10. Hukuk Dairesi 2019/4423 E. , 2019/7268 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2014/313-2016/252
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 26. maddesi uyarınca; "Hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Aynı Kanunun 294-301 maddelerinde ise mahkeme kararlarının nasıl olması gerektiği belirlenmiştir. Bu düzenlemelere göre Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Yine aynı Kanunun 297. maddesinin (2). fıkrasında “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”, hükümleri öngörülmüş olup, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması, zorunludur.
Dava, davacının 29.04.2008 - 31.05.2008 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde çalıştığının tespiti ile davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 29.04.2008 olduğunun tespitine ilişkin olup, Mahkemece kısa kararda "Davanın kabulü ile davacının ... sicil nolu iş yerinde 29.04.2008 - 31.05.2008 tarihleri arasında 32 gün çalıştığı, bu günlerinin iptalinin gerekmediğinin ve davacının sigorta başlangıç tarihinin 18 yaşını doldurduğu 27.07.2010 olduğunun tespitine" şeklinde davanın kabulüne dair hüküm karar verilmesine rağmen, gerekçeli kararında gerekçe ve hüküm fıkrasında, "Davanın kabulü ile davacının ... sicil nolu iş yerinde 29.04.2008 - 31.05.2008 tarihleri arasında 32 gün çalıştığı, bu günlerinin iptalinin gerekmediğinin ve davacının sigorta başlangıç tarihinin 18 yaşını doldurduğu 27.07.2010 olduğunun tespitine, Davanın niteliği gereği ve davacı tarafın talebine göre dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen ... hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm kurulmak suretiyle Mahkemece kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular üzerinde durulmadan çelişkili şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, sair temyiz nedenleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, 09.10.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.