20. Hukuk Dairesi 2017/7947 E. , 2020/545 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili ve ihbar olunan ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava konusu ... ili, ... ilçesi, İstasyon mahallesi, ... mevkiinde kain 1504 m2 yüzölçümlü, 109 ada 43 parsel sayılı taşınmaz ağaçlık vasfıyla davacı ve davalı kişiler adına tapuda kayıtlı olup, beyanlar hanesinde ""tamamen Devlet ormanı sınırları içinde kalmaktadır"" şerhi bulunmaktadır.
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin 2/6 pay sahibi olduğu ... ili, ... ilçesi, İstasyon mahallesi, ... mevkii 109 ada 43 parsel sayılı taşınmazının 2008 yılında yapılan orman kadastrosu işlemlerinde tamamının orman sınırının içine alındığını, taşınmazın toprak yapısının ve bitki örtüsünün orman vasfında olmayıp tarla vasfında olduğunu beyan ederek, taşınmazın orman tahdit sınırlarının dışına çıkarılmasını ve tapu kütüğünden orman olduğuna dair şerhin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
Yargılama sonunda mahkemece; dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Kanun gereğince orman ve orman boşluğu tanımına uyduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili ve ihbar olunan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava on yıllık sürede açılan orman kadastrosuna itiraz davasıdır.
Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 19/11/2007 - 19/05/2008 tarihleri arasında ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamaları ile 05.03.1985 tarihinde kesinleşen arazi kadastrosu bulunmaktadır.
Dosyanın incelenmesinde; 20.10.2015 havale tarihli orman bilirkişi heyet raporunda; 1960 tarihli memleket haritasında dava konusu 109 ada 43 nolu parsel; ağaçlık alan olarak sembolize edilen ve renklendirilen yeşil renkli alanın dışında kaldığı; 1987 tarihli memleket haritasında ise ağaçlık alan olarak sembolize edilen ve renklendirilen yeşil renkli alanın içinde kaldığı ve söz konusu iki memleket haritasındaki görüntüsü, taşınmazın aktüel durumuyla örtüşmediği,
-1956 yılı hava fotoğrafına göre; dava konusu 109 ada 43 nolu parselin; tamamen koyu renkli orman örtüsüyle kaplı-ağaçlık alan içinde kaldığı ve taşınmazın aktüel durumuyla genel olarak örtüştüğü,
-1986 yılı hava fotoğrafına göre; dava konusu 109 ada 43 nolu parselin ekseriyeti koyu renkli ağaçlık alan içinde kaldığı, dosya içerisinde bulunan 06.10.2015 tarihli harita mühendisi bilirkişi raporunda belirtilen (338,67 m2)"lik (43/A) harfi ile sembolize edilen ve açıklık olarak belirlenen alan ise; hava fotoğraflarında 1956 yılında orman örtüsü ile kaplıyken, 1986 yılında
açıklık alan olarak gözükmesinin nedeninin; söz konusu alanın 1956 yılından bu yana orman örtüsünün tahrip edilerek, tarla haline getirilmesinden kaynaklandığı belirtilmiştir.
Alınan orman bilirkişi heyet raporu, davanın konusu taşınmazın hukuki ve fiili durumunu sağlıklı bir şekilde ortaya koyamamıştır. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı hüküm kurulamaz
O halde, mahkemece, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede genel arazi kadastrosu 1985 yılında yapıldığından tespitten 20 yıl öncesine 1965-1970 yıllarına ait memleket haritası ve bu haritaların hazırlanmasında altlık olarak kullanılan hava fotoğrafları ve ayrıca dava tarihine kadar mevcut tüm yıllara ait hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarının belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Ayrıca sağlıklı sonuca varılabilmesi için öncelikle aynı tapu kaydına dayanılarak davacı dışındaki tapu malikleri olan ... ve ... tarafından açılan herhangi dava olup olmadığı araştırılmalı, açılan davalar olması halinde iş bu dava ile birleştirilmeleri gerekmektedir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 06/02/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.