Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1227
Karar No: 2020/562
Karar Tarihi: 06.02.2020

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019/1227 Esas 2020/562 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)21. Hukuk Dairesi         2019/1227 E.  ,  2020/562 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : Aydın 2. İş Mahkemesi
    TÜRK MİLLETİ ADINA


    K A R A R

    A)DAVACININ TALEBİ:
    Dava, davacının davalı işyerinde 04/09/1989- 31/01/2012 tarihleri arasında kesintili ve her yıl Eylül ayından Nisan ayı sonuna kadar sezonluk olarak geçen çalışmasının tespiti istemine ilişkindir.
    B) CEVAP:
    Davalı Gabay A.Ş. şirket vekili tarafından sunulan cevap dilekçesi ile davanın hak düşürücü süreye tabi olduğu, davacının mevsimlik işçi statüsünde olduğu, çalışanların SGK bildirimlerinin eksiksiz yapıldığı, davacı iddialarının asılsız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep ve beyan edilmiştir.
    Feri Müdahil Sosyal Güvenlik Kurum vekili tarafından sunulan cevap dilekçesi ile davanın süresinde açılmadığı, davacının Kurumda bildirilen süreler kadar çalışma kaydının bulunduğu, Kurum kayıtlarının aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olduğu özet olarak belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep ve beyan edilmiştir.
    C) İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI :
    İlk Derece Mahkemesince; “davanın kısmen kabulü ile davacının 15919233 sigorta sicil numarası ile davalı şirkete ait 28305.09 sicil numaralı işyerinde 04.09.1989-31.01.2012 tarihleri arasında aralıklı olarak çalıştığı 2596 günden bildirimi yapılmayan 1701 günün çalıştığı günün asgari ücreti ile davalı şirkette çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, ” şeklinde karar verilmiştir.
    D) İSTİNAF MAHKEMESİNİN KARARI :
    Davalı işyeri ve feri müdahil Kurum vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme ve denetim neticesi “  dosyaya sunulan 2001/9 ayından itibaren düzenlenen ücret bordrolarının ve 07.09.2001 tarihli işe giriş bildirgesinin davacı imzasını taşıdığı, davacı tarafından imza inkarında bulunulmadığı gibi hata, hile, ikrah durumu iddiasının olmadığı, sonuç olarak davacı imzasını taşıyan ücret bordroları ve işe giriş bildirgesinin aksinin eş değer belgelerle kanıtlanamadığı ” belirtilerek “ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
    E) TEMYİZ BAŞVURUSU:
    Davacı vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesi ile davalı işyerine karşı açılan eldeki bu dava ile davalı tarafın sunmuş olduğu tüm belge ve kayıtlara otomatikman davanın açılması ile zaten itiraz edilmiş olduğu, her bir belge için açıkça imza inkarında bulunulmasına gerek olmadığı, davalı işyeri savunmasının da hiç bir şekilde ücret bordrolarındaki imza iddiasına dayanmadığı, kaldı ki tüm ücret bordrolarında davacının imza kaydının yer almadığı, imzasız ücret bordrolarının da bulunduğu, istinaf mahkemesince 29/10/1992-06/09/2001 tarihleri arasında hak düşürücü süre nedeniyle ve ispatlanamadığından davasının reddine şeklinde bir karar verilmiş ise de hükümde bu hususun gerekçelendirilmediği özet olarak belirtilerek hatalı değerlendirme neticesi usule ve yasaya aykırı olarak kurulan hükmün bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
    F ) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 27/11/1992-27/06/1994 tarihleri arasında askerlik hizmetinin bulunduğu, davacıya ait hizmet cetvelinde 04/09/1989-28/10/1992 tarihleri arasında ve 07/09/2001-30/04/2012 tarihleri arasında kesintili olarak davalı 28305.09 s.s. no lu davalı işyerince Kurum"a hizmet bildiriminde bulunulduğu, eksik gün sayısı nedenine ilişkin olarak “7” kodu ile puantaj açıklamasında bulunulduğu, davalı işyerinin 09/09/1974 tarihinden itibaren meyve işletmeciliğinden Kanun kapsamına alınmış olduğu, ihtilaf konusu tüm dönem bordrolarının klasörler halinde dosyaya sunulduğu, 2001/9 ayından itibaren ücret bordrolarının dosyaya sunulduğu, 2001/10 , 2003/9 aylar için 30 tam gün , 2009/12 ay için 9 gün , 2010/09 ay için 5 gün , 2010/11 ay ve 2011/2-8 . ay için 0 gün , 2011/9. ve 10. ay için 28 gün 2011/ 12. ay için 22 gün , 2012/1 ay için 10 gün çalışma kaydı şeklinde düzenlenen ücret bordrolarında davacının imza kaydı bulunmadığı, diğer ücret bordroları üzerinde davacının imza kaydının yer aldığı, Aydın  İl  Gıda  Tarım  ve  Hayvancılık  Müdürlüğü"nün yazı cevabı ile   Aydın  İlinde  Kuru  incir  ve  kuru  kayısı  ihracatı  iklimsel faktörlerin  etkisiyle  her  yıl  değişmekle  birlikte  genellikle  Eylül, Ekim , Kasım, Aralık ve  Ocak  aylarında  yoğun  olarak, diğer  aylarda  ise  az  yoğunlukta  gerçekleştirildiğinin Mahkemeye bildirildiği, Aydın  Ticaret  Odası"na ait yazı cevabı ile Aydın  İlinde  incir  ve  kuru  kayısı  ve  buna  ilişkin  ihracat  işinin  mevsimlik  olduğu,  işin  yoğun  olarak  Ekim  ayından  başlayıp  Şubat  ayına  kadar  sürdürüldüğünün Mahkemeye bildirildiği, davacının ihtilaf konusu dönem içerisinde dava dışı işyerinde 12/02/1995  tarihinde  iş  kazası  geçirdiği, alınan bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, duruşmalarda bordrolu çalışan olan davacı ve davalı tanıklarının dinlendiği anlaşılmaktadır.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasa"da yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
    İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanun"un 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği"nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİYön.Madde16), dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİYön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun"un 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
    Maddede belirtildiği üzere Yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurumun Yasa"dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.
    Davacının sigortalı çalışmalarının Kurum"a kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulunun 02/07/2019 gün ve 2016/10-917 E, 2019/833 K. sayılı kararı da bu yöndedir. )
    Ayrıca çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir.
    Yukarıda açıklanan hususlar yeterli ve gerekli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tespitine karar verilmelidir.
    Somut olayda, davacının 04/09/1989 tarihinden en son dava dışı işyerinde geçtiği anlaşılan 30/06/1995 tarihine kadar geçen çalışmalarının tespiti isteminin hak düşürücü süre nedeniyle reddine ilişkin verilen karar yerindedir. Ne var ki davacının 30/06/1995 tarihinden sonra geçen mevsimlik hizmetlerinin aynı işyerinde ve kesintisiz yani blok çalışma mahiyetinde olması halinde çalışmanın hak düşürücü süreye uğradığından söz edilemeyeceği aşikardır. Öte yandan; davacının, işyerindeki bir kısım çalışmaları aylık bordrolara dayanılarak Kurum’a kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. İmzalı bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde otuz günün altında geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise, eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Başka bir anlatımla, yazılı belgelerin varlığı halinde tanık sözlerine itibar edilemez. Dairemizin, giderek Yargıtay"ın oturmuş ve yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır.
    Yapılacak iş; 01/07/1995-31/01/2012 tarihleri arası dönem yönünden hak düşürücü süre söz konusu olmayıp işin esasına girmek, bu çalışma döneminin tamamında, imzalı ücret bordrosu olan ve imzasının davacıya ait olduğu anlaşılan dönemlerde imzalı ücret bordrosu kadar, imzalı ücret bordrosu olmayan veya olup da imzaların davacıya ait olmadığı tespit edilen dönemlerde dönem bordrolarında kayıtlı ve tarafsız tanıklar re"sen tespit edilerek beyanlarına başvurmak, zabıta marifetiyle tespit edilecek, işyerine o tarihte komşu olan, kayıtlı iş yeri sahiplerini ve adreslerini açık ve net olarak belirleyip, Belediyeden ve Vergi Dairesinden bu iş yerlerinin kayıtlarını getirip komşu ve yakınlıklarını tespit etmek, sonrasında bu işyerlerinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının kayıtları SGK’dan getirtilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, çalışma olgusu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyulduktan sonra sonucuna göre infazı da mümkün olan bir karar vermekten ibarettir.
    Bölge Adliye Mahkemesince bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmalıdır.
    G-SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 06/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi