Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/5129
Karar No: 2015/2173
Karar Tarihi: 01.04.2015

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/5129 Esas 2015/2173 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2014/5129 E.  ,  2015/2173 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -
    Davacı vekili, yasal ve ibralı olan kooperatifin tüm borçları ve müvekkilinin 484.000,00 TL alacağının hangi zaman diliminde tanzim edildiği belli olmayan sahte 2001-2008 yıllarına ait yevmiye ve defteri kebir sayfaları, 2009 yılı dönemine ait olmak üzere mükerrer ve sahte işlenen ...Noterliği tasdikli 13.01.2009 tarihli 548-549-550 sayılı sahte belgeler, ...imzalı 31.12.2008 tarihli iki adet bilanço, bir adet kesin mizan ile sahte belgeler ve sahte kayıtlar üzerinden hukuki dayanaklarının ortadan kaldırılmaya çalışıldığını, bu kayıtlar esas alınarak davalar açıldığını, müvekkilinin 484.000,00 TL alacağının yok edilmesine sebep teşkil ettiğini ileri sürerek, 2001-2008 yıllarına ait yevmiye ve defteri kebir sayfalarının sahte olduğunun, aynı tutanak ile 13.01.2009 tasdik tarihli ...m 2. Noterliği tescilli 548-549-550 sayılı ticari defterin sahte olduğunun ve ...imzalı 31.12.2008 tarihli iki adet bilanço ve bir adet kesin mizan belgelerinin sahte olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir.
    Davalı kooperatif vekili ve diğer davalılar, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının herhangi bir alacak, tapu iptal ve tescil vb. elde edeceği sonuç ne ise açacağı o davada yapılacak inceleme neticesinde sahtelik hususunun irdelenebileceği, dolayısıyla sahteliğin tespiti kararında davacının bir hukuki yararı olmadığı, eda davasında incelenebilecek hususların tespit davasına konu edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    1-Dava, tespit istemine ilişkindir.
    Dava tarihinde yürürlükte olan HMK"nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davaları, bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır ve eda davasının öncüsü durumundadır. Henüz koşulları tamam olmadığı için açılamayan eda davası için ilerdeki hukuki ilişkinin açıklığa kavuşturulması bakımından, kesin delil olarak kullanılmak üzere tespit davası güncel bir yarar var ise açılabilir. Tespit davasının konusu maddi vakıalar değil, yalnız hukuki ilişkiler olabilir ve hukuki ilişkinin var olup olmadığının hemen tespitinde davacının güncel bir yararı bulunmalıdır. Hukuki yararın varlığı, dava koşulu niteliğinde olup; mahkemece, kendiliğinden gözönünde tutulur. Dava, hakkın ihlâli nedeniyle mahkemeden hukuki korunma istemidir. Dava hakkı da, hukuki yarar ile sınırlıdır. Davacı, ihlâl edildiğini ileri sürdüğü hakkını elde edebilmek için mahkeme kararına muhtaç .../...
    bulunmalıdır. Bu bağlamda, hukuki korunmada (davada), zorunluluk olmalıdır. Tespit davası ile istenen hukuki korunma, eda davası ile tamamen elde edilebilecekse o zaman davacının ayrı bir tespit davası açmasında hukuki yararı yoktur. İdeal veya geleceğe dönük bir yarar yeterli değildir. Kural olarak, eda davalarında hukuki yararın varlığı asıldır ve ayrıca bu yönde bir ispat yükümlülüğü yoktur. Eda davası ile aynı zamanda davanın dayandığı hakkın veya hukuki ilişkinin var olduğunun tespiti de hüküm altına alınır ve buna bağlı olarak eda emrini kapsar. O halde eda davası açmak mümkün ise tespit davası açılamaz. Tespit davalarında ise; hukuki ilişkinin varlığının, hemen tespit edilmesinde davacının korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması gerekir. Bu da, üç şartın birlikte varlığına bağlıdır.
    a)Davacının bir hakkı veya hukuki durumu, güncel (halihazır) bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı;
    b)Bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı;
    c)Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen (icraya konulamayan) tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır.
    Somut olayda, davacı tarafça davalılar tarafından sunulan bir kısım ticari defter ve belgelerin sahte olduğunun tespiti istenmiştir. Mahkemenin davacının tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi iddianın ileri sürülüş biçimi karşısında isabetli olmuştur.
    Öte yandan, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’un 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir. Dava, 01.07.2012 tarihinden sonra açılmış olup, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 99. maddesi uyarınca ticari dava niteliğini haiz ise de, yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmamakta ise, 6102 sayılı TTK"nın 5/4. maddesinde Asliye Hukuk Mahkemesi"nce davaya devam edilmesi ve görevsizlik kararı verilmemesi gerektiği açıkça öngörüldüğünden, bu davaya Asliye Hukuk mahkemesi olarak bakılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
    Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2-HMK"nın 115/2. maddesi uyarınca, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Bu durumda mahkemece, davacının hukuki yararı olmadığı tespit edildiğine göre, HMK"nın 114/1-h ve 115/2 maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın, HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca gerekçesi değiştirilerek ve hüküm fıkrasının 1. bendindeki yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilmesi suretiyle onanması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın, gerekçesi değiştirilerek ve “HÜKÜM” fıkrasının 1. bendindeki “Davanın” ibaresinden sonra “HMK"nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden” ibaresinin eklenmesi suretiyle, DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi