1. Hukuk Dairesi 2014/16640 E. , 2017/428 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TAZMİNAT, ECRİMİSİL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, tazminat, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 24.01.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilenler vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, tazminat ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Asıl ve birleştirilen dosyada, davacılar, mirasbırakan babaları Reşit Kalkan"ın maliki olduğu taşınmazlarını 3. eşi davalı ..."ye satış suretiyle mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak devrettiğini, murisin mal satmaya ihtiyacının olmadığı gibi davalının da alım gücünün bulunmadığını, taşınmazların bir kısmının kamulaştırma, ifraz, satış gibi işlemlerle el değiştirdiğini ileri sürerek, anılan taşınmazlardan halen davalı adına kayıtlı olanların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, taşınmazların 3. kişilere devredilmiş olması halinde miras payları oranında tazminata ve ecrimisile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, borçlarını ödemesi için murise verdiği ziynet eşyaları karşılığı satışın yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
./..
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1908 doğumlu mirasbırakan Reşit"in 23.05.1991 tarihinde öldüğü, mirasçısı olarak 1. eşinden olma çocukları davacılar ...ve ... ile dava dışı kızı Kamra, 2. eşinden olma kızı ... eşi davalı ... ile ..."den olma çocukları... kaldığı, murisin çekişme konusu 148 ve 151 parsel sayılı taşınmazlarını 10.04.1979 tarihinde, 604 ve 613 parsel sayılı taşınmazlarını ise 25.10.1988 tarihinde satış göstermek suretiyle 3. eşi olan davalı ..."ye devrettiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, mirasbırakan Reşit"in davalı 3. eşi ..."ye yaptığı temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğuna karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dosyaya getirtilen kayıtlardan, muristen davalıya temlik edilen taşınmazların bir kısmında davalı tarafından çeşitli tarihlerde pay satışlarının yapıldığı, ifrazla oluşan bir kısım tapu kayıtlarının imar düzenlemesi ile yeni parsel numaraları almasına rağmen kaydı kapanan eski parseller bakımından hüküm kurulduğu, ayrıca davalı adına kayıtlı olmayan parseller bakımından da hüküm tesis edildiği anlaşılmakla birlikte, eksik bir şekilde celp edilen kayıtlardan taşınmazların hangi imar parsellerine dönüştüğü sağlıklı bir şekilde denetlenemediği gibi keşif sonucu alınan Fen Bilirkişi raporunda da bu konuda tam bir açıklık olmadığı görülmektedir. Bu durumda, yeni oluşan imar parselleri üzerinden hüküm kurulması gerekirken hukuki dayanağı kalmayan başka bir deyişle kaydı kapatılan parseller üzerinden karar verilememesi gerektiği açıktır.
Anılan bu husus; doğru sicil oluşturma ilkesinin bir sonucu olup dolu pafta ilkesine aykırı düşmektedir. Öte yandan devletin sicil oluşturmadan kaynaklanan görevi ve kamu düzeniyle ilgili olduğundan re’sen gözetilmesi gerekeceği de kuşkusuzdur.
Davalının, ecrimisile yönelik temyiz itirazına gelince,
Bilindiği üzere, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK"nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)
25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay"ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nın 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.
../...
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde ayrıntılı, kanaat verici ve denetlenebilir olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, dava konusu 148, 151, 604 ve 63 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin dayanak tüm belgelerin (imar, ifraz vs.) eksiksiz bir şekilde (birbirini takip edecek ve denetime elverişli olacak biçimde) ilgili tapu müdürlüğünden temin edilerek halen davalı ... adına kayıtlı olan taşınmazların tereddüte yer vermeyecek şekilde tespit edilip, davalı adına kayıtlı taşınmazlar yönünden davacıların miras payı oranında iptal ve tescile, 3. kişilere devredilen taşınmazlar bakımından, alanında uzman bilirkişi ile birlikte mahalinde yeniden uygulama yapılarak taşınmazların değeri hususunda denetime elverişli şekilde rapor alınıp davacıların miras payı oranında tazminata karar verilmesi, ecrimisil isteği bakımından ise yukarıda belirtilen ilkeler ışığında bilirkişiden ecrimisil hesabı yönünden rapor alınması, mahkeme kararında belirlenen önceki ecrimisil miktarını davacıların temyiz etmediği gözetilerek davalı lehine oluşan kazanılmış hak kuralı da gözetilerek hasıl olacak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları değinilen yönler itibariyle yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.480.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.