11. Hukuk Dairesi 2016/14658 E. , 2018/8164 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 21/04/2016 tarih ve 2014/1148-2016/317 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin birleşen davada davalı vekili ve katılma yoluyla birleşen davada davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, hissedarı olduğu davalı şirketin, kendisine bildirim yapılmadan, toplantıya katılmasına imkan sağlanmadan 31.10 2013 günü, 2011 ve 2012 yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantısını yaptığını, genel kurul toplantısının kötü niyetli ve alınan kararların hukuka aykırı olduğunu, hukuka aykırı kararlarla yönetim kurulunun kendi kendini ibra ettiğini, bu ibranın kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek davalı şirketin 31.10.2013 günü yapılan genel kurul toplantısında alınan yönetim kurulu üyelerinin ve denetçinin ibrası, yönetim kurulu seçimi, faaliyet raporlarının ve bilançonun tasdiki kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Birleşen davada davacı vekili, 31.10.2013 tarihli 2011-2012 yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantısının ana sözleşmesine ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, kendisinin şirkette yönetim kurulu üyesi olduğunu, genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin yönetim kurulu kararının kendisinin hiçbir şekilde haberdar edilmeksizin alındığını, yönetim kurulu üyelerinin ibra oylamasında oy kullanmaması gerektiğini, buna rağmen bu genel kurul toplantısında yönetim kurulunun ve denetçinin ibrasına dair kararların yalnızca yönetim kurulu üyeleri Mehmet Öztaş ve Haydar Ali Öztaş"ın oylarıyla alındığını, alınan kararların ve iyi niyet kurallarına aykırı bulunduğunu kabul edilen iç yönergenin ana sözleşmeye aykırı olduğunu ileri sürerek 31/10/2013 günlü genel kurul toplantısında alınan 3, 4, 5, 6 nolu kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, asıl davaya ilişkin olarak davacının ihaleyle satın aldığı hisselere ilişkin ... 24. İcra Hukuk Mahkemesi"nde ihalenin feshi davası açıldığını ve ihalenin henüz kesinleşmediğini, davacı yanın, şirketin hissedarı olmadığını, bu durumun şirketin pay defteri ile sabit olduğunu, davacının iş bu davayı açma hakkının ve sıfatının bulunmadığını, yine davacının dava açma hakkının, aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, birleşen davaya ilişkin olarak ise, davacının yönetim kurulu toplantısına davet edildiğini, 31/10/2013 tarihinde yapılan genel kurulda davacının dahil hiçbir yönetim kurulu üyesinin kendisi için oy kullanmadığını, genel kurul iç yönergesinin hiçbir şekilde esas sözleşmeye aykırı olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, ihalenin iptaline karar verildiği, kararın Yargıtay onama ilamı sonrası kesinleştiği, dolayısıyla asıl davada davacının şirket ortağı sıfatının kalmadığı, şirket ortağı olmayanın genel kurul karar iptali davası açamayacağı, davacının asıl davada aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, birleşen davada genel kurulun 3. maddesi uyarınca şirketin 2011 ve 2012 yıllarına ilişkin bilanço gelir tablosu hesaplarının tasdikine ilişkin kararın iptali isteminin; davacının toplantı tarihi itibariyle şirketin yönetim kurulu üyesi olduğu, şirketin her türlü bilgi ve belgelerini inceleme ve bilgi anlam hakkının bulunduğu, şirket ana sözleşmesine ve iyiniyet kurallarına aykırı bir yönünün bulunmadığı, 5. maddeye ilişkin iptal isteminin ise şirketin onaylanan genel kurul iç yönergesinin şirketin ana sözleşmesine ve yasa hükümlerini aykırı bir durumunun olmadığı, taleplerinin reddine karar vermek gerektiği, 4. madde bakımından yönetim kurulu üyelerinin birbirlerinin ibrasında oy kullanamayacakları da dikkate alındığında geriye kalan oylardan çekimser kalan pay sahibinin oyları da düşüldükten sonra davacının olumsuz oyu nedeniyle ibranın gerçekleşmediği, 6. madde bakımından şirket ana sözleşmesinin 8. maddesine göre şirket yönetim kurulu üyelerinin şirket ortağı olmasının zorunlu olduğu, genel kurul tarihi itibariyle ise Halil Özüren"in şirket ortağı olmadığı, bu nedenle yönetim kurulu olarak seçilmesinin ana sözleşmeye aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle asıl davanın aktif husumet yokluğundan reddine, birleşen davada olağan genel kurul toplantısının 3 ve 5. maddelerine ilişkin iptal isteminin reddine, 4. maddeye yönelik istemin kısmen kabulüyle, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin kararın iptaline, olağan genel kurul toplantısının 6. maddesine yönelik istemin kabulüne, ilgili maddenin iptaline karar verilmiştir.
Kararı, birleşen davada davalı şirket vekili ve katılma yoluyla birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, birleşen davada davalı şirket vekili ve katılma yoluyla birleşen davada davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, birleşen davada davalı şirket vekili ve katılma yoluyla birleşen davada davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden birleşen davada davalı vekili ve katılma yoluyla birleşen davada davacıdan ayrı ayrı alınmasına, 26/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.