11. Ceza Dairesi 2017/1005 E. , 2017/1249 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Belgede sahtecilik suçunun oluşabilmesi için düzenlenen veya değiştirilen ya da kullanılan belgenin, gerçek bir belge olduğu yönünde kişiyi yanıltıcı nitelikte olması gerekir. Aldatıcılık özelliği bu suçun temel unsuru olup, özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belge, sahte belge olarak kabul edilmelidir. Sahteciliğin kişileri aldatacak nitelikte (nesnel) olup olmadığı ve ilk bakışta anlaşılabilir olup olmadığı, şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Belgelerde sahtecilik suçlarında aldatıcılık niteliğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayini hakime ait olup, Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 gün ve 232-250 sayılı kararında ayrıntıları açıklandığı üzere belgenin nesnel olarak aldatıcılık niteliğinin bulunması ile keyfiyetin objektif olarak ve beş duyuyla ilk bakışta anlaşılabilir olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği; dosya içinde getirtilen belgeler üzerinde heyetimizce yapılan gözlemde de yapılan sahteciliğin objektif olarak ilk bakışta ve kolaylıkla fark edilebilecek nitelikte olmadığı, bu nedenle aldatıcılık niteliğinin bulunduğu cihetle tebliğnamenin bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
1- Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.12.2013 gün ve 1475-577, 30.05.2006 gün ve 173/145, 13.10.1998 gün 305/304, 20.03.1995 gün ve 48/68 ile 02.03.1987 gün ve 341/84 sayılı kararlarında açıklandığı üzere, "aynı suç işleme kararından" yasanın aynı hükmünü birçok kez ihlal etme hususunda önceden kurulan bir plan, genel bir niyetin anlaşılması gerektiği, bu bağlamda failin suçu işlemeden önce bir plan yapmasının veya bu suça niyet etmesinin, fakat fiili bir defada yapmak yerine kısımlara bölmeyi ve o surette gerçekleştirmeyi daha uygun görmesinin, bu plan çerçevesinde hareket etmesinin, hareketinin önceki hareketinin devamı olmasının ve tüm bu hareketleri arasında sübjektif bir bağlantı bulunmasının anlaşılması, aynı suç işleme kararının varlığı, olaysal olarak suçun işlenmesindeki özellikler, suçun işleniş biçimi, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, mağdurların farklı olup olmadıkları, ihlal edilen değer ve yarar ile korunan değer ve yarar, olayların oluşum ve gelişimi ile tüm özellikleri değerlendirilerek belirlenmesi, suçların işlenme tarihleri arasında az veya çok bir zaman aralığı bulunması, gerektiği suç mağdurlarının birden fazla olması halinde teselsülü reddetmenin adalet ve hakkaniyete uygun bulunmayacağının belirtilmesi ve sahtecilik suçlarında suçun mağdurunun genel anlamda kamu güveni olup suçun işlenmesiyle suçtan zarar gören gerçek kişilerin sayısının fazla olmasının zincirleme suç hükümlerinin uygulanması koşullarını etkilemeyeceği cihetle; sanığın, katılana ait sürücü belgesine kendi fotoğrafını yapıştırıp, sahte olan sürücü belgesi kullanıp, aynı isim ile kira sözleşmesi , tahliye taahütnamesi ve Konya Medaş İşletme Müdürlüğü ile abone sözleşmesi imzalaması şeklinde gerçekleşen eyleminin, aynı suç işleme kararı ile gerçekleştirilen eylemlerin bir aylık zaman dilimi içinde, kısa zaman aralığında yapıldığı ve eylemleri arasında subjektif bağlantı olduğunun anlaşılması karşısında, tüm eylemlerinin kül halinde zincirleme biçimde işlenmiş resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu gözetilmeden, her eylem nedeniyle ayrı ayrı ceza tayini isabetsizliği, yasaya aykırı,
2-Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.02.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.