Abaküs Yazılım
İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2022/10
Karar No: 2022/411
Karar Tarihi: 25.05.2022

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/10 Esas 2022/411 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/10 Esas
KARAR NO : 2022/411

DAVA : Kayıt Kabul
DAVA TARİHİ : 02/12/2014
KARAR TARİHİ : 25/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Kayıt Kabul davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... 3. İflas Müdürlüğünün ...İflas sayılı dosyası altında iflası açılan ...'nin müvekkili banka ile birleşen ... A.Ş. Nin kredili müşterisi olup, imzalamış olduğu Genel Kredi Sözleşmeleri nedeniyle aşağıda detayları verilen müvekkili Banka alacaklarının borçlusu bulunduğnu, müvekkili banka alacağının masaya kaydı için 20/01/2014 havale tarihli dilekçesi ile alacak kayıt talebinde bulunduğunu, alacak kayıt dilekçesinde de yer alığı üzere ...'nin 17/01/2014 tarihi itibari ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak üzere müvekkili bankaya olan risklerinin masaya kaydını, yargılama gideri vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini dava ve talep etmiştir.
Cevap: Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davalı Müflis ...A.Ş., ... A.Ş.'nin iştiraklerinden iken...A.Ş.'nin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun 09/07/2001 tari ve 383 sayılı kararı uyarınca ...'na devredilmesi ile davalı şirketin yönetim ve denetimi de ... ye geçmiş şirketin borca batıklık hali nedeniyle ... 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin...Esas sayılı dosyasından 20/11/2003 tarihinde iflasına karar verilmiş, iflas kararı kesinleşmiş iflasına yönelik tasfiye işlemleri ... 3. İflas Müdürlüğünün ... sayılı dosyasından açılmış ikinci alacaklılar toplantısı yapılmış, iflas idare memuru olarak Av. ... ve ...'ın seçildiğini, halen görevlerinin devam ettiğini, davacı bankanın müflis şirkettin açık çek yapraklarından kaynakladığı ileri sürdüğü 17/01/2014 tarihi itibariyle toplam 25.080,00 TL alacağı zaman aşımına uğradığını, ilgili çek yaprağının 1997 yıllarına ait çek yaprakları olduğunu, gerek genel zaman aşımı gerekse kambiyo senetleri için TTK 'da belirlenen zaman aşımı süreleri geçtiğini, davalı müflis şirketin yönetim ve denetiminin ...'ye geçtiği 2001 yılından ve iflasına kara verildiğini, 2003 yılından bu yana geçen sürelerin dikkate alındığında açık çek yapraklarını keşide edecek yönetiminin olmayışı ve bankanın ileri sürdüğü bu açık çek yapraklarından dolayı bugüne kadar doğmuş bir riski - zararı olmadığından davacı bankanın bu alacağının iflas mamasınca reddi kararı haklı ve yerinde bir karar olduğunu, davacı bankanın diğer alacak talebine konu 1 adet teminat mektubu nedeniyle 18.200,00 TL gayri nakdi riski ile teminat mektuplarının komisyon borcundan kaynaklanan 34.584,97 TL riski toplamı olan 52.784,94 TL'de şarta bağlı olarak kabulü ve 4. Sıraya kaydına ilişkin iflas masasının kararı yerinde olduğunu, davacının aksi yöndeki davası ve diğer talepleri yerinde olmadığını, bu nedenle haklı ve hukuki dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Tartışılması, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Mahkememizce kaldırma ilamı öncesinde;
"...Dava, çek yapraklarından kaynaklanan sorumluluk tutarı ile teminat mektuplarının komisyonlarından kaynaklanan nakdi alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü istemine ilişkindir.
Davacı tarafından, davacı bünyesinde devren birleşen ... A.Ş. Kaynaklı 24 adet kullanılmayıp bankaya iade edilmeyen çek yaprakları nedeniyle 25.080,00 TL alacak ile teminat mektubu komisyonlarından kaynaklı 35.584,97 TL'nin masaya kayıt kabulü isteminin iflas idaresi tarafından reddedilmesi üzerine iş bu davanın ikame edildiği, 18.200,00 TL'lik şarta bağlı alacak isteminin kabul edilmesi nedeniyle dava konusu edilmediği anlaşılmıştır.
Dosyanın bankacılık konusunda uzman bilirkişiye tevdi ile davacı bankanın, davalının iflas tarihi itibariyle teminat mektuplarının komisyonlarından kaynaklanan 3.122,49 TL nakdi alacağın mevcut olduğu, mektup komisyonlarının nakdi alacak olduğu ve masaya şartsız olarak kaydı gerektiği anlaşılmakla, 15/06/2017 tarihli denetime elverişli rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, çek teslim tarihleri dikkate alındığında asıl borçlunun iflas tarihi olan 20/11/2003 tarihi öncesinde keşide edildiği düşünüldüğünde ibraz sürelerinin geçmiş olacağı, iflas tarihinden sonra keşide edilmiş olmaları halinde şirket yetkililerinin temsil ve çek düzenleme yetkilerinin bulunmayacağı davacı bankanın bu cihetle sorumluluğuna gidilemeyeceği anlaşılmakla risk oluşturmayan çek yaprakları nedeniyle şarta bağlı alacak isteminin reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir..." şeklinde karar verilmiş, işbu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 15/09/2021 tarih ve 2020/410 Esas 2021/872 Karar sayılı ilamında;
"...Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davasıdır.
İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223. maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabule elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar.
Somut olayda, ... 3. İflas Müdürlüğünün .. İflas sayılı dosyası ile ilgili vermiş olduğu 06/04/2017 tarihli cevabı yazısına göre; davacının 20/01/2014 tarihinde 8 kayıt numarası ile iflas masasına 34.584,94 TL nakit ve 43.280,00 TL gayrinakit alacak için kayıt yaptırarak tebligat masrafını yatırdığı, iflas dairesince düzenlenen 20/11/2014 tarihli sıra cetvelinde alacağın 25.080,00 TL'lik kısmınun zamanaşımı nedeniyle reddedildiği, 52.784,94 TL'lik kısmının şarta bağlı alacak olarak kabul edilerek sıra cetvelinde 4.sıraya alınmasına karar verildiği, sıra cetvelinin .. tarihli ...Gazetesinde ve 01/12/2014 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, davacı vekiline ise 26/11/2014 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından tebligat masraf avansı yatırıldığından 15 günlük yasal sürenin tebliğ tarihinden itibaren hesaplanması gerekmektedir. Davanın 01/12/2014 tarihinde yasal 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığının anlaşılması üzerine işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
Davacının talebi; iflas masasınca şarta bağlı olarak kabul edilen 52.784,94 TL alacaktan 34.584,97 TL'sinin nakdi alacak olması nedeniyle şartsız olarak masaya kabulü ve zamanaşımı nedeniyle reddedilen çek yapraklarından kaynaklı 25.080,00 TL'nin iflas masasına kayıt kabulü istemlerine ilişkindir.
Mahkemenin bankacı bilirkişiden almış olduğu raporda; davacının, müflis şirketten talep tarihi 17/01/2014 tarihi itibariyle teminat mektuplarından kaynaklanan komisyon alacağının 7.907,38 TL komisyon, 395,37 TL bsmv, 25.030,69 TL faiz, 1.251,53 TL bsmv olmak üzere toplam 34.584,97 TL olduğu,... iflas tarihi itibariyle teminat mektuplarından kaynaklanan komisyon alacağının ise 1.696,29 TL komisyon, 84,81 TL bsmv, 1.277,51 TL faiz, 63,88 TL bsmv olmak üzere toplam 3.122,49 TL olduğu, çek durumu izleme raporunda 24 adet çek yaprağına ilişkin "müşteride" açıklaması yapıldığı ancak tedavülde olup olmadığına dair bir bilgi olmadığı, çek teslim tutanaklarına göre bu çeklerin 06/11/1998 ve 18/02/1999 tarihlerinde müşteriye verildiği, her bir çek yaprağı için garanti tutarı 1.045,00 TL olduğundan toplam tutarın 24 X 1.045,00 TL = 25.080,00 TL hesap edildiği ancak Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2013/3023 E. 2013/4687 K. sayılı "...Davacı banka tarafından dosyaya ibraz edilen çek teslim belgelerinin 2007 yıllarına ait olduğu, çeklerin müflis şirketin iflas tarihi olan 09/07/2009 tarihi ya da öncesi itibariyle şirket yetkilileri tarafından keşide edildiği varsayıldığında ileride ibraz edilmeleri halinde ibraz süreleri geçmiş olacağından davacı bankanın ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı, çeklerin iflas tarihinden önce, ancak ileri bir tarih atılarak keşide edildiğinin varsayılması halinde de iflasla birlikte şirket yetkililerinin temsil yetkileri kalmayacağından ileride bu çeklerin ibrazı halinde, yetkisiz kişiler tarafından imzalanmış çekleri, davacı Bankanın ödemesinin sözkonusu olmayacağı, sonuç olarak davacı Bankanın karşılıksız çıkma ihtimali bulunduğunu ileri sürdüğü çeklerden dolayı herhangi bir riskinin bulunmadığı, doğmamış ve doğma olasılığı bulunmayan bir sorumluluktan bahisle masaya alacak kaydı talebinde bulunamayacağı anlaşıldığından, iade edilmeyen çek yaprağı ile ilgili talebin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır..." şeklindeki kararı da dikkate alındığında değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur.
I.Davacı vekilinin istinaf sebeplerinden ilki masaya kaydı talep edilen nakdi alacağın miktarı konusunda ihtilaf bulunmadığı, nakit alacak yönünden taleplerinin şartsız olarak iflas masasına kaydına ilişkin olduğu, mahkemece yeniden hesaplama yaptırılarak 3.122,49 TL üzerinden hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir. İİK'nun 195/1. maddesinde "Borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur." hükmü yer almaktadır. İİK'nın 195. maddesinde müflisin borçlarının iflasın açılması ile muaccel olacağı ve iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ve takip masraflarının ana paraya ilave edilerek masaya kaydedileceği öngörülmüş olduğuna göre, iflas masasına yazılacak alacakların iflas tarihi itibariyle hesaplanıp, belirlenmesi gerekmektedir. İflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacaklar muaccel hale gelir ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masrafları da asıl alacağa eklenerek masaya yazılır. Nakit alacak talebi, teminat mektuplarının komisyon bedellerinden kaynaklanmaktadır. İflas tarihi 20/11/2003 olup, davacının talebi ise 17/01/2014 tarihine kadar hesaplanan nakit alacakların şartsız olarak masaya kaysı istemine ilişkindir. Yukarıda belirtilen yasal düzenleme uyarınca komisyon alacağının iflas tarihi itibariyle hesaplanması gerekmektedir. BİLİRKİŞİ RAPORUNDA DA GEREK İFLAS GEREKSE TALEP TARİHİ İTİBARİYLE SEÇENEKLİ HESAPLAMA YAPILMIŞ, İFLAS TARİHİ İTİBARİYLE ULAŞAN KOMİSYON ALACAĞI FERİLERİ İLE BİRLİKTE 3.122,49 TL OLARAK HESAP EDİLMİŞ VE MAHKEMECE 3.122,49 TL NAKDİ ALACAĞIN ŞARTSIZ OLARAK İFLAS MASASINA KAYIT VE KABULÜNE KARAR VERİLMİŞTİR. MAHKEMENİN BU YÖNDEKİ KARARINDA BİR İSABETSİZLİK BULUNMAMAKTADIR.
II.Davacı vekilinin istinaf sebeplerinden ikincisi ise 25.080,00 TL çek sorumluluk bedelinin masaya kaydı gerektiği yönündedir. Bilirkişi raporunda Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2013/3023 E. 2013/4687 K. sayılı ilamından bahsedilmiş ve hükme esas alınan bilirkişi raporu uyarınca mahkeme kararının gerekçesinde de "çek teslim tarihleri dikkate alındığında asıl borçlunun iflas tarihi olan 20/11/2003 tarihi öncesinde keşide edildiği düşünüldüğünde ibraz sürelerinin geçmiş olacağı, iflas tarihinden sonra keşide edilmiş olmaları halinde şirket yetkililerinin temsil ve çek düzenleme yetkilerinin bulunmayacağı davacı bankanın bu cihetle sorumluluğuna gidilemeyeceği" ifade edilmiş ise de; Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 05/07/2013 tarihli 2013/3023 E. 2013/4687 K. sayılı kararına karşı, karar düzeltme yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 21/04/2014 tarihli 2013/7515 E. 2014/3098 K. sayılı kararı ile "...Dava, kayıt kabul istemine ilişkindir. Çek bir ödeme vasıtasıdır; Yasa koyucu çeki para gibi bir ödeme vasıtası olarak düşündüğü için dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nın "Vade" başlıklı 707/1. maddesinde "Çek görüldüğünde ödenir. Buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir." hükmünü getirmiştir.
Vade kaydının geçersiz olmasına karşılık Türk Ticaret Kanunu, çeke ileri bir tarihin keşide tarihi olarak konulmasını geçerli saymıştır. TTK'nın 707/2. maddesine göre keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çek ibraz günü ödenir. Fıkradan açıkça anlaşıldığı gibi, keşide (ihdas) tarihi olarak ileri bir tarih konabilecek; ancak bu ileri tarih çekin hemen ibraz edilerek ödenmesini engellemeyecektir. Çeke ihdas tarihi olarak ileri bir tarihin konmasında amaç, TTK 708. maddesinde yer alan ibraz süresini uzatmaktan ibarettir. Bu maddeye göre ibraz süresi ile ilgili müddetler çekte keşide günü olarak gösterilen tarihten itibaren işler. Örneğin 10 günlük ibraz süresi, 15 gün sonraki keşide tarihi taşıyan bir çekte 25 güne çıkmış olmaktadır. Bir ödeme vasıtası olarak düşünülmesine rağmen, bu dönemde de uygulamada çeke bir bononun fonksiyonunun gördürüldüğü, yaygın şekilde çekin ileriki tarihli olarak düzenlendiği görülmektedir.
20/12/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5941 sayılı Çek Kanunu'nun 3/8. maddesi "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının Türk Ticaret Kanunu'nun 707. maddesi uyarınca kısmen veya tamamen ödenmemiş olması hâlinde, bu çek ile ilgili olarak hukukî takip yapılamaz. İleri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak hukukî takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şarttır." hükmünü içermektedir. Bu düzenlemenin dayandırıldığı gerekçede, “ileri düzenleme tarihli çek”in üzerinde yer alan tarihten önce, bankaya ibraz edilmesi ve karşılığının kısmen veya tamamen bulunmaması hâlinde, söz konusu çekle ilgili olarak karşılıksızdır işleminin ve hukukî takip yapılmasının önüne geçilmesinin amaçlandığı belirtilmiş; ileri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak kambiyo senetlerine özgü hukukî takip yoluna başvurulabilmesi için üzerinde yazılı düzenleme tarihi itibarıyla kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve bu Kanun hükümlerine göre "karşılıksızdır" işlemine tabi tutulmasının zorunlu olduğu ifade edilmiştir. Kanunkoyucu bu düzenleme ile yetinmemiş, 5941 sayılı Kanun'un geçici 1/5 maddesinde “31/12/2011 tarihine kadar üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.” şeklinde bir geçiş hükmüne de yer vermiştir.
Söz konusu düzenlemeye göre; 31/12/2011 tarihinden sonra ileri düzenleme tarihli bir çek, üzerinde yazılı bulunan keşide tarihinden önceki bir tarihte karşılığı tahsil edilmek amacıyla bankaya ibraz edildiğinde, şayet hesapta para bulunuyorsa, ibraz eden hamile çekin karşılığı ödenecektir. Buna karşılık, hesapta para mevcut değilse, bu çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmayacak ve hukukî takibe geçilemeyecektir. Zira hukukî takip yoluna gidilebilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şartı aranmaktadır.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK'nın 795/1. maddesi "Çek görüldüğünde ödenir. Buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir." hükmünü, aynı maddenin 2. fıkrası ise "Düzenlenme günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan çek, ibraz günü ödenir." hükmünü içermektedir. Anılan son düzenleme ve 5941 sayılı Çek Kanunu'nun 3/8. maddesi ileri düzenleme tarihli çeke imkan vermiş ve fakat Çek Kanunu'nun 31/01/2012 tarih ve 6273 sayılı Kanun ile değişik geçici 3/5. maddesi ile 31/12/2017 tarihine kadar keşide tarihinden önce bankaya ibrazın geçersiz olduğu şeklinde getirilen düzenleme ile ileri düzenleme tarihli çekin ibrazına bu tarihten önce izin verilmemiştir.
5941 sayılı Çek Kanunu'nun 3/8. maddesine göre ileri tarihli çeklerde TTK 707. maddesi uyarınca keşide tarihinden önce de çek ibrazında karşılığı varsa ibraz tarihi de belirtilerek tam veya kısmi karşılık ödenecektir. Keşide tarihinden önce çekin kısmen karşılığı varsa hamil dilerse kısmi karşılığı alacak; o takdirde çekin aslını bankaya bırakacak; fotokopisi kendisine verilecek; almak istemez ise, çekin aslı hamile verilecek; fotokopisi bankada kalacaktır. Kısmen ya da tamamen karşılıksız çıkan çekin daha sonra ödenmesi için keşide tarihinde veya daha sonra yasal ibraz süresi içinde -10 gün veya 1 ay- mutlaka ikinci defa ibrazı ve gerekli işlemlerinin yapılması gerekecektir.
Bankanın yasal ödeme yükümlülüğü karşılıksız ya da kısmen karşılıklı çekin, keşide tarihinden sonra bankaya yeniden ibrazı ve karşılıksız ya da kısmi karşılıksız işlemi yapılması halinde doğacaktır.
5941 sayılı Kanun'un 3. maddesi uyarınca, muhatap bankanın ibraz edilen her çek yaprağı için ibraz eden hamile karşılığının tamamen ya da kısmen bulunması halinde, hükümde belirtilen miktarını ödemekle yükümlüdür. Bu husus hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayrinakdi kredi sözleşmesi hükmündedir. Anılan Kanun'un 3/son maddesinde "(Ek fıkra: 31/01/2012-6273 S.K/2. md.) Çekin, üzerinde yazılı baskı tarihinden itibaren beş yıl içinde ibraz edilmemesi halinde, muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu sona erer." hükmüne; geçici 3/4. maddede ise, "Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, muhatap bankanın 3 üncü maddenin üçüncü fıkrasına göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu 30/6/2018 tarihinde sonra erer." hükmüne yer verilmiştir.
5941 sayılı Çek Kanunu'na göre, karşılıksız işlemi muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılır (md.3/2). Ancak bankanın keşideciye rücu edebilmesi için çekin tamamen veya kısmen karşılıksız olduğunun çek üzerinden yer alması gerekir (md.3/4). Çekin arkasına karşılıksız yazılmasını talep etmeyen hamile, herhangi bir işlem yapılmadan çek iade edileceğinden, bankadan yasal yükümlülüğünü yerine getirmesi de istenemeyecektir.
5411 sayılı Bankalar Kanunu’nda “gayri nakdî kredi” kavramına bir tanım getirilmemiş olmakla birlikte, banka tarafından verilen teminat mektupları, kefaletler, aval, ciro, kabul ve benzeri işlemler gayri nakdî kredi olarak kabul edilmiştir (m. 48/1 ) Doktrinde "gayri nakdî kredi" bankanın para ödemeyip, olumsuz bir durumun (riskin) gerçekleşmesi hâlinde ortaya çıkacak zararın sorumluluğunu yüklendiği, ödemeyi, korkulan olayın vukuunda yaptığı kredi türüdür. Kanundaki sayma sınırlı olmadığından, mahiyeti itibariyle gayri nakdî kredi sözleşmesinin özelliklerini gösteren her türlü işlem gayri nakdî kredi kapsamında değerlendirilecektir. Gayri nakdî kredilerin en önemli özelliği, müşteri ile sözleşeni arasındaki ilişki (temel ilişki), banka ile müşteri arasındaki ilişki (karşılık ilişkisi) ve banka ile temel ilişkideki müşterinin karşı âkidi olan kişi arasındaki ilişki (teminat ilişkisi) olmak üzere üçlü bir ilişki içermeleridir. Hukukumuzda atipik bir görünüm sergileyen gayri nakdî kredi sözleşmesi, sözleşme olması hasebiyle BK’ya, ticarî bir sözleşme olması nedeniyle TTK’ya ve bankaların yürüttüğü bir işlem olması nedeniyle de Bankalar Kanunu'na tabidir. İşte normal koşullarda bankanın sözleşme yapmak suretiyle tanıdığı bu garanti, varsayımsal sözleşme esasından hareketle 5491 sayılı Kanun'un 3/3. maddesi kapsamında ödenecek miktarlarda “kanunî bir zorunluluk” şeklini almıştır. Madde hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere, muhatabın tek taraflı olarak bu sözleşmeden dönmesi (fesih) mümkün olmadığından, şartları gerçekleşmişse kanunî garanti miktarını hamile ödemek yükümlülüğü altındadır. (Çetin Arslan-Murat Kayançiçek, 5941 sayılı Çek Kanunu Şerhi, Ankara, 2010 s.261)
Banka ile hesap sahibi keşideci arasında bir gayri nakdi kredi ilişkisinin kabul edilmesi, bankanın keşideci için çek hamiline bir garanti verdiği şeklinde anlaşılacaktır. Nitekim 3167 sayılı Çek Yasasında uygulamada, karşılıksız bir çek nedeniyle yasal yükümlülüğünü yerine getirirken çek arkasına "iş bu çek karşılıksızdır. Banka yasal garantisi nedeniyle ... TL ödemiştir." şerhi düşülmekteydi.
Çek Kanunu'nun 3/2. maddesi gereğince "Karşılıksızdır" işlemi, muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılması, bankanın Çek Kanunu'nun 3/3. maddesindeki ödeme yükümlülüğünün keşideci aleyhine bir garanti değil, çek hamili lehine Yasadan kaynaklanan doğrudan ödeme yükümlülüğü olduğunu göstermektedir. (Seza Reisoğlu, Çek Hukuku, Ankara, 2011 s.258)
Bu zorunlu gayri nakdi kredi sözleşmesi için bankanın çek defteri vermeden, istediği teminatı talep edebileceği kuşkusuzdur. Eğer hesap sahibi bankanın kredi müşterisi ise, bankaya karşı doğmuş ve doğacak tüm borçları için daha önce verdiği ipotekler, ticari işletme rehinleri, menkul rehni, mevduat ve alacaklar üzerindeki rehinler, bankanın aldığı kefaletler bu kredinin de teminatını oluşturacaktır.
Bankanın, azami yasal yükümlülüğü için bunu karşılayacak miktarda paranın, hesap sahibi tarafından bloke edilmesini istemesi de mümkün ve yasaldır. Yasal yükümlülüğün 600,00 TL olması halinde, banka verdiği 25 yapraklık çek defterinde, hesap sahibine 16.525,00-TL'lik bir gayri nakdi kredi açmaktadır. Bloke olarak alınan paranın teminat oluşturması için çek hesabı dışında bir hesapta tutulması ve hesap sahibinin bu para üzerinde bankaya rehin hakkı tanıması gerekecektir. Çek yaprakları ödendikçe veya iade edildikçe hesap sahibi o miktarda bloke parasını geri alabilecektir.
Bankacılık Kanunu açısından bankanın yasal garantisi nedeniyle çek defteri verdiği müşterilerine açtığı gayri nakdi kredi ile akdi garantileri -teminat mektubu, aval, kabul kredisi vs.- nedeniyle açtığı gayri nakdi krediler arasında bir fark yoktur.
Öte yandan TTK'nın 712. (6102 sayılı TTK'nın 800/1) maddesine göre, çekin tedavüle çıkarılmasından sonra keşidecinin ölümü veya medeni haklarını kullanma ehliyetini kaybetmesi yahut iflası çekin muteberliğine halel getirmez.
Çek tedavüle konulduktan-lehtara veya hamile verildikten- sonra, keşidecinin durumunda meydana gelen değişikliklerin çekin geçerliliğini etkilememesi doğaldır. Burada aranan tek şart çekin tedavüle çıkarılmasıdır. Hamile yazılı çekin lehtarın veya hamilin elinde bulunması, emre yazılı çekte lehtarın cirosu ve çekin teslimi tedavüle çıkarıldığının kanıtıdır. Çek ileriki tarihli olarak düzenlenebileceğinden (TTK md.707), çekin kcşidecinin ölümünden, ehliyetini kaybetmesinden veya iflasından sonraki bir keşide tarihini taşıması tek başına -aksi ispat edilmediği sürece- geçerliliğini etkilemeyecektir. (Seza Reisoğlu, Çek Hukuku, Ankara, 2011 s.167)
Netice itibariyle bankanın kanunî garanti miktarını hamile ödemesi zorunluluğu tüm bu şartların (çeki ibraz edenin meşru hamil olması, herhangi bir ödeme engelinin bulunmaması, bankaca basılmış veya bastırılmış geçerli bir çekin bulunması, çekin bankaya süresinde ibraz edilmesi ve karşılığının mevcut olmaması) birlikte gerçekleşmesine bağlıdır. Koşulların birlikte gerçekleşmemesi, muhataba çek bedelinin karşılığı yanında kanunî garanti miktarını da ödememe hakkı verecek ve hatta duruma göre ödememe görevini yükleyecektir. (Çetin Arslan-Murat Kayançiçek, 5941 sayılı Çek Kanunu Şerhi, Ankara, 2010 s.265)
Mahkemece, kayıt kabul talep edenin, çek yaprağı başına Yasa gereği yaptığı ödemeleri yukarıda açıklanan şekilde bir teminattan karşılanacağı veya Yasa gereği yapılacak ödemelerin çek hesap sahibinden talep edilmeyeceği yönünde taraflar arasında yapılmış bir sözleşme olup olmadığı hususları araştırılarak, sonuca ulaşılması gerektiği şüphesizdir. Eldeki uyuşmazlıkta, davacı banka tarafından gerek yargılama, gerekse temyiz ve karar düzeltme dilekçelerinde müflisten bu yönde somut bir teminat alındığına dair bir iddia yer almadığından, alacağın bu kısmının rüçhanlı olarak kabulü isabetsiz olmuştur.
Bu durumda, mahkemece, müflis ile davacı banka arasındaki sözleşme hükümleri incelenerek, bankanın çek yaprağı başına sorumluluğu ile ilgili müşterisine rücu edemeyeceğine ilişkin bir hüküm bulunması halinde talebin bu kısmının reddine, aksi halde, İİK'nın 197/1. maddesi gereğince şarta bağlı olarak kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek hükmün bozulması gerekirken, yazılı gerekçe ile bozulması doğru olmadığından, davacı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile kararın anılan alacak kısmı yönünden değişik gerekçe ile bozulması gerekmiştir..." denilerek karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 04/02/2015 tarih ve 2014/3183 E. 2015/559 K. sayılı, 18/06/2015 tarih ve 2015/2992 E. 2015/4731 K. sayılı ilamları da bu yöndedir.
5941 Sayılı Çek Kanunu'nun geçici 3. maddesinin 4. fıkrasında bankaların eski çek defterleri ile ilgili sorumluluklarının 30/06/2018 tarihinde sona ereceği düzenlenmiş olup, davacı bankanın sorumluluğu da 30/06/2018 tarihinde sona erecektir. Bu durumda dava konusu çek yaprakları ile ilgili ödeme yapılıp yapılmadığı sorularak, 30/06/2018 tarihinden önce ödenmiş ise emsal ilamda da belirtildiği şekilde müflis ile davacı banka arasındaki sözleşme hükümleri incelenerek, bankanın çek yaprağı başına sorumluluğu ile ilgili müşterisine rücu edemeyeceğine ilişkin bir hüküm olup olmadığı tespit edilerek değerlendirme yapılması, HENÜZ HİÇ ÖDENMEMİŞ İSE İSTEMİN REDDİNE KARAR VERİLMESİ, 30/06/2018 tarihinden sonra ödeme yapılmış ise bu tarihten sonra bankanın ödeme yapma yükümlülüğü olmadığından ödenen bedelden bankanın sorumlu olacağı dikkate alınarak talebin reddine karar verilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." denilerek Mahkememiz kararı kaldırılmış, dosya yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiştir.
Dava, İİK 235. maddesi uyarınca açılan sıra cetveline itiraz davasıdır.
Davacı bankanın talebi, iflas masası tarafından şarta bağlı olarak kabul edilen 52.784,94 TL alacak tutarından 34.584,97 TL ' sinin nakdi alacak alacak olması sebebiyle bu alacağın şartsız olarak masaya kaydedilmesi, ayrıca zaman aşımı nedeniyle reddedilen çek yapraklarından kaynaklanan 25.080,00 TL sorumluluk bedelinin tümüyle masaya kayıt ve kabulü istemine ilişkindir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, istinaf ilamından önce mahkememizce yapılan yargılamada nakdi alacaklar yönünden alacak tutarının hesaplanması için bankacı bilirkişiden rapor alınması yoluna gidilmiş, müflis şirketin 20/11/2003 iflas tarihi itibariyle yapılan hesaplama sonucunda davacı bankanın masaya kaydını isteyebileceği nakdi alacak miktarının 3.122,49 TL olduğu hesaplanmıştır. Mahkememizce bilirkişi raporu doğrultusunda 3.122,49 TL alacağın şartsız olarak masaya kaydına karar verilmiştir. Davacı vekili her ne kadar ilk istinaf sebebi olarak hem bu tutara hem de iflas tarihi itibariyle yapılan hesaplamaya itirazda bulunmuş ise de; yukarıda değinilen istinaf ilamında açıkça ifade edildiği üzere, iflas tarihi itibariyle yapılan hesaplamanın ve alacak miktarının isabetli olduğu vurgulanarak davacı vekilinin bu yöndeki tüm istinaf sebepleri reddedilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı bankanın meri teminat mektuplarının komisyon borcundan kaynaklanan ve müflis şirketin iflas tarihi olan 20/11/2003 tarihi itibariyle hesaplanan 3.122,49 TL nakdi alacağın ... 3. İflas Müdürlüğü'nün ...sayılı iflas dosyasına istinaden açılan iflas masasına ŞARTSIZ olarak 4.sırada kayıt ve kabulüne, davacının bu alacakla ilgili fazlaya ilişkin taleplerin ise reddine karar verilmiştir.
Çek yapraklarından kaynaklanan 25.080,00 TL sorumluluk bedelinin masaya kayıt ve kabulü istemine gelince, istinaf ilamı uyarınca bu çeklerden ötürü davacı bankanın herhangi bir ödeme yapıp yapmadığının, ödeme yapmış ise hangi tarihte yaptığının araştırılması zorunludur. Bu kapsamda, davacı bankaya müzekkere yazılarak durum sorulmuş, davacı banka tarafından verilen 14/04/2022 tarihli cevapta "...dava konusu 24 adet kullanılmayıp bankaya iade edilmemiş çek yaprağıyla ilgili olarak kanuni sorumluluk bedeline ilişkin bankamızca herhangi bir ödeme yapılmamıştır..." denilmiştir. Başka bir anlatımla, davacı banka tarafından çeklere ilişkin yasal sorumluluk bedeli olarak üçüncü şahıslara hiçbir ödeme yapılmadığı anlaşılmıştır. O halde, davacı banka tarafından çek yapraklarıyla ilgili üçüncü şahıslara yasal sorumluluk bedeli olarak hiçbir ödeme yapılmadığından bu alacağın masaya kayıt ve kabulü talebinin yasal koşulların oluşmaması ve masaya kaydı istenebilecek bir alacak da bulunmaması sebebiyle istinaf ilamı gereği tümden reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
1-Davacının meri teminat mektuplarının komisyon borcundan kaynaklanan 20/11/2003 iflas tarihi itibariyle 3.122,49 TL nakdi alacağının ... 3. İflas Müdürlüğü'nün ...sayılı iflas dosyasına istinaden açılan iflas masasına şartsız olarak 4.sırada KAYIT VE KABULÜNE, davacının bu alacakla ilgili fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
2-Davacının çek yapraklarının iade edilmemesi sebebiyle alacak isteminde bulunduğu toplam 25.080,00 TL'nin çek yapraklarının hiç ödenmemiş olması sebebiyle bu alacağın masaya kaydı talebinin REDDİNE,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 342,35 TL posta masrafı ile 750,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.092,35 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 57,16 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/1.2. maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin kabul edilen dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 3.122,49 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-HMK' nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 10 günlük yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.25/05/2022


Katip ...
e-imza *


Hakim ...
e-imza *




Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi