8. Hukuk Dairesi 2018/8043 E. , 2021/629 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili ve davacı ... vekili tarafından tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacılar vekili, vekil edenlerinin babası ...’in 2001 yılında, vekil edenlerinin dedesi ve davalının babası olan muris Hüseyin Gönen’in ise 2006 yılında vefat ettiğini, muristen intikal eden 13 adet taşınmazın davalı tarafından kullanıldığını belirterek, davalının elatmasının önlenmesini ve dava tarihinden geriye doğru 5 yıl için her bir davacı için 7.215,32 TL ecrimisile hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, intifadan menin gerçekleşmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne ve davacı ... için 7.215,32 TL, davacı ... için 3.185,32 TL ecrimisile karar verilmiş olup; hüküm, davacı ... vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.
Dava konusu taşınmazlarda taraflar elbirliği halinde maliktirler. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren ya da (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 tarihli ve 2002/3-131 Esas, 2002/114 Karar sayılı kararı).
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; dava konusu taşınmazlarda tarafların elbirliği halinde malik oldukları ancak Mahkemece yukarıda açıklanan ilke ve usuller çerçevesinde araştırma, inceleme yapılmaksızın ve intifadan men olgusu tartışılmaksızın karar verildiği sabittir.
Tarafların dava ve cevap dilekçelerinde tanık deliline dayandığı ancak Mahkemece taraflara tanık isim ve adreslerini bildirmeleri için kesin süre verilmediği ve tanık dinlenmeden sonuca gidildiği anlaşılmıştır. Öyleyse Mahkemece, taraflara tanık listelerini sunmaları için kesin süre verilmeli, tanık bildirildiği takdirde, tanıklar taşınmazların başında dinlenmeli ve az yukarıda açıklanan ilke ve usuller çevresinde bir karar verilmelidir.
O halde Mahkemece yapılması gereken iş; tarafların iddia ve savunmaları dikkate alınarak, az yukarıda belirtilen ilke ve usuller çerçevesinde, tarafların toplanmış ve toplanacak delileri hep birlikte değerlendirilmek suretiyle intifadan menin gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durularak oluşacak sonuca göre bir karar vermek olmalıdır.
Kabule göre de; davacı ...’e düşen ecrimisil bedelinden mahsup edilen ödemelerin dava konusu taşınmazların kullanımından kaynaklı olup olmadığı hususu Mahkemece yeterince tartışılmadan sonuca gidilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Davacı ... vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan sebeplerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 28.01.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.