11. Hukuk Dairesi 2020/1027 E. , 2020/5642 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 07/02/2018 tarih ve 2017/140 E. - 2018/152 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi"nce verilen 14/11/2019 tarih ve 2019/80 E. - 2019/1576 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığının maliki olduğu İzmir ili, Konak ilçesi, ... mevki, ... pafta, ...ada, ... parsel sayılı taşınmazın davalı şirkete ayni sermaye olarak konulduğunu ve bunun karşılığında davalı şirkette %23,50 oranında B grubu hisse sahibi olduğunu, davalı şirket ile davacı arasında hukuki ihtilaflar bulunduğunu, şirket ortaklığı hususunda belediyenin yetkili organlarınca yapılacak değerlendirmeler ve alınacak kararlara esas teşkil etmek üzere kamu malı niteliğindeki şirket hisse değerinin tespitinin zorunlu olduğunu, ayrıca 26/04/2016 tarihli genel kurul toplantı tutanağının 2. maddesinin son bendi kapsamında da belediyenin malik olduğu hisselerin değerinin tespiti gerektiğini ileri sürerek İstanbul Ticaret Siciline kayıtlı bulunan davalı şirketteki belediye hissesinin değerinin tespitini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın ikame ettiği tespit davasının hukuki dayanağının bulunmadığını, ne TTK"da de HMK" da davacıya doğrudan şirketteki hisselerinin değerinin tespiti davası açmasını sağlayacak bir hukuki düzenleme bulunmadığını, tespit istenebilmesi için varlığı zorunlu olan koşulların somut olayda bulunmadığını, şirketin uzun yıllardır ekonomik sıkıntıda olduğunu, davacının ortağı olduğu davalı şirketin ekonomik bakımdan kalkınması için herhangi bir girişimde bulunmadığını, davacı tarafın sahip olduğu şirket hisselerinin kamu yararına tahsil edilmemiş olduğunu, dolayısıyla niteliği gereği kamu malı da olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davaya konu davalı şirketin 1987 yılında kurulduğu, söz konusu şirketin kurulmasından sonra gerek davacı ... başkanlığına ait hissenin, gerekse diğer hissedarlara ait hissenin tespit edildiği ve bu şekilde pay defterlerine geçtiği, davacı şirketin bu şekildeki hisse değerinin zaten şirket kayıtlarına göre belli olduğunu ve bunu tespit ettirmekte davacının hukuki yararının bulunmadığını, hisse senedinin nominal değeri dışında ayrıca rayiç ve reel değerinin de bulunduğunu, şirket hisse değer tespitinin davacı tarafça şirket değerleme uzmanları aracılığıyla yaptırabileceği gerekçesi ile davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı idarenin yetkili kurullarınca durum değerlendirmesi yapması için davacının temin edeceği şirket değerlendirme uzmanları aracılığı ile şirket hisselerinin değerleri ve şirketin mali yapısı konusunda tespit yaptırabileceği, davacının tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekli tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 02/12/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.