12. Ceza Dairesi 2019/3951 E. , 2019/8322 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemsei
Suç : Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme
Suç Tarihleri : 11/05/2010-13/05/2010
Hüküm : TCK’nın 136/1, 62/1, 53/1-a-c-d-e, 54/1. maddeleri gereğince mahkumiyet
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
TCK"nın 136/1. maddesinde bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası öngörülmüş iken, anılan maddede, suç tarihinden sonra ve karar tarihinden önce 06.03.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 4. maddesi ile yapılan değişiklikle ceza miktarının iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası olarak belirlenlenmiş olması karşısında, TCK"nın 7/2. maddesi gereğince, suçun işlendiği zamandaki kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunun ilgili tüm hükümlerinin somut olaya ayrı ayrı uygulanması ve her iki kanuna göre hükmedilecek sonuç cezalar belirlendikten sonra sanığın lehine olan kanunun tespiti ile lehe kanunun bir bütün halinde uygulanması ve bu durumun kararın gerekçesine yansıtılması suretiyle hüküm kurulması gerektiği gözetilmemiş ise de, asgari hadden uzaklaşılarak tayin edildiği açıklanan temel cezanın 3 yıl hapis cezası olarak belirlenmesi nedeniyle yerel mahkemece suç tarihindeki lehe düzenleme uyarınca uygulama yapıldığı ve 6526 sayılı Kanunun 4. maddesi ile yapılan değişikliğin sanık aleyhine sonuç doğuracağı açıkça anlaşıldığından, bu husus bozma nedeni olarak kabul edilmemiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın fazla ceza hükmedildiğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.01.2014 tarihli, 2013/14-742 esas, 2014/16 karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP), Yüksek Mahkemeler de dahil olmak üzere bütün yargı organları ile birlikte adli tıp ve icra daireleri arasında bilgi alışverişinin elektronik ortama taşınması, evrakın elektronik ortamda güvenli bir şekilde depolanması, kişilere internet üzerinden hizmet verilmesi, diğer kurumlarla elektronik ortamda hızlı, etkin ve güvenilir bilgi alışverişinin sağlanması ve bu kurumlardan istenilmesi gereken bilgilerin sistem tarafından hazır edilmesi, kısaca adalet hizmetlerinin daha hızlı ve güvenilir bir şekilde yerine getirilmesi amacıyla uygulamaya konulan bir bilişim sistemi projesidir. Bu doğrultuda 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa 6352 sayılı Kanununun 95. maddesi ile eklenen “Elektronik işlemler” başlıklı 38/A maddesinin birinci fıkrasında, “Her türlü ceza muhakemesi işlemlerinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kullanılır. Bu işlemlere ilişkin her türlü veri, bilgi, belge ve karar, UYAP vasıtasıyla işlenir, kaydedilir ve saklanır.”, aynı maddenin beşinci fıkrasında, “Elektronik imzalı belgenin elle atılan imzalı belgeyle çelişmesi halinde UYAP’ta kayıtlı olan güvenli elektronik imzalı belge geçerli kabul edilir.” şeklindeki düzenlemeler ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminin işlevi ve kullanılacağı alanlar tanımlanmıştır.
Açıklanan nedenlerle 18.09.2018 tarihli duruşma sonunda sanığın yokluğunda ve katılan vekilinin yüzüne karşı verilen hükmün altına el yazısıyla yazılıp imzalanan; “Emanetin 2010/2714 sırasında kayıtlı suçta kullanılan mühürlü bez torbada 2 adet cep telefonu, sim kartları ve eklerinin TCK. 54/1 maddesi gereğince müsaderesine” biçimindeki ibarelerin, UYAP kayıtlarında yer almamasından dolayı hükmün tefhimi esnasında unutulup, fiziki evrak üzerine sonradan ilave edilen ibarelere itibar edilemeyeceği belirlenerek yapılan incelemede:
Tefhim edilen ve hükmün esasını oluşturan kısa kararda, adli emanetin 2010/2714 sırasında kayıtlı olan ve sanıktan ele geçirilen “Mühürlü bez torbada 2 adet cep telefonu, sim kartları, kutu ve fatura” hakkında bir karar verilmeyip, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, asıl olanın tefhim edilen kısa karar olduğu ve tefhim edilen kısa karara uygun gerekçeli karar yazılması gerektiği nazara alınmaksızın, bu eksikliği giderecek şekilde söz konusu eşyaların TCK’nın 54/1. madde ve fıkrası gereğince müsaderesine dair hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, güvenlik tedbiri niteliğinde olan müsaderede münhasıran cezalar ile ilgili olan “aleyhe değiştirmeme” ilkesinden söz edilmeyeceği ve başkaca bir araştırma yapılması gerekmediğinden usul ekonomisi de gözetildiğinde, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; tefhim edilen hükme, “Adli emanetin 2010/2714 sırasında kayıtlı olan ve sanıktan ele geçirilen 2 adet cep telefonu, sim kartları, kutu ve faturanın suçta kullanıldığı anlaşıldığından, TCK’nın 54/1. madde ve fıkrası gereğince müsaderesine” ibarelerinin eklenmesi, gerekçeli kararın hüküm fıkrasındaki “Emanetin 2010/2714 sırasında kayıtlı suçta kullanılan mühürlü bez torbada 2 adet cep telefonu, sim kartları ve eklerinin TCK"nın 54/1. maddesi gereğince MÜSADERELERİNE,” ibarelerinin de, “Adli emanetin 2010/2714 sırasında kayıtlı olan ve sanıktan ele geçirilen 2 adet cep telefonu, sim kartları, kutu ve faturanın suçta kullanıldığı anlaşıldığından, TCK’nın 54/1. madde ve fıkrası gereğince müsaderesine” ibareleri ile değiştirilmesi suretiyle, eleştiri dışında, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 10.07.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.