu bulunduğu, bu durumda ise, 5510 sayılı Yasa"nın 86 ve 102 maddeleri uyarınca itiraz prosedürünün işletilerek sonucuna göre işlem yapılması gerektiğinden istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b. 2 maddesi uyarınca kabulüne karar verilerek :
""1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.3 maddesi gereğince KABULÜNE, Sivas 1. İş Mahkemesinin 2014/543 E. - 2016/712 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ ile,
a)Davacı hakkında, davalı kurumun Sivas Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünce düzenlenen 15/07/2014 tebliğ tarihli 22541376- 2012/11045 sayılı ödeme emrinin İPTALİNE,
b)Davalı Kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
c)Davacı tarafından yatırılan 35,20 TL peşin harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
d)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre tespit olunan 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
e)Davacı tarafından yapılan toplam 651,95 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ""dair karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili temyiz talepli dilekçesinde özetle; davaya konu şirketlerin birbiriyle irtibatlı olduğunu, kurum işleminin yerinde olduğunu, istinaf mahkemesi kararının hatalı olduğunu bildirerek hükmün bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
6183 sayılı Kanun"un “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ikinci fıkrasında; ödeme emrinde borcun asıl ve ferilerinin mahiyet ve miktarları, nereye ödeneceği, müddetinde ödemediği veya mal bildiriminde bulunmadığı takdirde borcun cebren tahsil ve borçlunun mal bildiriminde bulununcaya kadar üç ayı geçmemek üzere hapis ile tazyik olunacağı, gerçeğe aykırı bildirimde bulunduğu takdirde hapis ile cezalandırılacağı kayıtlı bulunur. Ayrıca, borçlunun 114 üncü maddedeki vazifeleri ve bu vazifeleri yerine getirmediği takdirde hakkında tatbik edilecek olan ceza bu ödeme emrinde kendisine bildirilir; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; 3 farklı şirkette çalışan sigortalıların prim borçlarının ödenmediği, iş yerlerinin en son ... Tarım Ltd. Şti. tarafından devralındığı, bu şirkette ..."ın temsilci olduğu, ... Ltd. Şti. ile ... Akaryakıt Ltd. Şti."deki temsilcilerin soy isminin ... olduğu gerekçesiyle davalı Kurumca tüm sigortalıların prim borçlarının davacıdan ödeme emri ile talep edildiği anlaşılmıştır. Somut olayda, kayıt dışı çalışan işçilerin ... işçisi olarak tespit edilip, re"sen tahakkuku prosedürü işletilmemiş olup, 89. madde kapsamında iş yeri devrine dayanıldığından, istinaf mahkemesi tarafından 5510 sayılı Kanunun 86 ve 102. maddeleri uyarınca itiraz prosedürünün işletilerek sonucuna göre işlem yapılması gerektiğine ilişkin değerlendirmesi yerinde değildir.
Mahkemece öncelikle yapılacak iş, davacının ... Tarım Ltd. Şti."nin yöneticisi olması nedeniyle ... Tarım Ltd. Şti."nin sigortalılarının prim borçlarından sorumluluğu ile ilgili düzenlenen ödeme emirlerinde ihtilaf olmaması karşısında 88. madde kapsamında davacının üst düzey yönetici olarak sorumluluğu irdelenmeli, ... Ltd. Şti. ile ... Akaryakıt Ltd. Şti."nin ayrı tüzel kişiliği olup olmadığı, davacının bu şirketlerde temsil ve ilzam yetkisi olup olmadığı, şirketler arasında devir olup olmadığı, ticaret sicil gazetesi kayıtları incelenmek suretiyle işverenlik ve devir olgusu değerlendirilmeli, ödeme emri davalarında sigortalıların dahili davalı olarak kabul edilmesinin hatalı olduğu göz önüne alınmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm tesisine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.