23. Hukuk Dairesi 2015/2411 E. , 2015/2302 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki kooperatifin ihyası davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacının Tasfiye Halinde ...ndeki hissesini 01.07.2007"de dava dış...ye devrettiğini, 21.08.2007"de ise tekrar devraldığını, üyeliği devam etmesine rağmen genel kurullara çağırılmadığını, hazirun cetvellerine imzaların sahte atıldığını, müvekkilinin üye ... Güzelaydın"dan hissesini 08.02.2013 tarihinde devralan...dan 09.05.2013 tarihinde devraldığını, iki üyeliğinin mevcut olduğunu, 05.11.2008 tarihinde ...e yapılan sözleşme ile de kooperatifteki 6 no"lu üyelik hak ve hissesini davalı ..."e devrettiğini, bu devrin bila bedel ve davacının kandırılması sonucu olduğunu, kooperatifin 20.12.2012 tarihinde kapanma kararı aldığını ve davalılara arsa ve mal varlığının dağıtıldığını ileri sürerek, 20.12.2012 tarihli ... Yaşar Başar Konut Yapı Kooperatifi"nin kapanması kararının iptali ile re"sen seçilecek iki kişilik tasfiye kurulu atanmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı ..., kanun ve tüzük çerçevesinde işlem yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar vekilleri, hissesini devreden davacının dava açma hakkı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının tasfiye halinde ... Kooperatifi"ndeki hissesini 05.11.2008 tarihli noter belgesi ile 1.000,00 TL bedelle bütün hak ve vecibeleri ile birlikte davalı ..."e devrettiği, durumun 08.11.2008 tarihli yönetim kurulu kararı ile ortaklık pay defterine kaydedildiği, davacının kooperatifte payının bulunmadığı, davacının kooperatifin 21.12.2012 tarihli olağan genel kurulunda tasfiyenin sonlandırılmasına karar verilmesi ve bu kararın 24.12.2012 tarihli sicile tescil edilmesi ile 28.12.2012 tarihinde ilan edilmesinden sonra, kooperatif ortağı Küçük Ramazan Güzelaydın"ın hissesini 09.05.2013 tarihinde devraldığına ilişkin işlemin tasfiye olmuş .../...
kooperatif yönünden geçerli bulunmadığı, davacının dava tarihi itibariyle kooperatifte ortaklık hissesi bulunmadığından kooperatifin ihyası ve tasfiye kararının geçersizliğine ilişkin dava açma ehliyeti ve dava açmada hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-6100 sayılı HMK"nın dava şartlarını düzenleyen 114/1-d maddesindeki dava ehliyeti, fiil ehliyetinin medeni usûl hukukunda büründüğü şeklidir. Fiil ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptir.
Aynı Kanun"un 114/1-e maddesindeki dava takip yetkisi, davada taraf olan kişinin o davayı kendi adına yürütebilme ve talep sonucu hakkında kendi adına hüküm alabilme yetkisidir. (HMK 53). Sözü edilen kurum, şeklî taraf kuramının kabulünün sonucu olarak ortaya çıkmış ve sözü edilen kuramı tamamlamak amacıyla geliştirilmiştir. Davayı takip yetkisi, maddi hukuktaki tasarruf yetkisinin usul hukukundaki karşılığını oluşturur. Ayrıca, bu kavram, davada taraf olmadığı halde kanun gereği taraf gibi davranmakla görevli kılınmış olanların hukuki konumlarının açıklanmasında başvurulan bir kavram konumundadır. Kural olarak taraf ehliyeti ve dava ehliyeti bulunan kişinin taraf dava takip yetkisi vardır. Ancak bazı istisnai durumlarda davada taraf olarak gösterilen kişinin taraf ve dava ehliyeti olmasına rağmen dava takip yetkisi olmayabilir. Örneğin hakkında iflas kararı verilen kişinin taraf olduğu hukuki davalarda da istisnai durumlar dışında davayı takip yetkisi iflas idaresine aittir.
Taraf sıfatı (husumet) ise, maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Taraf ehliyeti; davada taraf olabilme, usulî hukuki ilişkinin süjesi olabilme ehliyetidir. Taraf ehliyetine sahip olan kişi, davada davacı veya davalı olabilecektir. Bu nedenle, taraf ehliyeti usûli bir kavramdır. Taraf ehliyetine sahip olabilmek için medeni hukuktaki hak ehliyetine sahip olmak gerekir. HMK"nın 50. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, taraf ehliyetine de sahiptir. Buna göre tüm insanlar, hak ehliyetine ve dolayısıyla taraf ehliyetine sahiptir. Dava ehliyeti ise, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. (HMK"nın 51) Fiil ehiyetine sahip olan kişi, dava ehliyetine de sahiptir ve davayı yürütebilir, usûl işlemlerini yapabilir. Reşit olan ve temyiz kudretine sahip olan kişiler fiil ehliyetine sahiptir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve dava takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, "sıfat" yerine "husumet" terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re"sen .../...
gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davacı ya da davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin, ileri sürülme zamanı Yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def"i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re"sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur.
Mahkemece, davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle yetinilerek davanın HMK"nın114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca usûlden reddine karar verilmesi gerekirken, davacının dava ehliyetine sahip olduğu gözardı edilerek dava ehliyetine sahip olmadığı gerekçesine de dayanılması ve davanın esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış, gerekçeli kararın yazıldığı tarihin karar tarihinden önceki bir tarih olarak yazılmış olması HMK"nın 297/1-e maddesi hükmüne, kanun yolları ve süresinin yazılmamış olması 297/1-ç maddesi hükmüne aykırı olmuş ise de, karar sonucu itibariyle doğru olduğundan HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca gerekçesi kısmen değiştirilerek ve hüküm fıkrasında yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması, gerekçeli kararın yazıldığı tarihin düzeltilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün gerekçesi kısmen değiştirilerek ve "HÜKÜM" fıkrasının 1. bendindeki "Davanın" ibaresinden sonra, "HMK"nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca usûlden" ibaresinin ve son satırındaki, "yokluğunda verilen karar" ibaresinden sonra, "kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisnde temyiz yolu açık olmak üzere" ibaresi yazılmak suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, gerekçeli karar başlığındaki kararın yazılış tarihinin 24.07.2014 olarak düzeltilmesine, alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.