Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/14
Karar No: 2020/542

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2020/14 Esas 2020/542 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2020/14 E.  ,  2020/542 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine, dahili davalı ... ve dahili davalı ... vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 2013 yılında 3402 sayılı Kanunun Ek 8. maddesine göre yapılan kadastro çalışmalarında, ... ili, ... ilçesi, ... köyünde kain 8249,80 m² yüzölçümlü, 157 ada 99 sayılı parsel 3772,60 m² yüzölçümlü, 157 ada 104 sayılı parsel 3344,98 m² yüzölçümlü, 157 ada 106 sayılı parsel ve 6875,23 m² yüzölçümlü ve 157 ada 163 parsel sayılı taşınmazlar tarla vasfıyla Hazine adına tespit edilmişlerdir.
    Davacı vekili; ... ili, ... ilçesi, ... köyünde kain ve sınırlarını belirttikleri tescil harici yaklaşık 10.000 m² civarındaki alanın mirasen intikal, zilyetlik ve kazandırıcı zamanaşımı nedeni ile davacı ve ... mirasçıları adına TMK"nın 713. maddesine dayalı olarak tescilini talep ve dava etmiştir.
    ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/994 E. - 2014/911 K. sayılı kararı ile davaya konu taşınmazlar hakkında kadastro tutanağı düzenlendiği gerekçesiyle dosya görevsizlik kararıyla kadastro mahkemesine devredilmiştir.
    Yargılama sonunda mahkemece; ... ili, ... ilçesi, ... köyünde kain 157 ada 99, 104, 106 ve 163 parsel sayılı taşınmazların, imar ve ihyasının tamamlanmış olduğu ve 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmuş olduğu gerekçesi ile davacının davasının kabulüne, ... ili, ... ilçesi, ... mahallesi 157 ada 99, 104, 106 ve 163 sayılı parsellerin kadastro tespitlerinin iptali ile davacı ... adına tarla vasfıyla kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine, dahili davalılar ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede, 1953 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılan ilk orman tahdidi, 766 sayılı Tapulama Kanununa göre 1973 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosu, 1997 yılında yapılan aplikasyon ve 2013 yılında 3402 sayılı Kanunun Ek 8. maddesi çalışması bulunmaktadır.
    Dosyanın incelenmesinde; 24/12/2015 havale tarihli bilirkişi heyet raporunun sonuç kısmında; davaya konu olan yerin ekli krokide 157 ada 99, 104, 106 ve 163 sayılı parsellerin imar ve ihyasının en az 25-30 yıl öncesinde tamamlandığı belirtilmesine rağmen Dairemizin 28.05.2019 tarihli geri çevirme kararı sonrası dosyaya alınan 26.08.2019 tarihli orman mühendisi ve harita mühendisinden oluşan bilirkişi heyet raporunda ise 1963 yılı baskılı memleket haritasında 157 ada 104, 99 ve 163 parsel sayılı taşınmazların tamamının ve 157 ada 106 parsel sayılı taşınmazın batı kısmının "orman" olarak adlandırılan yeşil renkli alan içinde
    kaldığı,
    ancak bu kısımların çalılık olduğu,1989 yılı baskılı memleket haritasında "orman" olarak adlandırılan yeşil renkli alan dışında kaldığı, dava konusu 157 ada 104 parsel sayılı taşınmazın, dosya içerisinde mevcut bilirkişilerce tanzim edilen 24.04.2014 tarihli rapor eki haritada (A) ve (B) harfleri ile gösterilen kısımlarının imar ve ihyalarının tamamlanmış olduğu, dava konusu 157 ada 104 parsel sayılı taşınmazın, dosya içerisinde mevcut bilirkişilerce tanzim edilen 24.04.2014 tarihli rapor eki haritada (A) ve (B) harfleri ile gösterilen kısımlarının imar ve ihyalarının tamamlandıktan sonra, (tarımsal amaçlı kullanımın) zilyetliğin 20 yıldan fazla olduğu, dava konusu 157 ada 104 parsel sayılı taşınmazın, dosya içerisinde mevcut bilirkişilerce tanzim edilen 24.04.2014 tarihli rapor eki haritada (C) harfi ile gösterilen kısmının taşlık-çalılık doğal arazi olduğu ve bu kısımda herhangi bir imar ve ihya emaresinin olmadığı, dava konusu 157 ada 106 parsel sayılı taşınmazın, dosya içerisinde mevcut bilirkişilerce tanzim edilen 24.04.2014 tarihli rapor eki haritada (O) harfi ile gösterilen kısmının yol olduğu, dava konusu 157 ada 106 parsel sayılı taşınmazın, dosya içerisinde mevcut bilirkişilerce tanzim edilen 24.04.2014 tarihli rapor eki haritada (D), (E) ve (F) harfleri ile gösterilen kısımlarının imar ve ihyalarının tamamlanmış olduğu, dava konusu 157 ada 106 parsel sayılı taşınmazın, dosya içerisinde mevcut bilirkişilerce tanzim edilen 24.04.2014 tarihli rapor eki haritada (D), (E) ve (F) harfleri ile gösterilen kısımlarının imar ve ihyalarının tamamlandıktan sonra, (tarımsal amaçlı kullanımın) zilyetliğin 20 yıldan fazla olduğu, dava konusu 157 ada 99 parsel sayılı taşınmazın, dosya içerisinde mevcut bilirkişilerce tanzim edilen 24.04.2014 tarihli rapor eki haritada (G) harfi ile gösterilen kısım ile bu kısmın genişletilerek oluşturulmuş (2010 tarihli ortofoto görüntüsü ile çakıştırılarak oluşturulmuş Ek 5 haritada gösterilen) 99/Y ile gösterilen kısmın imar ve ihyasının tamamladığı, ancak imar ve ihyanın tamamladıktan sonra, (tarımsal amaçlı kullanımın) zilyetliğin 20 yıldan az olduğu, dava konusu 157 ada 99 parsel sayılı taşınmazın, dosya içerisinde mevcut bilirkişilerce tanzim edilen 24.04.2014 tarihli rapor eki haritada (H), (I), (J), (K) ve (L) harfleri ile gösterilen kısımlarının taşlık, kayalık, çalılık ve ağaçlık doğal hali arazi görünümünde olduğu ve bu kısımlarda herhangi bir imar ve ihya emaresinin olmadığı, dava konusu 157 ada 163 parsel sayılı taşınmazın taşlık, kayalık, çalılık ve ağaçlık doğal hali arazi görünümünde olduğu ve taşınmaz üzerinde herhangi bir imar ve ihya emaresinin olmadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir. Bu haliyle, 24/12/2015 havale tarihli bilirkişi heyet raporu ile 26.08.2019 tarihli orman mühendisi ve harita mühendisinden oluşan bilirkişi heyet raporu arasında çelişki bulunmaktadır. Çelişkili bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulamaz.
    O halde; mahkemece çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1953 yılında yılında yapıldığı anlaşılan orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanaklarının, taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği ile bilhassa dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ilişkin dair çalışma tutanağı ile 1997 yılında yapılan aplikasyona ilişkin tün belge haritalar ilgili kurumdan getirtilmelidir.
    Daha sonra mahkemece, eski ve yeni tarihli memleket haritası, 1986-1988-1990 yıllarına ait hava fotoğrafları ile 1990 yılı sonrası hava fotoğrafları getirtilerek, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisi bilirkişi marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.-K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.-K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.-K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman
    sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
    Açıklanan yöntemle, yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
    Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine, dahili davalılar ... ile ... vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 06/02/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi