23. Hukuk Dairesi 2014/7084 E. , 2015/2217 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kayıt kabul davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı şirketin, 22.12.1999 tarihinde TMSF"ye devredilen ...’den kredi kullandığını ve kredi borcunu ödemediğini, ... hakim ortaklarına ait şirketler arasında 01.01.1998 tarihinde borcun nakli anlaşması yapılarak davalının borcunun dava dışı ...tarafından üstlenildiğini, müflis bankanın merkez şubesinin 29.12.1998 tarihli yazısı ile bu işleme onay verildiğini, ancak bankanın fona devrinden sonra yapılan incelemede, borcun nakli işleminin usulsüz olduğunun tespiti üzerine protokolün iptal olunduğunu, kredi alacağının masaya kaydı için yapılan müracaatın reddedildiğini ileri sürerek, 17.067.315,20 TL alacağın masaya kayıt ve kabulünü talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, şirketin borcunu dava dışı ...’nin üstlendiğini, bankanın borcun nakline izin vererek müflis şirketi ibra ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, borcun nakledilmesi nedeniyle davanın reddine dair verilen karar, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi"nin 29.11.2010 tarih ve 5629 E., 13431 K. sayılı ilamı ile, davacı tarafından, borcun nakli işleminin iptal edildiğinin bildirildiği, davacının bu yöndeki itirazının “Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması” olarak nitelendirildiği ve şirketlerdeki hakim ortakların usulsüz işlemlerinin önlenmesine yönelik olduğu, yine davacı tarafından,... kredi borcunu da üstlendiği iddia olunan borcu da ödeme gücü olmadığının ve müflis şirketçe dava dışı...’ne bir ödeme yapılmadığının bildirildiği, bu durumda mahkemece davacının dava dilekçesindeki istemi hakkında, bilirkişi raporuna yaptığı itiraz da gözetilerek, yeni bir rapor alınıp sonuca göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; .... ticari defterlerinde 30.09.1997 tarihinden 31.12.1999 sonuna kadar müflisten alınmış senet kaydı işlemi görülmediği, bu dönemde şirketin alacak senetleri hesabının kullanılmadığı, ayrıca müflis ile ilgili senet tahsilatları, nakit ve virman kayıtlarının görülmediği,... Merkez Şubesi tarafından müflise 30.09.1997 tarihinde 800.000.000,00 TL kredi kullandırıldığı, ancak hesaptan yapılan ödemelerin kime yapıldığına ilişkin kayıtların görülemediği, 01.01.1998 tarihinde 1.095.013,33 TL "ye ulaşan borç için borcun nakli sözleşmesinin düzenlendiği ve karşılığında 21 adet aynı miktarda senetlerin verildiği, borcu ...."nin üstlendiği, ancak TMSF "nin ...nezninde yaptığı incelemede borcun nakli sözleşmesine konu olan borcun ödenmesine yönelik senetlerin tahsilatına ilişkin kayıtların ticari defterlerde bulunmadığının görüldüğü, buna rağmen müflis kayıtlarında ise sözkonusu senetlerin bulunduğu ve vadelerinde ödemelerle ilgili kasa çıkışlarının görüldüğü, ödenen senetlere karşılık aynı günlerde ortaklara borçlar hesabının toplam 1.014.400,00 TL olarak ortaklardan tahsilat şeklinde işlem gördüğü, ödenen senetlerin ibraz edilemediği, müflisin sadece muhasebe kayıtları üzerinden yapılan ödeme ve tahsilatların inandırıcı olmadığı, 08.12.2010 tarihinde davacı ile protokol .../...
düzenlendiği, dava konusu alacağa mahsup edilmek üzere protokol borçlularından tahsilat sağlandığı, anılan protokolün 6.3. maddesi 2. paragrafında açıkça belirtildiği üzere huzurdaki davaya, yapılan tahsilatın mahsubundan kalan bakiye rakam üzerinden devam edileceği, 01.01.1998 tarihi itibariyle asıl alacak tutarının 1.095.013,33 TL olduğu, bu miktara 01.01.1998 tarihinden itibaren iflas tarihi 18.l0.2002 "ye kadar hesaplanan gecikme zammının 6.180.985,24 TL olduğu, anapara alacağı ile birlikte iflas masasına kaydı gereken davacı alacağının 7.275.998,57 TL olduğu, bu miktardan 08.12.2010 tarihli protokol kapsamında tahsil edilen 5.627.250,00 TL düşüldüğünde 1.648.748,57 TL"nin kaydı gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacının kamu alacağının üçüncü sırada imtiyazlı olarak kayıt ve kabülüne karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kayıt kabul istemine ilişkindir.
Mahkemece, yargılama sırasında birden fazla bilirkişi raporu alınmış olup; raporlar arasında çelişki bulunmasına ve bu husus açıkça karar gerekçesine yazılmasına rağmen, çelişkiler giderilmeksizin ve neden giderilmediği de izah edilmeksizin aynı raporlara itibar edilerek hüküm tesis edilmiştir.
Keza, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi ilamıyla geçersiz olduğu tespit edilen borcun nakli sözleşmesinde belirlenen borç miktarı baz alınarak hesap yapılması doğru olmadığı gibi, 30.12.2010 tarihli protokol uyarınca, iki ayrı şirketin borcu üstlenildiğinden, yapılan ödemenin tamamının müflis şirket borcundan mahsup edilmesi de doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken; bankacılık işlerinde uzman, bir ekonomist ve bir mali müşavirden oluşturulacak yeni bilirkişi heyetine inceleme yaptırılarak, müflis şirketin 30.09.1997 tarihinde kullanmış olduğu 800.000,00 TL kredi ile 875.000,00 TL akdi faiz baz alınarak borçlu tarafından hiçbir ödeme yapılmadığı gözetilip, kredi sözleşmesinin temin edilememesi durumunda Merkez Bankasınca kredilere uygulanan faiz oranları üzerinden iflas tarihi itibariyle alacağın baliğ olduğu toplam borç hesaplattırılarak bulunacak miktardan, protokol gereği yapılan ödemenin yarısının düşülmesi suretiyle kalan alacak için kayıt kabul kararı verilmesidir. Ayrıca, davacının 07.12.2012 tarihli, bilirkişi raporuna beyanlarına ilişkin dilekçesindeki; "alacağın 14.267.182,70 TL olarak kayıt ve kabulü" yönündeki talebi ve bu miktara itirazı bulunmadığı beyanı da verilecek hükümde gözden kaçırılmamalıdır.
Açıklanan hususlar dikkate alınmaksızın yanılgılı gerekçeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.