Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2015/10209 Esas 2016/2887 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/10209
Karar No: 2016/2887
Karar Tarihi: 25.02.2016

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2015/10209 Esas 2016/2887 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2015/10209 E.  ,  2016/2887 K.
"İçtihat Metni"



Davacı, davalılardan işverenlere ait işyerlerinde geçen çalışmalarının 2098-3395 sayılı Yasa"ya tabi çalışmalar olduğunun tespitine, emeklilik sırasında itibari hizmetinin değerlendirilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan vekilince duruşmasız, Ş.. L.. Vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.




K A R A R
Dava, davacının davalı işverenler yanında geçen çalışmalarından dolayı itibari hizmetten yararlandırılması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, duruşmanın 23/02/2015 günlü oturumunda tefhim edilen hüküm sonucu ile;
“Dosya içerisinde mevcut bulunan 18/12/2014 tarihli bilirkişi raporunda yapılan hesaplama süresi hükme esas alınarak, açılan davanın kısmen kabulune, bu itibarla;
23/08/1993-31/12/1999 dönemini kapsayan ve bilirkişi kurulu raporunda tablo halinde iş yeri sicil no, dönemi ve gün sayısı belirtilen, toplam 5387 günlük, davacının çalışmalarının itibari hizmet kapsamında değerlendirilmesinin gerektiği, davacı işçinin belirtilen itibari hizmetinin emeklilik anında da dikkate alınması gerektiğinin tespit ve kabülüne,
Davacının 11/02/2000-27/01/2011 dönemine ilişkin itibari hizmet talebinin Reddine,
18/12/2014 tarihli bilirkişi raporunun hükmün eki sayılmasına” denilmek suretiyle hüküm tesis edilmiş ve gerekçeli kararda ise;
“1- Açılan davanın kısmen kabulüne, bu itibarla davacının davalı işverenlere ait matbaa iş yerinde 23/08/1993 - 31/12/1999 tarihleri arasında ve yine 11/02/2000 - 01/10/2008 tarihleri arasında geçen toplam 5387 günlük çalışmalarının 506 - 2098 sayılı yasaya tabi geçen hizmetler olduğunun tespiti ile tespit edilen bu itibari hizmet süresinin emeklilik anında diğer hizmet süresine eklenmesi gerektiğinin tespitine,” denilmek suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır.
Ayrıca, gerekçeli kararın gerekçe kısmında ise davacı vekilinin 23/02/2015 tarihli tavzih dilekçesine göre, kısa kararda belirtilen tarih aralığında hata yapıldığı belirtilerek bu hatanın gerekçeli kararda düzeltildiği belirtilmiştir.
Hakimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği karar, esas karar olup, sonradan yazılan gerekçeli kararın bu karara aykırı olmaması gerekir. Oysa zaptın 23/02/2015 günlü oturumunda tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli kararın aykırı olduğu zaptın ve kararın incelenmesinden açıkça anlaşılmaktadır. Öte yandan konuyla ilgili 10/04/1992 günü ve 1991/7 Esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği açıktır. Kaldı ki, tavzih yapılarak hükmün düzeltilmesi de mümkün değildir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı vekili ve davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden ne iadesine
25/02/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.