Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1733
Karar No: 2018/9850
Karar Tarihi: 10.10.2018

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2018/1733 Esas 2018/9850 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2018/1733 E.  ,  2018/9850 K.

    "İçtihat Metni"

    .....

    Taraflar arasındaki nişan bozulması nedeni ile manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, davalı ile 2010 yılı Mart ayında internet aracılığıyla tanıştıklarını, ciddi düşündüğünü davalıya söylediğinde, davalının engel hiç bir durumunun olmadığını ömür boyu sürecek bir beraberlik istediğini, iyi bir işi olduğunu, tanınmış aileye mensup olduğunu söylediğini, davalıya güvenerek ilişkiye başladığını, kendisi ....., davalı .... yaşadığı için genellikle telefonla ya da elektronik posta yoluyla görüştüklerini, 12 Temmuz 2010 tarihinde ..... arkadaşlarının huzurunda yüzüklerini taktıklarını, bir kaç defa bir arada kaldıklarını, davalının ciddi bir ilişki yaşadıklarına, evleneceklerine kendisini inandırdığını, davalıya ait nüfus kaydını incelediğinde 03 Temmuz 2010 tarihinde başka biriyle evlendiğini öğrenince adeta yıkıldığını, hayata küstüğünü, ruhsal çöküntüye uğradığını ileri sürerek, davalının ağır kusurlu davranışları nedeniyle kişilik haklarının ihlal edilmesinden dolayı 100.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
    Davalı, internette tanıştıklarını, sıradan şekilde arkadaş olduklarını internet ve telefon aracılığıyla yaptıkları görüşmede ciddi bir birliktelik olmadığından defalarca bahsettiğini, davacıya nişanlı ve evlenmek üzere olduğunu, ileriye dönük beklentisinin olmadığını söylediğini, nişan merasiminden söz edilebilmesi için öncelikle kız isteme ve söz kesme olayının olması, erkek tarafın aile büyüklerinin kız istemeye gitmesi gerektiğini, ancak iddia edildiği gibi kendi aralarında böyle bir nişan merasiminin gerçekleşmediğini, nişan bozulmasını kabul anlamına gelmemek üzere talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişin talebin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava nişanın bozulması nedeniyle manevi tazminat talebine ilişkindir.
    Kişilik değerlerinde oluşan manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Objektif eksilmeden ise, sadece o kişi için değil; toplumdaki diğer bireylerin de aynı zarara (duruma) düşmeleri anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Yasanın 23. ve devamı maddelerinde kişilik haklarının korunmasına yönelik hükümler düzenlenmiş olup ilgili yasal hükümlerle manevi tazminat verilebilecek olgular sınırlandırmıştır.
    .....

    4721 sayılı TMK. Nun 121. maddesine göre, nişanın bozulması yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.
    Bilindiği üzere; manevi tazminat, haksız bir eylemin yarattığı üzüntünün, duyulan elem ve acıların giderilmesini amaçlayan bir ödencedir. Manevi zarar, mal varlığına dokunmayan, yaşam, sağlık, namus, sır, aile mahremiyeti gibi mal varlığı harici varlıklarda meydana gelen azalma olup, bu zarar manevi tazminatla giderilmeye, azaltılmaya çalışılmıştır.
    Bir nişanın bozulmasının, taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratması ve menfaatleri haleldar etmesi doğaldır. Doğal olan bu üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata esas alınmaz. Ne var ki, davacı nişanın bozulması nedeniyle, fahiş bir zarara uğramış ve bu nedenle kişilik hakları da saldırıya uğramış ise bu durumun ispatı halinde manevi tazminata hükmedilebilir.
    Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hâkimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir.
    Hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
    Buna göre somut olayda, davalının 03 Temmuz 2010 tarihinde başka bir bayanla evlenmiş olmasına rağmen durumu davacıdan gizleyerek görüşmeye devam etmesi, niyetinin ciddi olduğuna dair vaatlerde bulunarak evleneceklerine inandırması nedeniyle davacının ruhsal çöküntü içine girdiği (depresyon) anlaşılmış ise de, mahkemece davalının ekonomik ve sosyal durumu araştırılarak tazminatın niteliği de gözetilerek hakkaniyete uygun, aşırı olmayan ve ceza niteliğine bürünmeyen, aynı zamanda zenginleşme aracı olmayacak ölçüde manevi tazminata karar verilmesi gerekirken, davalının sosyal ve ekonomik durumu araştırılmadan yukarıdaki ilkelere aykırı şekilde tazminata hükmedilmesi adil ve hakkaniyete uygun bulunmamıştır.
    O halde, mahkemece; davalının ekonomik ve sosyal durumu araştırılarak, zenginleşme aracı olmayacak ölçüde hakkaniyete uygun bir manevi tazminata karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"un 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.10.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.

    .....

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi