19. Hukuk Dairesi 2017/1627 E. , 2019/1134 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilâmda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabûlüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı ile dava dışı temlik eden Finans Finansal Kiralama A.Ş ile arasında imzalanan finansal kiralama sözleşmesi uyarınca davalıya kiralanan araç karşılığı davalının ödemesi gereken kira ve sigorta bedelini ödemediği, davalıya gönderilen ihtarnameden sonuç alınamadığı bu sebeple davalı hakkında ilâmsız icra takibi başlatıldığı, davalının takibe itirazının haksız olduğu iddiasıyla itirazın iptaline ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili, davalının İstanbul dışında ikâmet ettiği ve akdedildiği iddia edilen finansal kiralama sözleşmesine konu traktöre ihtiyacının olmadığını, temlik beyanı ibareli belgede yazılı son risk miktarı ile icra takibinde talep edilen miktarın farklı olduğunu, işletilen temerrüt faizinin haksız olduğunu, kiraya verildiği belirtilen traktörün akıbetinin davacı tarafından açıklanmadığını belirterek davanın ve icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı cari hesap hareketlerine göre davasını kısmen ispatlayabildiğinden bilirkişi raporunda belirlenen miktarda davanın kabulü gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüyle kısmen reddine, 5. İcra Müdürlüğü’nün 2014/7500 Esas sayılı icra takibine yapılan itirazın kısmen iptaliyle, 11.220,04 TL asıl alacak, kira, sigorta ve 76.967,52 TL işlemiş faiz toplam 88.187,56 TL üzerinden icra takibinin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesine göre açıklanan hüküm sonucuna nasıl ulaşıldığının kararın gerekçe kısmında gösterilmesi Anayasa’nın 141/III. maddesinde yer alan, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” amir hükmünün gereğidir. Gerekçe, kararın denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvuru hususunda tutumlarının belirlenmesi açısından önemli bir işlev görür.
HMK’nın 297. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde; hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebepleri kapsaması gerektiği belirtilmiştir.
Bahsedilen Anayasal ve yasal zorunluluklara rağmen, mahkemece, yargılama safahatında alınan bilirkişi raporları sıralanarak, bunlardan hükme esas alınanına ilişkin bir gerekçeye yer verilmeksizin, doğrudan bilirkişilerin sıralı görüşlerinden birinin sonucuna göre hüküm kurulması kanuna aykıdır.
Temyize konu yerel mahkeme kararının gerekçeli olmadığı dolayısıyla emredici nitelikteki Anayasa ve yasa hükümlerine aykırı olduğu anlaşıldığından kararın bozulması gerekmiştir.
Ayrıca, dava dilekçesinde ... Varlık A.Ş.’ye ilişkin ünvan değişikliği belirtilmişse de bunu tevsik eder belge dosyaya alınmadan yargılamaya devam edilmesi de yanlış olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 25/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.