1. Hukuk Dairesi 2015/12143 E. , 2017/246 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ VE ECRİMİSİL
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde adli yardım talepli temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Bilindiği üzere; adli yardıma ilişkin usul ve esaslar 6100 sayılı HMK"nin 334. - 340. maddelerinde düzenlenmiş olup aynı Kanunun 336/3. maddesine göre adli yardım talebi kanun yollarına başvuru sırasında Yargıtay"a yapılabilir ve HMK"nin 337/1. maddesi uyarınca da duruşma yapılmaksızın talep hakkında karar verilebilir.
Somut olayda, dosyaya eklenen fakirlik belgesinden davalıların yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığı ve adli yardım talebinin yerinde olduğu anlaşılmış olmakla (HMK"nin m. 336/2.) adli yardım talebinin kabulüne karar verildi; işin esasının incelenmesine geçildi;
Dava, elatmanın önenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacılar, kayden maliki oldukları 493 parsel sayılı taşınmazı davalıların haksız yere işgal ettiklerini, savcılığa yaptıkları suç duyurusu neticesinde davalılar hakkında hakkı olmayan yere tecavüz etmeden dolayı dava açıldığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve 8.000,00 TL ecrimisilin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle bilirkte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, iddiaların doğru olmadığını, davacılar aleyhine tapu iptali ve tescil davası açtıklarını, ayrıca çekişme konusu taşınmazdaki paylarının hileli ve muvazaalı ele geçirilmesi sebebi ile savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını, bu dosyaların sonucunun beklenmesi gerektiğini, taşınmazı da tahliye ettiklerini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Karar Dairece 28.04.2011 tarihinde ‘...Mahkemece taraflara delillerini ibraz etmeleri için 20 günlük süre verilmiş ve kesin sürenin sonuçlarının ihtarına denilmek suretiyle tutanağa yazılmış ise de, kesin sürenin sonuçlarının tek tek belirtilmemiş olması dikkate alındığında, verilen kesin sürenin koşullarına uygun olmadığı ve verilen sürenin de kesin süre niteliğini taşımadığı açıktır.Hal böyle olunca, işin esasına girilerek taraf delillerinin toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir...’ gerekçesiyle bozulmuş mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamanın sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan delillerden ; mahkemece el atmanın önlenmesine ve ecrimisile karar verilmişse de mahkemece yapılan inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir.
Şöyle ki; bilirkişi raporunda taşınmaz üzerinde zemin + iki katlı normal kat + çekme kat ve kargir binalar bulunduğu, zemin katta dükkanlar , normal katlarda daireler yer aldığı, keşif esnasında kapılar kilitli olduğu için binaya girilemediğinden normal kat ve teras kattaki dairelerin boş olduğunun belirtildiği anlaşılmış , tanıklarca da bu hususu yani binanın halen boş olup olmadığı, binanın tamamını halen davalıların kullanıp kullanmadığı, kullanıma son verilmiş ise ne zaman sonlandırıldığının açıklanmamış , ayrıca bina üzerinde kaç daire olduğu ve hangilerinde davalıların kullanımının sürdüğü kesin olarak saptanmadan el atmanın önlenmesine ve ecrimisile karar verilmiştir. Bu nedenle; dava konusu taşınmazın halen davalıların kullanımında olup olmadığı, kullanım söz konusu ise tamamının mı; bir kısmının mı kullanıldığı hususlarının tereddüte meydan vermeyecek şekilde saptanması ve belirlenecek duruma göre el atmanın önlenmesine ve ecrimisile hükmedilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi hatalıdır.
Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.