17. Ceza Dairesi 2018/10 E. , 2018/7064 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, işyeri dokunulmazlığının ihlali
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların suça sürüklenen çocuklar ... ve ... tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Suça sürüklenen çocuklar hakkında verilen ve CMK"nın 231. maddesi gereğince açıklanması geri bırakılan hükümden sonra deneme süresi içinde kasıtlı suç işlemesi nedeniyle duruşma açılarak açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanması, Yargıtay incelemesine tabi olan ve kesinleşmesi halinde infaza verilecek hükmün, açıklanan hüküm olması karşısında; CMK"nın 230. ve 223. maddeleri gereğince kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma, tanık anlatımları ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eylemlerinin ve yüklenen suçların unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması ve bu şekilde cezanın şahsileştirilmesi gerekirken, açıklanan ilkelere uyulmadan, Anayasa"nın 141. ve 5271 sayılı CMK"nın 34 ve 230. maddelerine aykırı davranılarak hükümlerin gerekçesiz bırakılması,
2-Hakkındaki hüküm açıklanan suça sürüklenen çocuklar ... ve ...’ın, UYAP üzerinden yapılan araştırmada suça sürüklenen çocuklar hakkında müştekiye yönelik aynı işyerinde 01.09.2012 tarihinde gerçekleştirilen eylem nedeniyle Ordu 3. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2012/353 Esas ve 2013/609 Karar numarasıyla karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 2015/7768 Esas ve 2018/1396 Karar sayılı kararı ile suça süüklenen çocuklar yönünden bozularak gönderildiği anlaşılmakla; gerçeğin şüpheye yer vermeyecek şekilde açığa çıkartılması, zincirleme suç hükümlerinin uygulama yeri bulunup bulunmadığının tespiti ile varsa mükerrer cezalandırılmanın önüne geçilmesi bakımından, Ordu 3. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2012/353 Esas ve 2013/609 Karar sayılı dava dosyasının getirtilip incelenerek, 5237 sayılı TCK"nın 43. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı, değerlendirilerek TCK"nın 43. maddesinin uygulanma koşullarının gerçekleştiğinin tespiti halinde Ceza Genel Kurulu"nun 21.05.2013 tarih, 2012/13-1543 Esas ve 2013/257 Karar 15.03.2016 tarih, 2014/10-847 Esas ve 2016/120 Karar sayılı kararlarındaki ilkelerde dikkate alınarak TCK"nın 43. maddesi uyarınca artırım, kesinleşen dosyalar yönünden de mahsup işleminin yapılması gerektiği gözetilmeksizin eksik kovuşturma sonucu hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi,
3-Suç tarihinde 12-15 yaş grubunda olduğu anlaşılan suça sürüklenen çocuk ... hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 35. maddesine göre sosyal inceleme raporu alınmadan suça sürüklenen çocuğun başka bir tarihte işlediği iddia edilen suçtan dolayı başka bir dosyaya ilişkin tanzim edilen sosyal inceleme raporu esas alınarak hüküm kurulması,
4-Suça sürüklenen çocuk ...’nun suç tarihi itibarıyla 12-15 yaş grubunda olduğu, Ordu Adli Tıp Şube Müdürlüğü"nün suça sürüklenen çocuk ... hakkında düzenlenen 07.09.2012 tarihli raporunun hırsızlık suçuna ilişkin olarak görüş içerdiğinin anlaşılması karşısında; suça sürüklenen çocuk ...’nun işlemiş oldukları işyeri dokunulmazlığını ihlal etme suçundan dolayı fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği hususunda rapor alınması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
5-5237 sayılı TCK"nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, cezanın temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK"nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, "...daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma" görüşünün, TCK"nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır.
TCK"nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK"nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “İşlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır. Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “Suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK"nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.
Somut olayda ise; suç tarihinde suça konu çalınan paranın ve eşyaların değeri müştekiye sorularak kesin olarak tespit edildiktan sonra, suça sürüklenen çocuk hakkında TCK’nın 145. maddesinin uygulanıp uygulanmayağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
6-Suça sürüklenen çoukların karar tarihi itibarıyla 18 yaşını doldurmamış oldukları, hükmün esasını oluşturan kısa kararın açıklandığı 11.12.2014 tarihli oturuma ilişkin duruşmanın kapalı yapıldığı belirtilmesine karşın, duruşmanın sonunda “açık” yargılamaya son verildiği ve “açık” oturumda tefhim edildiği belirtilmek suretiyle çelişki yaratılması,
7-Suç tarihinde 15-18 yaş aralığında bulunan suça sürüklenen çocuk ... hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 35. maddesine göre sosyal inceleme raporu alınmadan veya aynı maddenin 3. fıkrasına göre bu yönde inceleme yaptırılmamasının gerekçesi de kararda gösterilmeden hüküm kurulması,
8-Gerekçeli karar başlğında suç adının işyeri dokunulmazlığının ihlali olarak yazılması gerekirken konut dokunulmazlığının ihlali olarak yazılması,
9-Suça sürüklenen çocuklar ... ve ...’ın adli sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları için açıklanan hükümde CMK’nın 231/11. maddesi uyarınca ihbarda bulunulması gerektiğinin gözetilmemesi,
10-Müşteki Naci Palvan’ın 28/03/2013 tarihli celsede kamu davasına katılmayı talep ettiğini belirtmesi karşısında; katılma talebi ile ilgili karar verilmesi gerektiği halde, bu yönde karar verilmemiş olması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin ve suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 1412 saylı CMUK 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 16/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.