11. Ceza Dairesi 2017/404 E. , 2017/1337 K.
"İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 01.11.2016 gün ve 2016-8382 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 18.11.2016 gün ve 2016/387256 KYB sayılı ihbarnamesi ile;
Resmi belgede sahtecilik suçundan sanık ...’ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 204/1. maddesi gereğince 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/04/2012 tarihli ve 2010/209 esas, 2012/139 sayılı kararının temyiz edilmeksizin kesinleşmesini müteakip, yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin aynı Mahkemenin 21/04/2016 tarihli ve 2010/209 esas, 2012/139 sayılı ek kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Mersin 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/04/2016 tarihli ve 2016/352 değişik iş sayılı kararının “sanığın daha önceden borçlu olduğu müşteki ...a borcu karşılığında vermiş olduğu 25.000,00 Türk Lirası bedelli 22/12/2008 keşide tarihli çekte keşideci olarak görünen ...’ın imza inkarında bulunması üzerine, çekin ... tarafından keşide edilmediği ve sahte olarak düzenlendiğinin anlaşıldığı, sanığın savunmalarında suça konu çeki adını... olarak bildiği kişiden aldığını, ...’ın çeki ciro etmeden kendisine verdiğini, kendisinden önce çekin arkasında imzası bulunan ... isimli kişiyi tanımadığını beyan ettiği, yargılama safahatında sanığın adını ... olarak bildiği kişinin ... olduğu tespit edilerek bu kişi hakkındaki soruşturma dosyasında yer alan ifadesi dosyaya celp edildiği, ...ın bir kısım ifadelerinde sanığı doğrulayarak çeki sanığa kendisinin verdiğini, kendisinin de çeki ... isimli kişiden alarak sanığa verdiğini, ancak ... isimli kişinin açık kimlik ve adres bilgilerini bilmediğini beyan ettiği,...k hakkında başka bir sahte çeke ilişkin yargılamanın Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/313 esas sayılı dosyasında görüldüğü, bu yargılama esnasında...k’ın önceki beyanlarından vazgeçerek çeki sanık ...’a kendisinin vermediğini beyan ettiği, çek üzerinde soruşturma aşamasında yapılan bilirkişi incelemesinde hesap sahibi ve keşideci... adına atılmış imzanın sanık ... eli ürünü olduğuna dair 23/03/2010 tarihli bilirkişi raporu düzenlendiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda da sanığın ve...k’ın beyanlarına itibar edilmeyerek, başkaca bir bilirkişi incelemesi de yaptırılmadan soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek sanığın resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine karar verildiği ve kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, daha sonra sanık müdafiileri tarafından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 67/6. maddesi uyarınca çek üzerinde uzman incelemesi yaptırılarak 15/01/2016 tarihli ve 13/04/2016 tarihli raporları ibraz ettikleri, bu raporlardan 15/01/2016 tarihli raporda çek üzerinde sanığın cirosundan önce cirosu bulunan ... yazısının...k’ın eli ürünü olduğu kanaatine yer verildiği, 13/04/2016 tarihli raporda ise keşideci ... adına atılmış imzanın sanık ... eli ürünü olmadığı kanaatine yer verildiği cihetle, her ne kadar mahkemesince sanık müdafiileri tarafından ileri sürülen yeni delillere itibar edilmeyerek ve sehven kararın Yargıtay tarafından onandığı belirtilerek yargılamanın yenilenmesi talebi reddedilmiş ise de, kararın ve sanık müdafiileri tarafından ileri sürülen yeni delillerin daha önce mahkeme ve Yargıtay tarafından incelenmediği gibi, yargılama safahatında alınan tek bilirkişi raporu ile sanık müdafiileri tarafından ibraz edilen rapor arasında çelişki ortaya çıkmış olması karşısında, yargılama aşamasında mahkeme huzurunda...k isimli kişinin ifadesine de başvurulmadığı dikkate alınıp, bu kişinin beyanlarına başvurularak ortaya çıkacak deliller ve sanık müdafiileri tarafından ibraz edilen delillerin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 311. maddesi kapsamında değerlendirmesi sonucunda ortaya çıkacak durumun sanık lehine kabule değer olabileceği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden" bahisle 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiş olmakla,
İncelenen dosya kapsamına göre Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının 09/04/2010 gün ve 2010/5491 Esas sayılı iddianamesi ile sanık ... hakkında "Nitelikli Dolandırıcılık ve Resmi Belgede Sahtecilik" suçlarından cezalandırılması istemi ile açılan kamu davasında; Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/04/2012 gün ve 2010/209 Esas, 2012/139 Karar sayılı ilamı ile sanığın nitelikli dolandırıcılık suçundan beraatine, resmi belgede sahtecilik suçundan eylemine uyan TCK"nun 204/1, 53 maddeleri uyarınca 3 Yıl Hapis Cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, mahkumiyet hükmünün sanık ... tarafından temyiz edildiği ve Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 22/01/2014 gün ve 2013/19861 Esas, 2014/1233 Karar sayılı ilamı ile “26.04.2012 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilen hükmü, yasal süresinden sonra 11.05.2012 tarihinde temyiz ettiği anlaşılan sanığın temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 317. maddesi uyarınca istem gibi reddine," karar verildiği; Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin sözü edilen hükmüne karşı KYB yoluna gidilmesi üzerine, Dairemiz tarafından 28/12/2016 gün ve 2016/12365 Esas, 2016/8916 Karar sayı ile; “...İncelenen dosya içeriğine göre, yokluğunda verilen gerekçeli kararın sanığa Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre 26.04.2012 tarihinde "adresin kapalı olması nedeniyle geçici olarak adreste bulunmadığının komşusu 36. nolu dükkanın imzasız beyanından anlaşılmasıyla..." muhtara tebliğ edildiği, buna göre yasal süresi geçtiğinden bahisle temyiz isteğinin reddine dair Dairemizin 22.01.2014 tarih, 2013/19861-2014/1233 sayılı kararının dayanağı olan 26.04.2012 tarihli tebligatın (Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre beyanına başvurulacak komşunun gerçek kişi olması gerektiği için) sanık açısından temyiz süresini başlatmayacağı, dolayısıyla sanığa kalemde yapılan 11.05.2012 tarihli tebligata göre 14.05.2012 tarihli temyiz isteminin süresinde kabul edilmesi gerektiği cihetle, Dairemizden sehven verilen 22.01.2014 tarih, 2013/19861-2014/1233 sayılı temyiz talebinin reddine ilişkin karara karşı CMK"nın 308. maddesi uyarınca itiraz yasa yoluna başvurulup başvurulmayacağınm takdiri için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine; hükümlü ..."ın ileride telafisi imkansız zararlara maruz kalmaması bakımından 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Mersin 3.Ağır Ceza Mahkemesinin 10.04.2012 tarih, 2010/209 Esas 2012/139 Karar sayılı kararının infazın durdurulmasına" karar verilmiştir.
Dairemizin belirtilen kararı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 19.01.2017 tarihli itirazname ile “...somut olayda ise "36 nolu dükkanın imzasız beyanından anlaşıldığı" şerhinin düşüldüğü, dolayısıyla 26/04/2012 tarihinde yapılan tebligatın usulsüz olduğu, 11/05/2012 tarihli tebligata göre aynı gün sanığın yaptığı temyiz isteminin süresinde olduğu ve temyiz istemini reddeden Yüksek Daire kararının yerinde olmadığı” kanaatiyle itiraz ettiği ve dosyanın Dairemize geri gönderildiği anlaşılmıştır.
Dosya incelendi gereği düşünüldü;
İncelenen dosya içeriğine göre; yokluğunda verilen gerekçeli kararın sanığa Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre 26.04.2012 tarihinde "adresin kapalı olması nedeniyle geçici olarak adreste bulunmadığının komşusu 36. nolu dükkanın imzasız beyanından anlaşılmasıyla..." muhtara tebliğ edildiği, buna göre yasal süresi geçtiğinden bahisle temyiz isteğinin reddine dair Dairemizin 22.01.2014 tarih, 2013/19861-2014/1233 sayılı kararının dayanağı olan 26.04.2012 tarihli tebligatın (Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre beyanına başvurulacak komşunun gerçek kişi olması gerektiği için) sanık açısından temyiz süresini başlatmayacağı, sanığa kalemde yapılan 11.05.2012 tarihli tebligata göre 14.05.2012 tarihli temyiz isteminin süresinde kabul edilmesi gerektiği anlaşılmakla;
1-Adana 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.09.2014 gün ve 2014/306 esas, 2014/543 karar sayılı hükmü henüz kesinleşmediğinden, kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki bozma isteminin CMK’nun 309. maddesi uyarınca REDDİNE,
2-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde olduğundan kabulü ile Dairemizin 22.01.2014 tarih, 2013/19861 E, 2014/1233 K sayılı ilamının KALDIRILMASINA karar verilerek yapılan incelemede;
Belgede sahtecilik suçlarında suçun konusu belge olup korunan hukuki yarar kamu güvenidir ve suçun geniş anlamda mağduru toplumu oluşturan bireylerdir. Nitekim belgede sahtecilik suçlarına ilişkin TCK"nun 204-212. maddeleri Kanunun Kamu Güvenine Karşı Suçlar bölümünde yer almaktadır. Bununla birlikte belgede sahtecilik suçunun işlenmesiyle haksızlığa uğrayan gerçek ve tüzel kişilerin suçtan zarar görmeleri mümkündür. Belgede sahtecilik suçunun işlenmesi nedeniyle farklı kişilerin çıkarlarının zedelenmiş olması suçun bu öncelikli niteliğini değiştirmeyeceği gibi zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına da engel değildir.
Bu açıklamalara göre; sanığın müşteki ...’a borcu karşılığında vermiş olduğu 25.000,00 Türk Lirası bedelli 22/12/2008 keşide tarihli çekte keşideci olarak görünen...’ın imza inkarında bulunması üzerine, çekin... tarafından keşide edilmediği ve sahte olarak düzenlendiğinin iddia olunduğu somut olayda; sanığın "suça konu çeki adını... olarak bildiği kişiden aldığını,...’ın çeki ciro etmeden kendisine verdiğini, kendisinden önce çekin arkasında imzası bulunan ... isimli kişiyi tanımadığını" savunması, sanığın adını... olarak bildiği kişinin...k olduğu ve...k’ın bir kısım ifadelerinde sanığı doğrulayarak çeki sanığa kendisinin verdiğini, kendisinin de çeki ... isimli kişiden alarak sanığa verdiğini, ancak ... isimli kişinin açık kimlik ve adres bilgilerini bilmediğini beyan etmesi, sanığın benzer bir olay nedeniyle yargılandığı Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2010/313 Esas sayılı dosyasında suça konu çeki..."dan aldığını savunması, yine Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 2009/23302 soruşturma numaralı dosyasında...k isimli kişinin suça konu çekleri ..."ten alıp ..."a verdiğini beyan etmesi ile suça konu çek üzerinde soruşturma aşamasında yapılan bilirkişi incelemesinde hesap sahibi ve keşideci... adına atılmış imzanın sanık ... eli ürünü olduğuna dair 23/03/2010 tarihli bilirkişi raporu düzenlenmesi, mahkemece yapılan yargılama sonucunda da sanığın ve...k’ın beyanlarına itibar edilmeyerek, başkaca bir bilirkişi incelemesi de yaptırılmadan soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek sanığın resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine karar verilmesi, kararın kesinleşmesi sonrasında sanık müdafiileri tarafından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 67/6. maddesi uyarınca çek üzerinde uzman incelemesi yaptırılarak 15/01/2016 tarihli ve 13/04/2016 tarihli raporları ibraz etmeleri, bu raporlardan 15/01/2016 tarihli raporda çek üzerinde sanığın cirosundan önce cirosu bulunan ... yazısının...k’ın eli ürünü olduğu kanaatine yer verilmesi, 13/04/2016 tarihli raporda ise keşideci... adına atılmış imzanın sanık ... eli ürünü olmadığı kanaatine yer verilmesi karşısında; bir suç işleme kararının icrası kapsamında, iki farklı gerçek kişiye ait olan çeklerin sahteciliği halinde eylemin 5237 sayılı Yasanın 43/2. madde kapsamında; farklı zamanlarda verildiğinin ya da kullanıldığının tespiti halinde ise TCK"nun 43/1. maddesindeki zincirleme suçun oluşacağı cihetle; Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2010/313 esas sayılı dosyası ile akıbeti araştırılarak ve Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 2009/23302 soruşturma numaralı dosyasının getirtilerek kamu davası açılmış ise birleştirilmesi, suça konu çek üzerinde soruşturma aşamasında alına rapor ile sanık müdafiilerinin sunduğu 15/01/2016 tarihli ve 13/04/2016 tarihli raporlar da dikkate alınarak Adli Tıp Kurumundan nihai rapor alınmasından sonra sonucuna göre hukuki durumun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde takdir ve ifasına, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.