Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/4186
Karar No: 2019/1145
Karar Tarihi: 25.02.2019

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/4186 Esas 2019/1145 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, bonoya dayalı icra takibi başlatıldığını ancak kendisinin davalıya hiçbir borcu olmadığını iddia ederek borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açmıştır. Davalı ise, davacının taşınmazına haciz konulduğunu ve satışının istendiğini belirterek işbu davanın satış işlemlerini durdurmak amacıyla açıldığını savunmuştur. Mahkeme ise, davacının icra dosyasına haricen ödeme yaptığını ancak hata ve hile olgusunu ileri sürmek için aranan bir yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu gerekçe göstererek davanın reddine karar vermiştir. Ancak davacının senet aslı, tahrifatın varlığı hakkında bilirkişi raporu alınmadığı gibi, irade bozukluğu giderilmesi müessesesi hakkında da yanlış bir karar verilmiştir. Bu nedenle, karar BOZULMUŞTUR.
Kanun Maddeleri:
- Borçlar Kanunu (BK) madde 71
- Ticaret Kanunu (TK) madde 633
19. Hukuk Dairesi         2017/4186 E.  ,  2019/1145 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -

    Davacı vekili, davalı tarafından davacı hakkında bonoya dayalı icra takibi başlatıldığını, davacının davalıya hiçbir borcu bulunmadığını,1943 doğumlu olan müvekkilinin okur yazar olmaması senette bulunan imzanın usulünde geçerli olmayacağı, yaşı itibariyle sağlıklı karar verme yeteneğinin olmadığını, davalıyla aralarında ticari bir ilişki bulunmadığını,davalının senetteki kefil ile davacının oğlunun ortak ticaret yaptıklarını,buna istinaden davacının yaşından da faydalanarak hata, hile ve tehdit ile senedin imzalatıldığını,senedin 6.000 TL olarak düzenlenmesine rağmen senet üzerinde davalı tarafından tahrifat yapılarak senet 60.000 TL olarak icra takibine konulduğunu belirterek davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili,davacı tarafından hakkında başlatılan icra takibinden 5 yıl geçtikten sonra menfi tespit davası açıldığını,davacı borçlunun takip borcuna ilişkin kısmi yani 4,500.TL kısmını ödediğini,davacının taşınmazına haciz konulduğunu ve satışının istendiğini,taşınmaz üzerinde haciz şerhi varken taşınmazın muvazalı olarak 3.kişiye satıldığını,bu hususta açılan tasarrufun iptali davasının kabul edilerek kesinleşmesi üzerine taşınmazın tekrar satışını talep ettiklerini işbu davanın satış işlemlerini durdrumak amacıyla kötüniyetle açıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacı tarafından icra dosyasına 03.04.2009 tarihinde 4.500,00 TL haricen ödeme yapıldığı,iş bu davanın ise 10/06/2015 tarihinde açılmış olduğu,davacının hata ve hile ile imzalattırıldığını beyan ettiği senetten dolayı ödemeyi yaptığı tarih ile davanın açıldığı tarih göz önüne alındığında hata ve hile olgusunu ileri sürmek için aranan bir yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava senette hile ve tahrifat nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.Dava dilekçesinde yer alan,senedin başlangıçta 6.000,00 TL olarak yazıldığı ancak daha sonra tahrifat yapılmak suretiyle 60.000,00 TL"ye çıkarıldığı iddiası üzerine gerekli araştırma yapılmamıştır.Mahkemece öncelikle senet aslı, konusunda uzman bilirkişi heyetine incelettirilerek tahrifatın bulunup bulunmadığı,tahrifat varsa tahrifat öncesi miktar hanesinin hangi tutara tekabül ettiğinin rapora bağlanarak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yetersiz inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, TBK"da yer alan irade bozukluğunun giderilmesi müessesesinde bahsi geçen hak düşürücü sürenin sadece sözleşmeyi mevcut haliyle onamış sayılacağı yaptırımını gerektirip, davanın tümü yönünden hak düşürücü süreden sözetmenin usul ve yasaya aykırı olacağının da gözetilmemesi yanlış olmuştur.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 25/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi