8. Ceza Dairesi 2016/10091 E. , 2017/6652 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması ve resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Hükümlülük
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Gerekçeli kararın sanığa 06.11.2014 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmakla tebliğnamedeki red düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Katılan ..."e yönelik resmi belgede sahtecilik suçundan açılan dava ile ilgili her zaman karar verilmesi mümkün görülmüştür.
1- Yapılan yargılamaya,dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine,şikayetçi ..."e yönelik resmi belgede sahtecilik suçunun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanığın sübuta yönelik temyiz itirazı yerinde görülmediğinden reddiyle hükmün oybirliğiyle ONANMASINA,
2- Sanığın sahte kartlar üretmek ve kullanmak suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyize gelince:
Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Olayda üretilen ve kullanılan sahte kredi kartlarının aynı bankaya ait olduğu anlaşılmakla; suç mağdurunun kredi kartı üretilen ve kullanılan "banka" olacağı, aynı bankaya ait üretilmiş kartların farklı kişiler adına olması ve bu kartlarla birden fazla işyerinde alışveriş yapılması durumunda da "zincirleme suç" hükmünün değerlendirilmesi gerekeceği gözetilmeden yazılı şekilde adına sahte kart üretilen kişi sayısınca hükümler kurulması,
2- Sanığın tekerrüre esas alınan sabıkasının kesinleşme tarihinin suç tarihinden sonra olduğu ve tekerrür uygulamasına esas alınamayacağının gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 07.06.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI DÜŞÜNCE
Sanık ... hakkında açılan kamu davasının, yerel mahkemece yapılan yargılaması sonunda TCK.nun 204/1, 43,245/2, 43, 245/2, 43,245/3, 43 maddeleri uyarınca cezalandırılmasına dair hükmün şikayetçi ...’e yönelik sahte kart üretmek ve kullanmak suçları yönünden bozulmasına dair sayın çoğunluğun görüşüne aşağıdaki nedenlerle katılma olanağı olmamıştır.
Somut olayda, sanık ...’ün 2004 yılında kardeşi ...’ün kimlik bilgilerini kullanarak nüfus cüzdan talep belgesi ile yaptığı başvuru sonrası sahte oluşturduğu sahte nüfus cüzdanı ile ... adına ... Şubesine başvurarak sahte kredi kartı çıkarıldığı ve bu kartı kullanarak kendisine yarar sağladığı, keza şikayetçi ...’in kimlik bilgileri ile yine ... Şubesine başvurarak oluşturduğu sahte kartı teslim alıp kullanarak kendisine yarar sağladığı iddia ve kabul edilmiştir.
13.02.2014 günlü iddianamede sanığın TCK.nun 245/3 (iki kez), 204/1, 43 (iki kez) maddeleri gereğince, 10.12.2012 günlü iddianamede ise sanığın TCK.nun 207/1, 43, 204/1, 207/1, 43, 245/1, maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
Banka ve kredi kartının tanımı, 5464 sayılı Banka veya Kredi Kartları Kanunu’nun 3 üncü maddesinde yapılmıştır.
Banka kartı, mevduat hesabı veya özel cari hesapların kullanımı dahil bankacılık hizmetlerinden yararlanmayı sağlayan kartı,
Kredi kartı, nakit kullanımı gerekmeksizin mal ve hizmet alımı veya nakit çekme olanağı sağlayan basılı kartı veya fiziki varlığı bulunmayan kart numarasını şeklinde, aynı maddenin (g) bendinde kart çıkaran kuruluş olarak da, banka kartı veya kredi kartı düzenleme yetkisini haiz bankalar ile diğer kuruluşlar olarak tanımlanmıştır.
5464 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde de kartlı sistem kurma, kart çıkarma, üye işyerleri ile anlaşma yapma, bilgi alışverişi, takas ve mahsuplaşma faaliyetleri için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulundan izin almaları gerektiği ifade edilmiştir.
Aynı Kanunun 37/2 maddesine göre de, kredi kartı veya üye işyeri sözleşmesinde veya eklerinde sahtecilik yapanlar veya sözleşme imzalamak amacıyla sahte belge ibraz edenler bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile mahkum edileceklerdir.
5464 sayılı Kanunun 3, 4 ve diğer maddeleri birlikte değerlendirildiğinde banka veya kredi kartı çıkarmanın Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluşunun izin verdiği banka veya kredi kuruluşlarına aittir.
Banka ve kredi kartlarını ancak BDDK’dan izin alan kuruluşlar çıkartabileceklerdir.
TCK.nun 245/2. maddesinde “Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üreten, satan, devreden, satın alan veya kabul eden..” şeklinde tanımlanan suçun oluşumu için, sahte oluşturulan kartın başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilmesi gerekir.
İlişkilendirmenin Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük karşılığı “ilişkili duruma getirmek” olarak tanımlanmıştır.
Burada önemli olan unsur, karta, başkasının hesap numarasını ve hesap bilgilerini aktararak kartın oluşturulmasıdır.
Maddedeki, üretme, satma, devretme, satın alma, kabul etme şeklindeki seçenek hareketlerde fiilin ticari amaçla yapılmasını ifade etmektedir.
Suçun oluşumu için öncelikle, ilgili kuruluşlarca izin alan banka ve kredi kurumlarınca gerçek veya tüzel kişi adına açılmış bir banka ve kredi kartı hesabı olmalıdır. Daha sonra da bu hesaba ilişkin bilgilerin bir şekilde kopyalanarak kartın üretilmesi ve maddedeki diğer seçenek hareketlerin gerçekleştirilmesi gerekecektir.
Başka bir anlatımla, banka veya kredi kuruluşlarının yetkisinde bulunan banka veya kredi kartının yetkisiz olarak sahte oluşturulmasıdır.
Sahte kimlik ve belgelerle, kart çıkarma yetkisine sahip bankalara başvurup o kişiler adına hesap oluşturulması ve bu hesaptan kart alınıp kullanılması hesapla ilişkilendirme bulunmadığından TCK 245/2 maddesindeki suçu oluşturmayacaktır.
Başkasına ait sahte kimlik veya kimlik bilgileri ile o kişi adına kart çıkarılması halinde, kart, kart çıkarmaya yetkili kuruluş tarafından düzenlenmekte ve doğrudan hiçbir ilişkilendirme olmadan çıkarılmış olması nedeniyle TCK.nun 245/2 maddesinin uygulanma olanağı bulunmayacaktır.
Başkasına ait kimlik bilgileri ve belgeleri ile bankaya başvurup, kredi kartı sözleşmesi düzenlenmesi ve kredi kartının kullanılması durumunda fiil 5464 sayılı Kanunun 37/2 maddesindeki suçu ve kredi kartı sözleşmesi düzenlenmesi esnasında kullanılan belgelerin özelliğine göre TCK.nun 204, 207 maddelerindeki suçu oluşturacaktır.
Başkasına ait hesapla ilişkilendirme sonucu, hesap sahibinin bilgileri kopyalanmak suretiyle sahte kartın üretilmesinden sonra bu şekilde oluşturulan kart ile yarar sağlanması halinde hem TCK 245/2, hem de TCK 245/3 maddesindeki suç oluşabilecektir.
1- Yerel mahkemece sanığın, şikayetçi ...’e yönelik sahte nüfus cüzdanı oluşturması fiili ile ilgili olarak suç tarihi 2004 yılı kabul edilmiş ve buna göre lehe yasa değerlendirmesi (5237 sayılı Kanunun 204/1, 765. sayılı Kanunun 342/1) yapılarak 5237 sayılı TCK.nun lehe kabulü ile TCK.nun 204/1, 43. maddesi uyarınca sonuç beş (5) yıl hapis cezası belirlenmiştir.
Suç tarihinin 2004 yılı kabulü durumunda 765 sayılı TCK.nun 342/1. maddesinin uygulanma olanağı yoktur.
Nüfus cüzdanında sahtecilik suçu 765. sayılı Kanunun 350. maddesinde ayrıca düzenlenmiş olup maddede 1-3 yıl hapis cezası öngörülmüştür.
Bu durumda 765 sayılı TCK.nun 102/4, 104/2. maddeleri gözönüne alındığında kesintili zamanaşımı süresinin 7 yıl 6 ay olabileceği ve 2004 yılından bu yana 7 yıl 6 aydan fazla süre geçtiği gözetildiğinde zamanaşımı süresinin tamanlanması nedeniyle atılı suçtan açılan kamu davasının CMK.nun 223/8. maddesi gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE, karar verilmelidir.
Öte yandan, mahkemece 5237 ve 765 sayılı Kanunların 204/1 ve 342/1. maddeleri uyarınca yapılan lehe yasa değerlendirilmesi de yasaya aykırıdır. Mahkemece cezanın üst sınırı gözönüne alınmış ise de bu husus doğru ve yasal bir uygulama değildir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu ile birçok Ceza Dairesinin (11. Ceza Dairesi, 21. Ceza Dairesi) uygulaması da bu yöndedir. Zira TCK.nun 43. maddesinin uygulandığı durumlarda 765 sayılı TCK.nun 80. maddesine göre aleyhe sonuç doğurduğu açıktır. Ayrıca 5237 sayılı TCK.nun da 53. maddesinin uygulanması sonucu 765 sayılı TCK.nun da olmayan hak yoksunluğu getirilmektedir.
2- Sanık hakkında, düzenlenen 10.12.2012 ve 13.02.2014 tarihli iddianamelerde TCK.nun 245/2. maddelerinin uygulanmasına dair CMK.nun 170/3-h maddesine uygun kanun maddesinin yazılmaması ve CMK.nun 226. maddesi uyarınca usulüne uygun ek savunma alınmadan hüküm kurulmak suretiyle de savunma hakkının kısıtlanması nedeniyle de hüküm hukuka ve kanuna aykırı olup hükmün bu sebeplerle bozulması gerekmektedir.
3- Somut olayda, sanığın ... ve ... adına düzenlenen sahte kimlik belgeleri ile ilgili banka şubesine başvurarak sahte kredi kartı sözleşmesi düzenlenmesi ve adı geçen şikayetçiler adına kredi kartı çıkarılmasını sağlayarak ve kullanmak suretiyle yarar sağlanması şeklinde gelişen olayda TCK.nun 245/2. maddesi kapsamında kart sahiplerinin önceden açılan hesabı ile ilişkilendirme söz konusu olmadığından TCK.nun 245/2. maddesinde tanımı yapılan suçun unsurları oluşmadığından bu suçtan Beraatine karar verilmelidir.
4- TCK.nun 245/2. maddesinde tanımı yapılan suçun konusu önceden açılan hesap ile ilişkilendirme yapılarak sahte kart oluşturmasıdır.
Başka bir anlatımla banka veya kredi kartının sahte oluşturulmasıdır. Kartın oluşturulmasına esas belgeler suçun konusu değildir. Bu belgeler ancak TCK.nun 204/1, 207/1. maddelerinde sahtecilik suçunu oluşturabilecektir.
Somut olayda, sanığın şikayetçi ... adına 27.09.2009 ve 12.08.2008 tarihlerinde iki kez bankaya başvurarak iki adet kart çıkarttığı mahkemece kabul edilmiş ise de mahkemenin bu kabulü doğru değildir. 27.08.2009 tarihi başvuru tarihi olup 12.08.2009 tarihi kartın teslim tarihidir.
Sanık her iki şikayetçi adına da bir (1) kart çıkartmıştır.
Bu itibarla, kabule göre de sanık hakkında TCK.nun 43. maddesinin uygulanma olanağı yoktur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle sayın çoğunluğun yerel mahkeme kararının kısmen onama ve bozulmasına dair görüşüne iştirak edilmemiştir. 07.06.2017