13. Hukuk Dairesi 2014/45301 E. , 2015/37681 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, keşidecisi davalı ... olan 05.01.2010 vade tarihli senede ilişkin....İcra Müdürlüğü"nün 2010/5164 sayılı dosyasında Kambiyo Senetlerine Mahsus başlattığı takipte, İcra Mahkemesi tarafından keşide yeri bulunmadığından anılan senedin kambiyo vasfında olmadığının karar altına alındığını, bunun üzerine ... İcra Müdürlüğü"nün ...sayılı dosyasında ilamsız takip başlattığını, ancak davalının haksız olarak borca itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, senedin kambiyo seneti vasfında olmadığı, senet arkasında temel borç ilişkisini açıklayan yazının davacı tarafından tahrif edildiği, hakkında açılmış tapu iptal davası nedeniyle davacı tarafa devrettiği taşınmazın, geri iade edilmeyeceği baskısı altında sözkonusu senedin verildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, takibe konu alacak yargılamayı gerektirdiğinden inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava itirazın iptali istemine ilişkindir.İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra - inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, davacı alacağının 05.01.2010 tarihli belgeye dayandığı gözetildiğinde, alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, birinci bente yazılı nedenlerle davalının tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bente açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının hüküm başlıklı bölümünün 1. fıkrasındaki " ... yargılama gerektiği kanısına mahkememizce varıldığından davacı lehine icra inkar tazminatını tayinine yer olmadığına, " ibaresinin karar yerinden çıkarılmasına yerine " ... asıl alacak miktarının % 40"ı üzerinden hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine“ sözcüklerinin eklenmesine, kararın değiştirilmiş ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 3.380,46 TL. kalan harcın temyiz edenden alınmasına, 23/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.