16. Hukuk Dairesi 2018/2583 E. , 2021/2516 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : UYGULAMA KADASTROSU
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu belirtilerek, öncelikle denetime veri teşkil edecek eski tarihli hava fotoğrafları, uydu fotoğrafları, ortofoto, tesis kadastrosu haritası, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanılan diğer haritalar gibi bilgi ve belgelerin toplanması, bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve harita mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılması; keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan, tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerlerinin fen bilirkişisine işaretlettirilmesi, fen bilirkişisinden uygulama kadastrosuna esas teşkil eden bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunun denetlemesinin istenmesi, fen bilirkişi raporunda, tesis kadastrosunun hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların yönetmelik hükümlerine uygun olarak tespit edilip edilmediğinin belirlenmesi, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne, dava konusu 131 ada 29, 30 ve 31 parsel sayılı taşınmazların uygulama kadastro tespitlerinin kısmen iptaline, taşınmazların sınırlarının 21.08.2017 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli 5 nolu kroki ve 3 nolu tablodaki koordinatlar ve yüzolçümü esas alınarak düzeltilmesine, böylece 131 ada 29 parselin 78.241,230 metrekare yüzölçümüyle Hazine adına, 131 ada 30 parselin 1.082,611 metrekare yüzölçümüyle ... adına, 131 ada 31 parselin 8.906,825 metrekare yüzölçümüyle ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili ile dahili davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece önceki günlü bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, dava konusu taşınmazların bulunduğu paftada kayma olduğu, bu nedenle taşınmazların tesis kadastrosu sonucunda oluşan sınırları ile uygulama kadastrosu sonucunda oluşan sınırları arasında farklılık bulunduğu, teknik bilirkişinin 21.08.2017 havale tarihli raporuna ekli ek-5 nolu kroki ve 3 nolu tablodaki koordinat değerleri uyarınca taşınmazların tapuya tescili halinde söz konusu sorunun giderilmiş olacağı kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu eski 135, 648 ve 649 parsel sayılı (sırasıyla yeni 131 ada 29, 30 ve 31) taşınmazların tesis kadastrosunun 1955 yılında yapıldığı, 648 ve 649 parsellerin eski 136 parsel sayılı taşınmazdan 1964 yılında ifraz edilmek suretiyle oluştuğu; taşınmazlara ilişkin tesis kadastrosu paftası incelendiğinde, 648 ve 649 parsel sayılı taşınmazların kuzey sınırının 45 nolu OS. noktasında birleştiği anlaşılmaktadır. Taşınmazlara ilişkin uygulama kadastrosu paftası ve ölçü krokisi incelendiğinde; davacı adına kayıtlı yeni 131 ada 30 parsel sayılı taşınmazın 1310192, 1310193 ve 1310020 nolu sınır noktalarının birleştirilmesi suretiyle tespit edildiği, parselin sınırlarının “geçerli sınır” olarak belirlendiği ve yeni 131 ada 30 ve 31 parsel sayılı taşınmazların kuzey sınırının 1310020 noktasında birleştirildiği, 45 nolu OS. noktası ile 1310020 noktasının farklı yerlerde olduğu anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda, taşınmazların tesis kadastrosu sonucunda oluşan sınırları ile uygulama kadastrosu sonucunda oluşan sınırlarını çakışır vaziyette gösterir krokiler incelendiğinde, taşınmazların sınırlarının çakışmadığı, uygulama kadastrosu paftasında taşınmazların doğu hududunda geniş bir kuru dere olmasına rağmen, tesis kadastrosu paftasında derenin bulunmadığı, parsel sınırlarındaki kaymanın sebebinin bu hususla ilgili olup olmadığının da tartışılmadığı görülmüş, 45 nolu OS. noktasının uygulama kadastrosu paftasında nereye tekabül ettiğinin de gösterilmediği anlaşılmıştır. Yine, teknik bilirkişi raporunda, taşınmazların sınırlarındaki söz konusu kayıklığın düzeltilmesi için taşınmazların rapora ekli ek-5 nolu krokide gösterildiği şekliyle tapuya tescil edilmesi gerektiği belirtildiğinden ilgili kroki de incelenmiş; krokide taşınmazların sınırlarının, uygulama kadastrosu sırasında düzenlenen ölçü krokisinde belirtilen sınır noktaları baz alınarak oluşturulduğu, ancak ölçü krokisinde 1310192 nolu noktadan 1310194 nolu noktaya kadar aradaki sınır düz bir şekilde inerken, krokide bu sınırın kırık şekilde indiği ve bunun sebebinin de açıklanmadığı görülmüştür. Mahkemece, yukarıda belirtilen hususları açıklamaktan uzak, yetersiz ve denetime elverişsiz teknik bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle hüküm kurulduğu gibi bozma ilamında, taşınmazların tesis kadastrosu sonucunda oluşan sınırları ile uygulama kadastrosu sonucunda oluşan sınırlarının, taşınmazların tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları üzerinde çakıştırılması istenildiği halde, teknik bilirkişiden raporunda bu hususa da yer verilmesi istenilmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm verilemez.
Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, taşınmazların tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları Harita Genel Müdürlüğü’nden getirtilerek dosya arasına alınmalı, taşınmazların bulunduğu bölgede orman kadastrosunun ne zaman yapıldığı Orman İdaresinden sorularak yapılmış ise orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazların bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği ve orman sınır tutanağı dosya arasına alınmalı, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, orman mühendisi bilirkişi ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi sıfatına sahip bilirkişilerden oluşan üç kişilik uzman bilirkişi kurulu katılımıyla keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların doğal ya da yapay sınırlarının bulunup bulunmadığı, taşınmazların tesis kadastrosundaki sınırlarının neresi olduğu, bu sınırlarda zaman içerisinde herhangi bir değişiklik olup olmadığı, dava konusu taşınmazların kuzeyinde, tesis kadastrosu sırasında kuru dere bulunup bulunmadığı, kuru derenin zamanla yatak değiştirip değiştirmediği hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, göstermeleri halinde söz konusu sınırlar teknik bilirkişilere harita üzerinde işaretlettirilmeli, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kurulu eliyle, önceki bozma ilamında belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak denetime elverişli rapor alınmalı, raporda özellikle yukarıda belirtilen hususların irdelenmesi istenilmeli, orman mühendisi bilirkişiden ise, bölgede orman tahdidinin ne zaman yapılıp kesinleştiği, 45 nolu OS. noktasının ne zaman tesis edildiği hususunda rapor alınmalı ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 22.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.