Taraflar arasındaki “şikayet” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 12.İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin kabulüne dair verilen 26.12.2006 gün ve 2006/789-922 sayılı kararın incelenmesi Karşı taraf/alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 12.04.2007 gün ve 2007/5691-7174 sayılı ilamı ile; (“...Andırın İş Mahkemesi ilamını alacaklı Ankara İcra Dairesi’nde konu etmiştir.
İİK’nun 34.madde hükmü gereğince alacaklı ilamın icrasını her icra dairesinden isteyebilir.
Takibin kesinleşmesi üzerine Ankara İcra Müdürlüğü’nce Kahramanmaraş ve Andırın Ziraat Bankası Şube Müdürlüğü’ndeki borçlu belediyenin hesaplarına haciz konulması için doğrudan müzekkere yazılmıştır (İİK’nun 79/2).
Haciz niteliği itibariyle nokta haczi kapsamında kaldığından borçlu belediyenin Ankara İcra Mahkemesi’ne müracaatla haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine mahkemece haciz tarihi itibariyle 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15/son maddesinin son fıkrası gereğince inceleme ve araştırma yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken İİK’nun 79/2-3. maddesinin somut olayda uygulama yeri bulunmadığı düşünülmeksizin yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir...") gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstek, haczedilmezlik şikayetine ilişkindir.
Karşı Taraf/Alacaklı şahıs, Şikayetçi /Borçlu Belediye Başkanlığı yanında çalışmakta iken hizmet akdinin feshedilmesi üzerine bu işlemin geçersizliği ve işe iade istemiyle Andırın Asliye Hukuk(İş) Mahkemesinde dava açmış; bu dava Mahkemenin 15.09.2006 gün ve 2006/31-301 sayılı kararıyla kabulle sonuçlanarak “toplam 2.173.70 YTL alacağın 1.942.28 YTL sinin 08.12.2005 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek işletme kredisi faizi ile, 231.42 YTL nin 08.12.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Karar temyiz edilmeden 25.09.2006 tarihinde kesinleşmiştir.
Ankara 32.İcra Müdürlüğünün 2006/9502 sayılı dosyasında Alacaklı Örnek No:1 takip talebi ile borçlu Belediye aleyhine 06.11.2006 günü ilamsız takip talebinde bulunarak yukarıda açıklanan mahkeme kararını dayanak göstermiş, haciz istemiştir. Takibe konu alacak miktarı toplam 4.356.18 YTL dir.
Borçlu Belediyeye 06.11.2006 tarihli Örnek 4-5 icra emri gönderilmiştir; 16.11.2006 tarihinde bizzat tebliğ edilmiştir. Borçlu vekili 17.11.2006 tarihli dilekçeyle mal beyanında bulunmuş, bir kısım taşınmaz hisselerini göstermiştir. Alacaklı vekilinin talebi üzerine borçlu menkul ve taşınmazları ile hakları üzerine haciz konulmuş, İcra Müdürlüğünce ilgili yerlere ve banka şubelerine 28.11.2006 tarihli müzekkereler yazılmıştır. Belediyeye ait araçlar ve taşınmazlar üzerine de haciz şerhi konulmuştur.
Andırın Ziraat Bankasına 28.11.2006 tarihinde yazılan şikayete konu müzekkere ile “borçlunun şubelerinde bulunan hesapları, doğmuş , doğacak her türlü hak ve alacakları ile adına gelecek havalelerin üzerine haciz konulmasına karar verildiği ve kararın gereğinin ifası” istenmiş; bu yazı 15.12.2006 tarihinde tebliğ edilmiştir. Banka bu yazıya istinaden 19.12.2006 tarihinde 996-482 sayıyla verdiği cevap ile “ilgi yazıya istinaden borçlu Andırın Belediye Başkanlığına ait 27693223-5001 nolu hesabında 33.176.31 bakiye olduğunu, ilgi dosya adına diğer dosyalardan sonra 14.sırada bloke konduğunu” bildirmiştir.
Borçlu/belediye vekili 20.12.2006 tarihli şikayet dilekçesi ile “..Andırın Belediye Başkanlığının Andırın Ziraat Bankası banka hesaplarına haciz konularak hesaplar bloke edilmiştir. Haciz konulan 27693223-5001 ‘nolu hesap belediyenin İller Bankası vergi paylarının bulunduğu hesap olup bu hesapta 33176,31 ‘YTL bulunmaktadır. İller Bankası vergi payları,277 sayılı yasanın 1.maddesi uyarınca, belediye vergi ve resimleri hükmündedir. Bu paylar belediyelerin 6183 sayılı Yasa hükümlerine göre tahsili gereken borçları dışında haczedilemez. Ayrıca yine aynı hesap, Belediye Gelirler Kanunu uyarınca tahsil edilen vergi,resim ve harçların ve belediye su gelirlerinin,araç kira gelirlerinin toplandığı hesaptır.5393 sayılı Belediye Kanununun 15.maddesinin son fıkrası gereğince belediye vergi,resim ve harç gelirleri ile kamu hizmetine tahsis edilmiş emval ve eşyanın haczedilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.Öte yandan Belediye Meclisinin 05.01.2006 tarih ve 01 sayılı kararı ile Andırın Ziraat Bankası şubesinde bulunan 27693223-500 1 nolu hesap ve bu hesapta bulunan bütün paralar kamu hizmetine tahsis edilmiştir. Kamu hizmetine tahsis kararı, idari yargı yolu ile iptal edilip kaldırılmadığı sürece haciz işlemi yapılamaz.” İfadelerine yer vererek, haczedilmezlik şikayetinde bulunmuş; icra mahkemesince evrak üzerinde yapılan inceleme üzerine haczedilmezlik konusu üzerinde durulmadan yapılan haciz uygulamasının İİK’nun 79/2-3. maddesi yönünden değerlendirilmesi yapılarak sonuçta Ziraat Bankası Andırın Şubesindeki borçlunun hesabına konulan haczin kaldırılmasına karar verilmiştir.
Alacaklı/karşı taraf vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece karar şikayetçinin talebinde yer aldığı üzere haczedilmezlik şikayetinin ele alınması gerektiği, mahkemenin dayanak aldığı hükümlerin ve kararın şikayetle ilgisinin bulunmadığı noktasından bozulmuştur. Mahkemece önceki kararda direnilmiş; hükmü karşı taraf/alacaklı vekili temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; haczedilmezlik şikayeti üzerine mahkemece verilecek kararın ne olması gerektiği, İİK’nun 79/2-3.maddesinin somut olayda uygulama yeri bulunup bulunmadığı, noktasında toplanmaktadır.
Eldeki şikayet; içeriği itibariyle haczedilmezlik iddiasına dayalı olup, mahkemece yapılan değerlendirme ve varılan sonuç bu şikayeti karşılamaya yeterli değildir.
Diğer taraftan, borçlunun bankadaki mevduatı, üçüncü şahıslardaki alacak niteliğinde olup, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 106/2. maddesi gereğince menkul (taşınır) hükmündedir. Dolayısıyla, bu mevduatın haczi de menkul haczi gibi gerçekleştirilir.
Ne var ki, özelliği gereği banka mevduatı üzerine haczin tatbiki ve haciz tutanağının düzenlenmesi için mahalline yani ilgili bankaya gidilmesine gerek bulunmamaktadır. Borçlunun bankadaki mevduatının haczedilmesi için, haciz tutanağının icra dairesinde düzenlenerek haczi yapan memur ile alacaklı ve borçlu tarafça imzalanması yeterli olup; bu işlemlerin tamamlanması ile birlikte borçlunun bankadaki mevduatının haczi gerçekleşmiş olur. Haczin tekemmülü için bankaya ayrıca İcra ve İflas Kanunu’nun 89.maddesi gereğince düzenlenecek haciz ihbarnamesinin tebliğ edilmiş olması şart değildir.
Zira, İcra ve İflas Kanunu’nun 88.maddesinin üst başlığında da açıkça belirtildiği gibi bankaya haciz ihbarnamesinin gönderilmesi haczi tamamlayan bir işlem değil, bankadaki mevduatın borçluya ödenmesini önleyen bir muhafaza tedbiridir. Bu özelliği nedeniyledir ki, borçlunun bankada mevduatı varsa, bankaya gönderilen haciz yazısı birinci haciz ihbarnamesindeki şartları ihtiva etmese dahi geçerli ve yeterli olup, borçlunun haczedilmiş mevduatının borçluya ödenmesini önlemeye yeterli muhafaza tedbiri işlevini görür. Haciz tebliğ yazısını alan banka, artık borçluya ödeme yapamaz ve sadece icra dairesine ödemede bulunabilir.
Ancak, borçlunun bankada mevduatı olmaması ya da olsa bile borcu karşılamaya yeterli bulunmaması durumu farklı olup; bu durumda haciz yazısı ile 89/1 haciz ihbarnamesi arasındaki özellik ortaya çıkar ve haciz yazısı eğer İcra ve İflas Kanunu’nun 89.maddesindeki koşulları taşımıyorsa bu maddedeki sonuçların doğmasına yeterli olmadığından borç bankanın zimmetinde sayılamaz.
Nitekim, aynı hususlar Hukuk Genel Kurulu’nun 01.12.1999 gün ve 1999/12-1003 E.-1999/1017 K. sayılı ilamında da vurgulanmıştır.
Somut olayda; borçlu Andırın Belediyesi’nin Ziraat Bankası Andırın şubesinde mevduatı olduğu belirgin olup, alacaklı tarafın talebi üzerine icra müdürlüğünce haczi gerçekleştirilmiş ve haciz olgusu, muhafaza tedbiri mahiyetinde olmak üzere bankaya yazılan müzekkere ile bildirilmiştir. Dolayısıyla, mevduatın varlığı ve üzerine haciz uygulandığı olgusu uyuşmazlık konusu olmayıp, borçlu belediye bu hesabın niteliği gereği haczedilemeyeceğini ileri sürerek eldeki şikayet başvurusunu yapmıştır.
Mahkemenin yukarıda ayrıntısı açıklanan hususları göz ardı ederek bankada mevcudiyeti belirgin olan mevduatın haczi konusunda yazılan müzekkerenin yeterli ve geçerli olmadığını kabulle sonuca varması ve şikayeti bu gerekçeyle kabul etmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi dayanılan gerekçe ve varılan sonuç ta, şikayeti karşılayacak mahiyette değildir.
O halde mahkemece yapılacak iş; niteliği itibariyle nokta haczi kapsamında kalan haciz nedeniyle borçlu belediyece yapılan haczedilmezlik şikayeti ile ilgili olarak, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15.maddesinin son fıkrası gereğince inceleme ve araştırma yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar vermek olmalıdır.
Açıklanan nedenlerle, aynı gereğe işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire kararına uyulması gerekirken, olaya uygun düşmeyen gerekçelerle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Karşı taraf/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 31.10.2007 gününde, oybirliği ile karar verildi.