Abaküs Yazılım
12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/20768
Karar No: 2010/2665
Karar Tarihi: 09.02.2010

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2009/20768 Esas 2010/2665 Karar Sayılı İlamı

12. Hukuk Dairesi         2009/20768 E.  ,  2010/2665 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul 9. İcra Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 28/05/2009
    NUMARASI : 2008/1583-2009/274

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
    Alacaklı tarafından başlatılan kira alacağına ilişkin genel haciz yoluyla icra takibine karşı, borçlu vekili, ödeme emri tebligatının borçlu şirketin ticaret sicili adresine gönderilmediğini ve tebligatı alan B. T.’ın şirket çalışanı olmadığını belirtmiş, takibi 22/07/2008 tarihinde öğrendiklerinden bahisle usulsüz tebligatların ve ödeme emrinin iptalini talep etmiş, mahkemece, tebligatın usulsüz olduğunun öğrenildiği tarihten itibaren yedi günlük yasal süreden sonra yapılması nedeniyle şikayetin reddine karar verilmiştir.
    Borçlu vekili, 12/03/2009 tarihinde temyiz harcını yatırmış, süre tutum dilekçesi ibraz ederek gerekçeli kararın tebliğini talep etmiştir. Gerekçeli karara ilişkin tebliğ zarfına, temyiz için gerekli posta masrafının, tebliğden itibaren yedi gün içinde yatırılması, aksi takdirde temyizden vazgeçilmiş sayılacağına ilişkin ihtar şerhi yazılmış, mahkemece süresinde gerekli giderler verilmediğinden bahisle 28/05/2009 tarihinde temyiz talebinden vazgeçilmiş sayılmasına karar verilmiş, HUMK.’un 434. maddesi gereğince verilen iş bu karar, borçlu vekilince temyiz edilmiştir.
    Konuya ilişkin 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 434.maddesinin 2.cümlesinde; “temyiz dilekçesi verilirken, temyiz harç ve giderlerinin eksik ödendiğinin sonradan anlaşılması halinde, kararı vermiş olan hâkim tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir.” hükmü yer almaktadır.
    Bu açık ifadeden de anlaşılacağı üzere hakim tarafından “temyiz harç ve giderlerinin tamamlanması için yedi günlük kesin süre” verilmesi ve ayrıca yazılı olarak “aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu” nun bildirilmesi gerekmektedir. Şayet, bu süre, yasada belirtilen usule uyulmadan ve yazılıp altı hakimce imzalanmadan verilmiş; eş söyleyişle, hakim tarafından usulünce verilmemişse, bu durumda geçerli bir bildirimin yapıldığından söz edilemez.
    Mahkeme yazı işleri müdürünün veya kaleminin, temyiz harcı veya giderini tamamlaması için temyiz edene süre vermesi usule aykırı olup, mahkeme yazı işlermüdürünün veya kaleminin vermiş olduğu süre üzerine temyiz harcını veya giderini ödememiş olan taraf, temyiz talebinden vazgeçmiş sayılamaz.
    Nitekim, Hukuk Genel Kurulu’nun 26/06/1968 gün ve 1968/9-483 esas 1968/476 karar sayılı kararında da bu husus açıkça ifade edilmiştir.
    Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 434/3. maddesi çerçevesinde hakim kararı ile eksik harç ve giderlerin tamamlanması istemiyle, ayrıca bir muhtıra düzenlenmeli ve bu muhtırada, yapılması gereken işlemin ne olduğu açıkça ve ilgili tarafın yanılmasına neden olmayacak biçimde gösterilmeli; buna yönelik olarak da ikmal edilecek harç ya da giderin miktarı ve yatırılma mercii ve süresi, bunun yapılmamasının sonuçları net biçimde açıklanmalıdır. Bu husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01/10/1969 gün ve 1969/2-417-719 sayılı kararında açıkça vurgulanmış; daha sonra verilen kararlarda da bu uygulama kararlılıkla sürdürülmüştür (Hukuk Genel Kurulunun 19/02/1997 gün ve 1996/2-897 E.-1997/86 K.; 13/04/2005 gün ve 2005/12-237 E.-248 K.; 30/11/2005 gün ve 2005/5-634 E. -2005/680 K.; 09/05/2007 gün ve 2007/12-178 E.-249 K. sayılı Kararları). Nitekim doktrinde de aynı görüş benimsenmiştir(Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.Bası, Cilt 5, Sayfa 4587 vd.).
    Somut olayda; tebligat üzerine yazılan ve hâkimin sicil numarası, imzası ve mahkeme mührünü taşımayan açıklamalar, yasanın aradığı yönteme uygun kabul edilemeyeceği gibi, hâkim tarafından verildiğinin kabulüne de olanak yoktur. Bu bakımdan hukuki sonuç doğuracak nitelikte de değildir. Diğer taraftan ikmali gereken giderlerin niteliği ve miktarlarıda açıklanmamıştır.
    Mahkemenin, hâkim tarafından verilmiş; usulüne uygun bir kararı ve tebligatı bulunmadığından; eksik içerikli ve hakim imzasından yoksun bildirimin hukuken geçerli kabul edilmesi mümkün olmadığı gibi; usule aykırı ve geçersiz bu belgelerin hak kaybına yol açacak şekilde sonuç doğurması da kabul edilemez. Dolayısıyla, bu tebligat anılan Kanun hükmüne uygun olmadığından, gerekleri süresi içerisinde yerine getirilmiş olmasa dahi, buna dayanılarak temyiz eden vekilinin hükmü temyizden vazgeçmiş sayılmasına olanak yoktur.
    Öyle ki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin İkinci Dairesi tarafından verilen 14/10/2008 tarihli M.../Türkiye davasına ilişkin kararda; yargı mercilerinin usul kurallarını çok sıkı uygulaması ve dar yorumlaması nedeniyle, kişilerin, uyuşmazlığın esasının incelenmesinden mahrum bırakılması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1 maddesinin ihlali olarak kabul edilmiştir. Bir iç hukuk kuralı haline gelen AİHS ve buna dayanılarak verilen bu karar da göz önüne alındığında, hak kaybının önüne geçilecek şekilde değerlendirme yapılması, olayın özelliğine daha uygun düşmektedir.
    Gerçekleşen bu durum karşısında anılan (tebligat) muhtıra geçersiz olduğundan temyiz giderlerinin süresinde yatırılmaması sonuca etkili değildir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 22/07/2009 tarih ve 2009/18-348 E. 2009/398 K. sayılı ilamı)
    Hal böyle olunca; H.U.M.K’ nun 434/3. maddesinde, “hükmün temyiz edilmemiş sayılmasının koşulu olarak düzenlenen halin” somut olayda gerçekleşmediğianlaşıldığından mahkemenin temyiz talebinden vazgeçmiş sayılmasına ilişkin kararının bozularak kaldırılmasına karar verilip, işin esasının incelenmesine geçildi.
    Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Borçlu vekili, şikayet dilekçesinde öğrenme tarihi olarak 22/07/2008 tarihini göstermiş olup, mahkemece daha önceki bir tarihte öğrenildiği tespit edilmediğine göre, bildirilen tarih itibariyle süresinde olan şikayetin esası incelenerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken,talep yanlış değerlendirilerek, adres değişikliği tarihi olarak bildirilen 05/10/2005 tarihi esas alınmak suretiyle şikayetin süre aşımından reddine karar verilmesi isabetsizdir.
    SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 09.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi