8. Ceza Dairesi 2015/6876 E. , 2017/6723 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : 6136 sayılı Yasaya aykırılık
HÜKÜM : -Sanıklar ... ve ... hakkında beraat,
-Sanıklar ..., ... ve ... hakkında hükümlülük ve müsadere
Gereği görüşülüp düşünüldü:
I- Sanıklar ..., ..., ... hakkında kurulan hükümlere yönelik temyiz incelemesinde:
Suç tamamlandığı halde teşebbüs hükümlerinin uygulanması, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanıklar müdafilerinin delil yetersizliği, suç vasfı ve suç kastına yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin oyçokluğuyla ONANMASINA,
II- Sanıklar ... ve ... hakkında kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde:
Oluşa ve dosya kapsamına göre diğer sanıklarla birlikte hareket etmek suretiyle yüklenen silah ticareti suçunu işledikleri sabit olan sanıkların mahkumiyetleri yerine yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, Cumhuriyet Savcısı"nın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 08.06.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI DÜŞÜNCE
Sanıklar hakkında açılan kamu davasının, yerel mahkemece yapılan yargılaması sonunda, sanıklar ... ve ... hakkındaki Beraat hükümlerinin bozulmasına ve sanıklar ... ile ... hakkındaki mahkumiyet hükümlerinin onanmasına dair sayın çoğunluğun görüşüne aşağıdaki gerekçelerle katılma olanağı olmamıştır.
Kızılırmak İlçe Jandarma Komutanlığının ihbarı üzerine Çankırı Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, Jandarma haber elemanı ...’nun vermiş olduğu bilgiler doğrultusunda 22.01.2007 tarihinde Yukarıgöz Köyü girişindeki kontrol noktasında, sürücülüğünü sanıklardan ...’nun yaptığı içerisinde diğer sanıklar ..., ... ve ...’in bulunduğu 06 BC 7084 plaka sayılı araçta adli emanete kayıtlı, 6136 sayılı Yasa kapsamında bulunan ve zor alımına karar verilen silahların ele geçirildiği olay da;
Dosyada mevcut bilgi ve beyanlara göre olay günü sanıklardan ...’ın Kızılırmak İlçesinde bir işi olduğunu söyleyerek sanıklardan ...’nun kendisine eşlik etmesini, ...’un da sanık ... ’ı ve ...’ın da ...’i arayarak birlikte Ankara İlinden Kızılırmak İlçesine hareket ettikleri anlaşılmıştır.
Soruşturma kapsamında CMK.nun 135. madde kapsamında iletişimin tespiti yapılmış, ancak iletişimin tespitine ilişkin kayıtların kaybolması nedeniyle bu konuda herhangi bir tespit ve değerlendirme imkanı olmamıştır.
Mahkemece delillerin değerlendirilmesinde sanık savunmaları, tanık beyanları ve sanıklar ... ile ... arasında yapılan görüşmelere ait yasal olmayan cezaevi kayıtları ile olay tutanakları esas alınmıştır.
1- CMK.nun 217/2. maddesi “Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delillerle ispat edilebilir.” hükmünü amirdir.
CMK.nun 289/1-i maddesi de “Hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması” şeklinde düzenlenmiş olup bu tür delilde CMK.nun 289. maddesi uyarınca hukuka kesin aykırılık oluşturmaktadır.
Bu nedenle, CMK.nun 135. maddesine aykırı biçimde cezaevi idaresince tespit olunan görüşme kayıtları hukuka aykırı delil niteliğinde bulunduğu tartışmasız olması karşısında hükme esas alınması hukuka kesin aykırılık oluşturması nedeniyle öncelikle hükmün bu sebeple bozulmasına karar verilmelidir.
2- Olaya ilişkin ihbar tutanağı, olay ve yakalama tutanağı içeriğine göre Jandarma haber elemanı ...’nun, sanıklardan ...’ın Ankara ilinden temin edeceği silahların satışı için Kızılırmak İlçesine getireceği bilgisi yer almaktadır.
Tutanaklarda, sanık ... dışında diğer sanıkların isimlerinden ve fiillerinden söz edilmemektedir.
Tanık olarak beyanına başvurulan Jandarma haber elemanı ihbarcı ...’da, olay öncesi sanık ... ile temasa geçtiğini, yalnızca bu sanığı tanıdığını, diğer sanıkları daha önce hiç görmediğini ve kendileri ile silah pazarlığı yapmadığını, diğer sanıkların sanık ... ile birlikte hareket ettiklerine dair bilgisi olmadığını beyan etmiştir.
Tanıklar ..., ... ve... de, sanıklardan ...’ın silah ticareti yaptığı bilgisinin edinilmesi üzerine adı geçen sanıkla haber elemanı vasıtasıyla irtibata geçtiklerini beyan etmiş olup diğer sanıklardan hiç söz etmemişlerdir.
Tüm sanıkların suçlamaları reddettiği, sanıklardan ... 23.01.2007 tarihli Cumhuriyet Savcısı tarafından alınan ifadesi ile aynı tarihli sorgu ifadelerinde Kızılırmak İlçesindeki bir borcu ödemek için sanık Maksutla birlikte gelmesini talep ettiği ve diğer sanıklarında sonradan gruba dahil olduklarını beyan ettiği anlaşılmaktadır.
Sanık ...’ın, 08.03.2007 günlü ilk oturumda ve 05.04.2007 günlü ikinci oturumda savunmada bulunmak üzere süre talebinde bulunduğu, 03.05.2007 günlü üçüncü oturumda savunmalarında ise, Cumhuriyet Savcılığı ve sorgu beyanlarının dışında, diğer sanıkları da olaya dahil edecek şekilde savunmada bulunduğu ve savunmasının bir bölümünde “... ’un dışarı çıkıp bana ve aileme sahip çıkmasını ilettim, fakat tahliye olmasına rağmen bana ve aileme sahip çıkmadı, ilgilenmedi. Ben yatıyorsam o da yatsın, doğrusu bugün anlattığım şekildedir...” şeklinde savunmada bulunduğu görülmüştür.
Mahkemece de delillerin değerlendirilmesinde dosyada mevcut somut deliller ile haber elemanı ... ve Jandarma görevlilerinin beyanları değil, aşamalarda değişiklik gösteren çelişkili ve ilk iki oturumda savunma yapmayarak gelişmeleri izleyen ve buna göre beyanda bulunan ve hiçbir somut delille desteklenmeyen suç atmadan öteye gitmeyen sanık ...’ın savunmalarına gerekçesi gösterilmeden üstünlük tanınarak hüküm kurulmuştur.
Ayrıca Ceza Genel Kurulu’nun 14.07.2009 tarih ve 2009/8-72 esas, 2009/198 karar, 04.11.2014 tarih ve 2013/1-283 esas, 2014/489 sayılı kararı ile bir çok
kararında “Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan ‘in dubio pro reo’ yani ‘kuşkudan sanık yararlanır’ kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkumiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanılmalıdır. Adli hataların önüne geçilmesinin tek yolu da budur.” denilmek suretiyle tam aydınlatılamamış ve gerçekleşme şekli şüpheli olayların sanık aleyhine yorumlanması mümkün olmadığı ifade edilmiştir.
Yukarıda oluş şekli anlatılan somut olayda da ... dışındaki sanıklar ..., ..., ... ve ...’in üzerlerine atılı silah ticareti suçunu işlediklerine dair sanık ...’ın aşamalarda değişen, çelişkili, tutarsız ve öfkeye dayalı beyanı dışında mahkumiyetlerine yeter derecede her türlü şüpheden uzak, yeterli, kesin ve inandırıcı kanıt bulunmamaktadır.
Bu itibarla, sanıklar ... ve ... hakkındaki Beraat hükümlerinin bozulmasına, sanıklar ... ve ... haklarındaki mahkumiyet hükümlerinin onanmasına dair sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir. 08.06.2017