12. Hukuk Dairesi Esas No: 2009/21056 Karar No: 2010/2578 Karar Tarihi: 09.02.2010
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2009/21056 Esas 2010/2578 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2009/21056 E. , 2010/2578 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul 9. İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 09/06/2009 NUMARASI : 2008/2484-2009/1008
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı (yetkili hamil) Akbank T.A.Ş. vekili vasıtasıyla, keşideci P. Plast…Ltd. Şti. ve lehdar E. A.Ş. aleyhinde çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatmıştır. Şikayetçi (lehdar) E...A.Ş. vekili vasıtasıyla süresinde icra mahkemesine başvurarak, çek bedelinin, keşideci tarafından haricen kendilerine ödenmesi üzerine, çeki keşideciye iade ettiklerini, keşidecinin ise kötüniyetli davranarak çekin keşide tarihini tahrif ederek, yeniden tedavüle çıkarttığını, bu çek nedeniyle sorumluluklarının olmadığını, alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi nedeniyle B.K.nun 116. maddesi gereğince borcun ortadan kalktığını, kendileri yönünden takibin iptaline karar verilmesini talep etmişler. Mahkemece, keşide tarihinin 19.11.2007 iken bariz bir şekilde 19.04.2008 olarak değiştirildiğini, alacaklının basiretli bir tacir gibi davranıp keşide tarihindeki tahrifatın kökenine inmeden çeki aldığından iyi niyetli hamilde olmadığından, İİK.nun 170-a maddesi gereğince takibin iptaline karar verilmiştir. Takip dayanağı çek incelendiğinden, keşideci P... Plastik ……Ltd. Şti.nin, E..A.Ş. lehine düzenlediği ilk cironun lehdar E... A.Ş.ye ve bundan sonraki cironun da keşideciye ait olduğu, keşideci tarafından üçüncü kişilere ciro edildiği, en son cironun da Akbank T.A.Ş.’ye ait olduğu görülmektedir. TTK.nun 589. maddesinde, “namlarına imzalanmış olan şahısların herhangi bir sebep olmaksızın ilzam etmeyen imzaların bulunması halinde, diğer imzaların sıhhatine bu yüzden helal gelmez.” hükmü getirilmiştir. Bu nedenle lehdar keşide tarihindeki paraf imzanın keşideciye ait olmadığını ileri süremez. Yukarıda açıklanan ciro silsilesine göre de, lehdar borçluya karşı, müracaat sorumlusu durumunda bulunan keşidecinin, çeki geriye ciro yolu ile alması ve başkasına ciro etmesi mümkün ise de, bu şekilde ciro ile çeki devir aldıktan sonra keşidecinin sorumlu olduğu kimselere (lehdara) müracaat borçlusu olarak başvurması mümkün değildir. Zira geriye ciro yolu ile çeki devralan keşideci çeki devralmadan önceki duruma döner ve lehdar aleyhinde takip yapamaz. Ancak keşidecinin cirosu ile çeki devralan yetkili hamillerin cirosu çizilmeyen lehdara karşı takip yapma hakları mevcuttur. O halde mahkemece, yukarıda yazılı gerekçelerle, borçlunun şikayetlerinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı nedenlerle takibin iptali yönünde hüküm tesis edilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 09.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.