16. Ceza Dairesi 2019/11114 E. , 2021/4477 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
... yönünden 10.08.2016, ...
ve ... yönünden 25.04.2017, ...
yönünden 25.05.2017, ... yönünden
27.04.2017, ... yönünden 09.09.2016
Hüküm : TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddesi,
TCK"nın 62, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca
mahkumiyet kararlarına yönelik istinaf başvurularının
esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm süresinde temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Ceza miktarları itibariyle yasal şartları taşımayan duruşmalı inceleme taleplerinin CMK"nın 299. maddesi uyarınca REDDİNE;
Temyizin reddi sebepleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan inceleme sonunda;
1)Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... haklarında silahlı terör örgütüne üye olmak suçu yönünden;
Tüm dosya kapsamı gözetilerek diğer delillerin atılı suçun sübutu için yeterli olduğu görülmekle, sanık ..."ın ByLock kullanıcısı olduğunu bildiren ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının dosyaya gelmesi beklenilmeden karar verilmesi sonuca etkili bulunmamıştır.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanıklar ve müdafilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK"nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davalarının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2)Sanıklar ..., ..., ... ve ... yönünden;
Sanık savunmaları ve tüm dosya kapsamına göre sanıkların silahlı terör örgütüne üye olma suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş olduğundan yerinde görülmeyen sair temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.04.2008 tarih ve 9-18-78 sayılı kararında açıklandığı üzere; etkin pişmanlık hükümlerinin amacı, bir yandan terör ve örgütlü suçlarla mücadele bakımından stratejik önemi nedeniyle en etkili bilgi edinme ve mücadele araçlarından olan örgütün kendi mensuplarını kullanmak, diğer taraftan da suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu yasa dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak ya da cezalarında belli oranlarda indirim yaparak yeniden topluma kazandırmaktır.
TCK"nın 221/4. fıkranın birinci cümlesinin tatbiki için, "suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, gönüllü olarak teslim olup örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi" gerektiğinden, hakkında ceza soruşturması bulunan şüphelinin yakalanmadan önce yetkili merciilere gönüllü olarak teslim olsa/kendiliğinden gelse bile bu aşamada örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermemesi halinde anılan normun uygulanma imkanı bulunmayacağı ve fakat şartları oluşmuş ise cezada indirim öngören şahsi sebep olarak düzenlenen ikinci cümlenin tatbik edilebileceği gözetilmelidir.
TCK"nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesinden yararlanabilmek için; failin yakalandıktan sonra bilgisi ölçüsünde örgüt içerisindeki konumuyla uyumlu şekilde kendisinin ve diğer örgüt üyelerinin eylemlerini, örgütün yapısı ve faaliyetleriyle ilgili yeterli ve samimi bilgi vererek suçtan pişmanlığını söz ve davranışlarıyla göstermesi gerekmektedir. Bu bilgi maddenin 3. fıkrasında aranan, örgütü çökertecek nitelikteki
bilgi değildir. Verilen bilginin önemi cezanın belirlenmesinde dikkate alınmalıdır (Dairemizin 12.05.2015 tarih, 2015/1426 E. 2015/1292 K, 26.10.2015 tarih, 2015/1565-3464 K.).
TCK"nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesi kapsamında etkin pişmanlıkta bulunduğunun kabulü halinde bu suçtan dolayı verilecek cezada 1/3"ten 3/4"e kadar bir indirim yapılacağı öngörülmektedir. Buna göre belirlenen cezadan en az 1/3, en fazla 1/4 oranında bir indirim yapılacaktır. Bu iki sınır arasında yapılacak indirim, verilen bilginin niteliği, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ya da diğer örgüt mensuplarının tespitiyle ilgili olmak üzere elverişlilik derecesi, ceza soruşturması ya da kovuşturmasının hangi aşamasında etkin pişmanlıkta bulunulduğu gibi kıstaslar nazara alınarak mahkeme tarafından takdir ve tayin edilecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
Aşamalarda samimi olarak beyanda bulunup pişmanlıklarını dile getirerek, katıldıkları örgütsel toplantılar ve irtibatlı oldukları bir kısım kişiler hakkında bilgiler verdikleri anlaşılan sanıklar hakkında TCK"nın 221/4. fıkrasında yazılı etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden yerinde olmayan gerekçeyle etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığının kabul ile yazılı şekilde fazla ceza tayini,
3)Sanık ... hakkında kurulan müsadere hükmüne ilişkin yapılan incelemede;
Manisa Bank Asya şubesinde müdür olarak görev yapan ..."un, görev yaptığı dönemde ve özellikle 2014 yılı Ocak-Şubat ayları içerisinde, örgüt tarafından değişik yollarla temin ve tedarik edilen TL ve döviz cinsinden yüklü miktardaki paraları çantalar ile şubeye getirerek, belirli bir plan dahilinde yine örgüt tarafından belirlenen üyelerinin genel olarak katılım hesabı şeklinde açtırdığı çok sayıdaki hesaplarına kendileri tarafından yatırılmış gibi göstermek suretiyle değişik miktarlarda pay ederek yatırttığının, bu kapsamda sanık ..."ın da hesaplarına aynı dönemde para yatırıldığının, bilahare bu paraların hesaplardan çekildiğinin, sanık ve müdafiinin bu varlıkların kaynağına ilişkin makul ve ikna edici bir açıklama yapamadıklarının tespit ve kabul edilmiş olmasına, bu nedenlerle de yatırılan paralar kadar ikame değerin müsaderesine karar verildiğinin anlaşılmasına göre;
5237 sayılı TCK"nın 55/2. maddesi gereğince ikame müsaderesi kararı verilebilmesi için, "müsadere konusu eşya ve maddi menfaatlere el konulmaması veya bunların merciine teslim edilmemesinin gerekmesine" nazaran sanığın hesabına yatırılan paraların örgüte ait olması nedeniyle "müsadere konusu eşya ve maddi menfaat" kapsamında olduğunun ve bu haliyle sanığın malvarlığına dahil edildiğinin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya konulması bakımından; sanığın hesabına yatırılan ve örgüte ait olduğu kabul edilen paraların sanık tarafından çekilip çekilmediğinin gerekirse banka evrakları üzerinde imza incelemesi de yaptırılmak suretiyle saptanmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde müsadere kararı verilmesi,
Kanuna aykırı, sanıklar ve müdafileri ile Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, bu sebeplerden dolayı hükmün CMK"nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Manisa 3. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.05.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.