12. Hukuk Dairesi Esas No: 2019/13610 Karar No: 2020/791 Karar Tarihi: 04.02.2020
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2019/13610 Esas 2020/791 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İcra Ceza Mahkemesi tarafından verilen bir karar temyiz edildi. Mahkeme, ticaret şirketlerinde hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olanların, borcu ödeyebilecek ekonomik güce sahip olmalarına rağmen kasıtlı olarak borçlarını ödemeyerek alacaklıları zarara sokmaları halinde cezalandırılabileceğini belirtti. Ancak, şikayet dilekçesinde borçlu şirketin borcu ödeyebilecek güçte olduğuna dair bir iddia olmadığından ve sanığın hangi kasıtlı eylemleri ile alacaklıyı zarara uğrattığının somut olarak bildirilmediğinden suçun unsurlarının oluşmadığına karar verildi. Kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle mahkumiyet kararı bozuldu ve yargılama tekrar başlayacak. Kararda, İcra ve İflas Kanunu’nun 333/a maddesi ve 351.maddesi detaylı ve açıklayıcı bir şekilde yer almaktadır.
12. Hukuk Dairesi 2019/13610 E. , 2020/791 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi
Yerel Mahkemece bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; İcra ve İflas Kanunu’nun 333/a maddesinde “Ticaret şirketlerinde hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olanların; ticari işletmenin borcu ödeyebilecek ekonomik güce sahip olmasına karşın kasıtlı olarak ticari işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödemeyerek alacaklıları zarara sokmaları ve ayrıca bu eylemlerinin başka bir suçu oluşturmaması halinde cezalandırılacaklarının” hükme bağlanmış olması, aynı kanunun 351.maddesinde de şikayetçinin dilekçe ve beyanında göstermiş olduğu delillerle bağlı olduğunun belirtilmiş olması, şikayet dilekçesinde borçlu şirketin borcu ödeyebilecek güçte olduğuna dair bir iddiada bulunulmadığı gibi, sanığın hangi kasıtlı eylemleri ile alacaklıyı zarara uğrattığının somut olarak bildirilmediğinin anlaşılması karşısında, suçun unsurlarının oluşmayacağı hususu gözetilmeksizin sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine dair hüküm kurulması, Kanuna aykırı ve sanık ile şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 04/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.