12. Ceza Dairesi 2019/465 E. , 2019/8362 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraat
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Dairemizin 20.05.2015 tarihli, 2014/16745 Esas, 2015/8458 Karar sayılı ilamı ile “ İstanbul 1 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu"nun 07.07.1993 tarih, 4720 sayılı kararıyla kabul edilen kentsel sit alanı içerisinde bulunan ve İstanbul 2 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 11.10.2006 tarih, 597 sayılı kararıyla korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olduğu kabul edilen ve koruma grubu II olarak belirlenen, İstanbul ili, Beyoğlu ilçesi, Kamerhatun mahallesi, 432 ada, 14 sayılı parselde bulunan tescilli binanın, tapuda Vakıflar Genel Müdürlüğü adına kayıtlı olduğu ve tescilli binanın 2004 yılından beri kiracı olan sanık ... tarafından kullanıldığı, yapılan bir ihbar üzerine davaya konu yerde inceleme yapan ilgili Koruma Bölge Kurulu görevlilerince düzenlenen 29.06.2010 tarihli raporda, tescil fişinde zemin+2 katlı gözüken binanın teras katının açıldığının, son katın pencere doğramalarının değiştirildiğinin, cephe duvarlarında değişiklik yapıldığının tespit edildiği, sonraki denetimlerde de tuğla ve alçıpan malzeme ile iç kısımda bölücü duvarlar yapıldığının tespit edildiği, bu tespitler üzerine ilgili Koruma Bölge Kurulunun 05.01.2011 tarih, 4140 sayılı kararıyla sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği, davaya konu tescilli binayı 2004 yılından beridir kullanan ve izinsiz uygulamaları yaptığı tespit edilen sanık ... hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan davanın açıldığı, tüm dosya kapsamından izinsiz uygulamaların yapıldığının sabit olduğu, her ne kadar yapılan yargılama neticesinde, 11.10.2013 tarih ve 28792 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun gereğince, sit alanı ilanına veya koruma kararına ilişkin kararların ilgililerine tebliğ edilmesinin zorunlu hale getirildiği, olayda ise tebliğin bulunmadığı gerekçesi gösterilerek, sanığın beraatine karar verilmiş ise de; tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının tebliğ zorunluluğunun, 11.10.2013 tarihinden itibaren yapılan tescil işlemleri için gerekli olduğu, bu tarihten önce yapılmış tescil işlemleri için tebliğ zorunluluğu bulunmayıp, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmiş olmasının veya koruma kararının tapu kaydına şerh verilmesinin, koruma kararının ilgililerince bilindiğinin kabul edilmesi konusunda yeterli olduğu, olayımızda ise davaya konu yerin tek yapı ölçeğindeki kültür varlığı olduğu, ancak koruma kararının 11.10.2013 tarihinden önce, 11.10.2006 tarihinde kabul edildiği, gerek sanığın davaya konu yapıyı Vakıflar Genel Müdürlüğünden kiralamış olması, gerekse de verdiği ifadelerinde yapının tescilli bir kültür varlığı olduğunu bilmediğine dair iddiasının olmaması ve binayı aslına uygun olarak restore etmek istediğini beyan etmesi karşısında, sanığın suça konu binanın tescilli bir yapı olduğunu bildiğinin kabul edilmesi gerektiği, böylece sanık hakkında kurulan beraat gerekçesinin yerinde olmadığı, üzerinde müdahale gerçekleştirilen taşınmazın 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlığı olması nedeniyle taşınmazda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu kapsamda tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orijinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescili kültür varlığında zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, olay yerinde sanat tarihçi ve inşaat mühendisi ile keşif icra edilerek, uygulamaların tescilli kültür varlığının bütünü ve dolayısıyla orjinal dokusu ile uyumlu olup olmadığının, niteliğinin ve yapıda zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi nedeni ile hükmün bozulmasına karar verildiği, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, inşaat, mimar ve sanat tarihçi bilirkişi tarafından düzenlenen 18.04.2016 tarihli ve 06.02.2017 tarihli ek raporda; anılan uygulamaların yapıya ait orjinal doku ile uyumlu olmadığının, esaslı onarımlar olup yapıya zarar verme olasılığının bulunduğunun belirtilmesi karşısında; sanık hakkında, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1. cümlesi uyarınca hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında beraat hükmü tesisi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca, hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 10.07.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.