22. Hukuk Dairesi 2015/34452 E. , 2018/14300 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette 06/04/2011 - 19/04/2013 tarihleri arasında sır hazırlama teknisyeni olarak çalıştığını, ödenmeyen alacakları bulunduğunu ileri sürerek ücret, asgari geçim indirimi, fazla mesai ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1. Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Taraflar arasında fazla çalışma alacağının hesaplanması hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Somut olayda, davacı haftaiçi 08.00-18.00, cumartesi günleri ise 08.00-12.00 saatleri arasında mesai yaptığını, ancak iş yoğunluğuna göre fazla çalışmalarının da bulunduğunu iddia etmiş olup mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, işyeri kayıtlarına göre davacının genel olarak hafta içi 08.00-16.00 arası, cuımartesi günü 08.00-12.00 arasında çalıştığı, 08.00-18.00 arası çalışması bulunsa da bunun süreklilik arz etmediği gerekçesiyle davacının fazla çalışma yapmadığı kabul edilmiştir. İşe giriş çıkış listeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, 13.07.2015 havale tarihli bilirkişi raporunda söz konusu listeler üzerinde herhangi bir değişiklik gerçekleştirildiğine ilişkin emare bulunmadığı belirtilmiştir. Belirtmek gerekir ki, işe giriş çıkış listeleri 06.04.2011-19.04.2013 dönemine ait olup davacının tüm çalışma dönemini kapsamaktadır. Her ne kadar bilirkişi raporunda davacının genel olarak hafta içi 08.00-16.00 arası, cuımartesi günü 08.00-12.00 arasında çalıştığı, belirtilmiş ise de, dava dilekçesinde mesainin iş yoğunluğuna göre bu saatleri aşacak şekilde uzadığı belirtilmiş olup, gerçekten de işe giriş çıkış kayıtlarında işe giriş ve çıkış saatlerinin kabul edilen mesai saatlerinden farklı olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu kayıtların ayrıntılı incelenmek suretiyle haftalık fazla çalışma sürelerinin 4857 sayılı İş Kanunu"nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme süreleri de dikkate alınarak belirlenmesi gerekmektedir. İşyeri kaydına dayalı dönem bakımından yapılan fazla çalışma hesabında hakkaniyet indirimine gidilemeyeceği de dikkate alınmalıdır. Hal böyle olmakla birlikte, yazılı gerekçe ile fazla çalışma talebinin reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de,
İşçinin günlük iş süresi içinde kesintisiz olarak hiç ara vermeden çalışması beklenemez. Gün içinde işçinin yemek, çay gibi ihtiyaçlar sebebiyle ya da dinlenmek için belli bir zamana ihtiyacı vardır.
Ara dinlenme 4857 sayılı İş Kanununun 68.inci maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükümde ara dinlenme süresi, günlük çalışma süresine göre kademeli bir şekilde belirlenmiştir. Buna göre dört saat veya daha kısa süreli günlük çalışmalarda ara dinlenmesi en az onbeş dakika, dört saatten fazla ve yedibuçuk saatten az çalışmalar için en az yarım saat ve günlük yedibuçuk saati aşan çalışmalar bakımından ise en az bir saat ara dinlenmesi verilmelidir. Uygulamada yedibuçuk saatlik çalışma süresinin çok fazla aşıldığı günlük çalışma sürelerine de rastlanılmaktadır. İş Kanununun 63.üncü maddesi hükmüne göre, günlük çalışma süresi onbir saati aşamayacağından, 68.inci maddenin belirlediği yedibuçuk saati aşan çalışmalar yönünden en az bir saatlik ara dinlenmesi süresinin, günlük en çok onbir saate kadar olan çalışmalarla ilgili olduğu kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla günde onbir saate kadar olan (onbir saat dahil) çalışmalar için ara dinlenmesi en az bir saat, onbir saatten fazla çalışmalarda ise en az birbuçuk saat olarak verilmelidir.
İşçi, ara dinlenme saatinde tamamen serbesttir. Bu süreyi işyeri içinde ya da dışında geçirebilir. İşyerinde geçirmesi ve bu süre içinde çalışmaya devam etmesi durumunda ara dinlenmesi verilmemiş sayılır. Ancak işçi işyerinde kalsa bile, ara dinlenmesi süresini serbestçe kullanabilir, bu süre içinde çalışmaya zorlanamaz.
Ara dinlenmesi için ücret ödenmesi gerekmez. Ancak, bu süre işçiye dinlenme zamanı olarak tanınmamışsa, işçinin normal ücretinin ödenmesi gerekir. Bu sürenin haftalık 45 saati aşan kısmını oluşturması halinde ise, zamlı ücret ödenmelidir.
Ara dinlenme süreleri kural olarak aralıksız olarak kullandırılır. Ara dinlenmesinin kullandırılması zorunlu ise de, bunun kullanılacağı zamanı belirlemek işverenin yönetim hakkıyla ilgilidir. İşçilerin tamamı aynı anda ara dinlenme zamanını kullanılabileceği gibi, belli bir plan dahilinde sırayla kullanmaları da mümkündür. Ancak ara dinlenme süresinin, işe, ara dinlenme süresi kadar geç başlama veya aynı süreyle erken bırakma şeklinde kullandırılması doğru olmaz. Ara dinlenme süresinin günlük çalışma içinde belli bir zamanda amaca uygun şekilde kullandırılması gerekir.
İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliğinin 3.üncü maddesinin ikinci fıkrasında, ara dinlenmelerinin iklim, mevsim, yöredeki gelenekler ve işin niteliğine göre yirmidört saat içinde kesintisiz oniki saat dinlenme süresi dikkate alınarak verileceği hükme bağlanmıştır. Değinilen maddenin birinci fıkrasında ise, ara dinlenme süresinin çalışma süresinden sayılmayacağı açıklanmıştır.
Somut olayda, ara dinlenme sürelerinin yukarıdaki ilkeler uyarınca hesap edilmesi gerekirken mahkemece hükme ess alınan bilirkişi raporunda 08.00-18.00 saatleri arasındaki 10 saatlik çalışma süresinden 1,5 saatlik ara dinlenme süresinin mahsubu hatalı olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.