17. Hukuk Dairesi 2017/2165 E. , 2019/9867 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili; 23.09.2013 günü ... yönetimindeki ... plakalı motorbisiklet ile müvekkilinin sevk ve idaresindeki ... plakalı araç arasındaki kazada müvekkilinin yaralandığını belirterek zararının davalılardan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, kazaya sebebiyet verilen aracın cinsi gözetildiğinde Yargıtay içtihatları doğrultusunda güvence hesabının sorumluluğuna gidilemeyeceğini kusur ve maluliyet raporunun Adli Tıp Kurumundan aldırılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; maddi tazminat talebi sübut bulmadığından talebin reddi ile davacı lehine 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazası nedeni ile cismani zarara dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK"nun 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip,
gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.
Bazı hallerde kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
Mahkemece, maluliyet tespiti için dosya Adli Tıp Kurumuna sevk edilmiş, kurum tarafından 10.12.2014 tarihli yazı ile davacıya ait MR grafisi ile yeni yapılacak muayene raporunun istenmesi üzerine 7.1.2015 tarihinde yapılan davacı vekilinin hazır bulunmadığı duruşmada, bu husus duruşma zabıtına geçirilerek davacı vekiline belirtilen eksikliği gidermesi için 1 ay süre verilmiş, 24.02.2015 tarihli celsede davacı vekili duruşmaya katılmamış, bu kere istenen belgeler için 1 aylık kesin süre verilerek ihtarat yapılamadığı yazılmış, 24.02.2015 tarihli celsede yine davacı vekili duruşmaya gelmemiş istenen belgeler için 1 aylık kesin süre verilerek ihtaratın yapılamadığı yazılmış, 24.02.2016 tarihli davacı vekilinin katılmadığı celsede istenen belgeler için gelecek celseye kadar kesin süre verilerek ihtaratın yapıldığı belirtilmiştir.
Mahkemece davacının Adli Tıp Kurumu"ndan istenen belgelerin getirtilmesi için devlet hastanesine yapılacak sevk işlemi ve rapor alınmasına ilişkin her ne kadar ara karar tesis edilmiş ise de usulüne uygun şekilde ara karar tesis edilmediği, kesin sürenin sonuçlarının belirtilmediği neticede kesin sürenin usulünce verilmediği anlaşılmaktadır. Yapılması gereken, hastaneye sevk ile belgelerin temini için ara kararının oluşturulması kesin sürede işlem yapılmaması halinde davacının bu delile dayanmaktan vazgeçeceğinin ihtarının davacı vekilinin duruşmada hazır olması halinde yüzüne karşı ihtaratıyla sürenin verilmesi, davacı vekilinin duruşmada hazır bulunmaması halinde kesin süreye ilişkin ara kararın yerine getirilmesi için davacı vekiline bu kararın tebliğ edilmesi gerekirken, davacı vekilinin hazır olmadığı duruşmada ara karar tebliğ edilmeden yazılı gerekçeyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 23/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.