Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/13453
Karar No: 2017/2470

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/13453 Esas 2017/2470 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2015/13453 E.  ,  2017/2470 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi ve dahili davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Yörede 1978 yılında yapılan kadastro sırasında ... köyü, 818 parsel sayılı 1250 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden tarla niteliğiyle Halit oğlu Niyazi Özgen adına tesbit ve tescil edilmiştir.
    Davacı ... Yönetimi, taşınmazın ... sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla tapusunun iptali ile ... olarak Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Hazine, aynı iddiayla davaya katılmıştır.
    Mahkemece, dosyaya getirtilen nüfus kayıtlarına göre tapu malikinin davanın açıldığı 05.06.2009 tarihinden önce 23.02.2007 tarihinde öldüğü ve 04/05/1978 gün ve 4/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, ölü kişi aleyhine dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün temyizi üzerine Dairemizin 2013/5839 E. - 9638 K. sayılı kararıyla “Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, taraf ehliyetini tanımlamamış, 38. maddesiyle Türk Medenî Kanununa atıfta bulunmakla yetinmiştir. Türk Medenî Kanunu ise davada taraf olma ehliyetini, medenî haklardan yararlanma ehliyetinin bir parçası saymış; 8, 28, 47 ve 48. maddeleriyle bu yönde hükümler getirerek, medenî haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişinin davada taraf olma yeteneğini taşıdığını, her gerçek kişinin sağ doğmak koşuluyla taraf ehliyetini kazanacağını ve yaşadığı sürece taraf ehliyetinin devam edeceğini belirtmiştir.
    Öte yandan, Türk Medenî Kanununun 28. maddesinde, gerçek kişinin ölümüyle medenî haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak da taraf ehliyetinin sona ereceği belirtilmiştir. Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyetini yitireceği kuşkusuzdur. Gerek Türk Medenî Kanunu gerekse yürürlükten kalkan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, dava açıldığı zaman hayatta bulunan kişiler yönünden düzenleyici hükümler koymuş, ölen kişiler hakkında açılacak davalar kanunlarımızda yer almamıştır. Nitekim, 04.05.1978 tarihli ve 1978/4-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da dava tarihinden önce ölen kişinin taraf ehliyetini yitireceği, aleyhine dava açılamayacağı, dava tarihinde şahsiyeti sona ermiş kimsenin mirasçılarına halefiyet kuralı uygulanamayacağından davaya dahil edilmek veya dava ıslah edilmek suretiyle davaya devam edilemeyeceği vurgulanmış, bu doğrultudaki yargı içtihatları kararlılık kazanmıştır.
    Ancak, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 124/3-4. maddesiyle “… maddî bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızası aranmaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir” hükümleri getirilmiştir. Yine aynı Kanunun 114/1-d maddesine göre taraf ehliyeti dava şartı olarak

    düzenlenmiş, 115/3. maddesinde ise “Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usûlden reddedilemez” hükmü ile dava şartı eksikliğinin sonradan giderilmiş olması halinde davanın reddedilemeyeceği emredici olarak düzenlenmiştir.
    Somut olayda; dava açıldığı tarihte davalı ...oğlu..."in ölü olduğu anlaşılmakta ise de yargılama sırasında davalının mirasçıları davaya dahil edilerek dava şartı eksikliği giderilmiş ve hatta işin esasına girilerek keşif dahi yapılmış olduğundan, mahkemece işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi davanın pasif husumetten reddine karar verilmiş olması usûl ve kanuna aykırıdır.” denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda çekişmeli taşınmazın ... sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş ve hüküm davacı ... Yönetimi ve dahili davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, ... iddiasına dayalı tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 11.11.2006 tarihinde kesinleşen ... kadastrosu vardır.
    Dava konusu taşınmazın, ... köyünde 1978 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında... adına tesbit ve tescil edildiği ve taşınmazın bulunduğu köyde ... kadastrosunun yapılmadığı anlaşılmaktadır. Ne var ki; dava konusu taşınmazın bulunduğu Karaboya köyünde ve komşu ... köyünde 2004 yılında yapılan ... kadastrosunda dava konusu taşınmazın ve bir kısım taşınmazların ... sınırları içine alındığı, ... köyünde 2008 yılında yapılan genel arazi kadastrosunda ... köyü 101 ada 1 parsel sayılı ... niteliğiyle kadastro tesbit tutanağı düzenlenen taşınmazın çapı içinde kaldığı, bu durumda ... köyünde yapılan ... kadastrosunun dava konusu taşınmazın bulunduğu köyde ilân edilmediği için kesinleşmiyeceği, ayrıca, daha önceden kadastro yapılan yerlerde kadastro yapılamıyacağı ve ... köyünde yapılan kadastronun 2. kadastro olduğu ve 3402 sayılı Kanunun 22. maddesi gereğince bu kadastronun hükümsüz sayılacağı ve TMK"nın 1026. maddesine göre işlem yapılacağı, dava açılmasa dahi tapu müdürlüğünce res"en iptal edileceğinden ve uzman ... bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın ... sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının ... Yönetimine yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 27/03/2017 günü oy birliği ile karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi