Abaküs Yazılım
12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/16903
Karar No: 2012/33902

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2012/16903 Esas 2012/33902 Karar Sayılı İlamı

12. Hukuk Dairesi         2012/16903 E.  ,  2012/33902 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Pendik 1. İcra Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 29/06/2011
    NUMARASI : 2011/203-2011/322

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını/bozulmasını  mutazammın 22.03.2012 tarih ve 2011/24146 Esas, 2012/9176 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi  tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
    Sair karar düzeltme istemleri yerinde değil ise de;
    İpotek borçlusu H.. A.."ya satış ilanının 7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 21. maddesi uygulanmak suretiyle tebliğ edilmek istendiği görülmektedir.
    7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun "Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" başlıklı 21. maddesinde; "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memuruna imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır" hükmü yer almaktadır. Madde bu şekliyle iki hali birlikte düzenlenmiştir. Bunlardan ilki "adreste bulunmama", diğeri ise "tebellüğden imtina"dır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Tüzüğü"nün 28. maddesinin birinci fıkrasında; "Muhatap veya adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak kendisinin imzalaması gerekir" hükmü öngörülmüştür. Burada Tüzüğün 28. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını "tahkik etme" görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, bunu tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu, tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı, hakim tarafından denetlenebilir.
    Muhatabın tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra adrese geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde, maddede sayılanlardan, örneğin muhtara imza karşılığı tebliğ edilip, (2) numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir. Tahkikatta muhatabın adresten kesin olarak ayrıldığının ya da öldüğünün tespiti halinde ise Tüzüğün 28. maddesinin 2, 3 ve 4. fıkraları gereğince işlem yapılacaktır.

    Bu itibarla; Tüzüğün 28. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, imzadan çekinmeleri halinde bu husus da belirtilerek; muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği "tevsik edilmeden", Tebligat Kanunu"nun 21. maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgeleme işlemi, devamı işlemleri belirlemesi yanında, muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve hakimin denetimini sağlayacaktır. 21. maddeye göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır  ( HGK. nun 25.01.2006 tarih ve 2005/2-772/17 sayılı kararı).
    Somut olayda satış ilanına ilişkin çıkartılan tebligat muhtara isim, mühür ve imzasıyla teslim edilmiş ise de yukarıda açıklandığı biçimde borçlunun işe gittiğinin blok görevlisinden tespit edildiği, ancak bu kişinin açık kimliğinin ne olduğunun tebliğ mazbatasında açıklanmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca Tebligat Kanunu"nun 23/9. maddesine aykırı olarak tebligat parçasında tebliğ memurunun ad ve soyadının yazılı olmadığı görülmüştür. Böylece bu yönler onamsız kalmıştır. Dolayısıyla, tebliğ memurunun gerçekten muhatabın adresine gittiği ve fakat bulamadığı belgelenmemiş, yapılan işlem tebliğ memurunun soyut beyanından ibaret kalmıştır.
    Taşınmaz mal ihalesinde, İİK.nun 127. maddesi hükmü uyarınca ilgililere satış ilanının tebliği zorunludur. Satış ilanının hiç tebliğ edilmemiş veya usulsüz tebliğ edilmiş olması, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi nedenidir. Bu durumda adı geçen ipotek borçlusuna satış ilanının usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş olduğunun kabulüne olanak yoktur.
    Öte yandan borçlunun 29.03.2011 tarihinde icra dosyasından fotokopi almak için müracaatta bulunması ihalenin yapılacağı tarihi öğrendiği gün itibariyle ihaleye katılım için hazırlık yapma, müşteri temin etme ve sair benzeri imkanlardan yoksun kalmasına neden olduğu için borçlunun menfaatini olumsuz yönde etkileyeceğinin kabulü gerekir.
    O halde mahkemece H..A.."nın şikayetinin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekirken onandığı anlaşıldığından karar düzeltme isteminin kısmen kabulü gerekmiştir.
    SONUÇ  : Borçlunun karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile Dairemizin 22.03.2012 tarih ve 2011/24146 E.-2012/9176 K. sayılı kararının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 20/11/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi