21. Hukuk Dairesi 2016/3259 E. , 2016/3200 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, meslek hastalığı sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 13.05.2009 tarihinde meslek hastalığı sonucu %20 oranındaki sürekli iş göremezlik nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı ve davalı taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava konusu meslek hastalığı nedeniyle davacının maddi zararının ilk olarak 13.03.2012 tarihli hesap bilirkişi raporu ile hesaplandığı, bu rapora karşı davalı tarafça itiraz edildiği, davacının ise ek dava açmak üzere süre talep ettiği, 13.03.2012 rapor tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat gereği indirimi gerekli tüm peşin sermaye değerinin de mevcut bulunduğu, diğer bir deyişle sigortalının karşılanmayan zararının belirlenmiş olduğu, davalı tarafın hesaba ve meslek hastalığının varlığına yönelik itirazlarının araştırılması ve meslek hastalığının bulunduğunun ve sürekli iş göremezlik oranının ilk tespitle uyumlu bulunduğunun anlaşılmasını takiben davacının zararının 02.11.2015 günlü hesap bilirkişi raporu ile yeniden hesaplandığı ve 02.11.2015 günlü hesap bilirkişi raporunun maddi tazminatın belirlenmesi sırasında hükme esas alındığı dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
13.02.2012 hesap bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihte mevzuat gereği indirimi gerekli sigorta tahsisleri peşin sermaye değerinin de dosya içerisinde mevcut bulunmasına göre sigortalının ... Kurumu tarafından karşılanmayan zararının giderek maddi tazminatının anılan tarih itibarıyla belli bulunduğu ortadadır. Davacı vekili de bu durumu görerek bakiye maddi tazminatı isteminde bulunabilmek için ek dava açmak üzere süre talep etmiştir. Uyuşmazlık bu tarihte belirlenen tazminat miktarının davalı bakımından usuli kazanılmış hak oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü, “usuli kazanılmış hak” kavramının açıklanmasını ve açıklanan olgular karşısında somut olay ve taraflar yönünden gerçekleşip gerçekleşmediğinin irdelenmesini gerekli kılmaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2. maddesinde açıklanan "Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir" hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır:
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce ...’nce iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, ... iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir. (HGK.nun 21.01.2004 gün, 2004/10-44 E, 19 K.)
Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez. (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü-6. Baskı, cilt 5, 2001)
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün ve ... sayılı, 31.05.2006 gün ve ... sayılı ve 10.05.2006 gün ve ... sayılı ilamı).
Somut olayda, 13.02.2012 tarihli hesap bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihte dosyada bulunan tüm peşin sermaye değeri düşüldüğünde davalı işverenin sorumlu bulunduğu maddi tazminat miktarı ortaya çıkmış ve davacı vekili de ek dava açacağını beyan etmiş olmakla, bu miktardaki maddi tazminat bakımından davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur.
Hal böyle olunca 13.02.2012 tarihli hesap bilirkişi raporunda hesaplanan zarardan Temmuz 2012 dönemine kadar geçerli tüm peşin sermaye değeri düşüldüğünde bulunan miktarın davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğu göz ardı edilerek yazılı şekilde maddi tazminat karar verilmesi davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde olup bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 01.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.