14. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/14887 Karar No: 2017/4672 Karar Tarihi: 05.06.2017
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/14887 Esas 2017/4672 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı tapu iptali ve tescil talebiyle davalıya önalım hakkı nedeniyle dava açmıştır. Mahkeme, fiili taksim iddiasında bulunan davalı tarafından bedelde muvazaa iddiası da kabul edilmediğinden davanın reddine karar vermiştir. Temyiz incelemesinde, önalım hakkı ile ilgili olarak davacının önceki paydaşlar zamanındaki kullanıma karşı çıkmadığı belirlendiği için mahkemece davanın reddi gerektiğine dair karar bozulmuştur. Yargılama sonucunda fiili taksim nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Temyiz itirazları değerlendirildiğinde, davacının temyiz itirazları reddedilirken, davalının temyiz itirazları kabul edilmiştir. Harcın eksik ödenmesi halinde vekalet ücretine bu bedel üzerinden hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Davalı yararına harcı tamamlanan değer üzerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği fakat kararın maktu vekalet ücreti takdiri doğru görüldüğü için bozulmuştur. Kararda, önalım hakkı ile ilgili olarak Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı da açıklanmıştır.
14. Hukuk Dairesi 2016/14887 E. , 2017/4672 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.03.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 19.02.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, süresinden sonra duruşma isteğinde bulunduğundan duruşma isteğinin reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı 2528 ada 869 parsel sayılı taşınmazda pay sahibi olduğunu, paydaşlardan....mirasçıları ..... toplam 163/800 paylarını 06.01.2010 tarihinde 140.000 TL bedelle davalı ...’na sattıklarını, gerçek satış bedelinin 35.000 TL olduğu belirtilerek bu payın iptali ile adına tescilini istemiştir. Davalı, fiili taksim iddiasında bulunarak ve bedelde muvazaa iddiasını da kabul etmeyerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili ile davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 14.10.2014 tarihli,2014/6398 Esas, 2014/11139 Karar sayılı ilamıyla davacının önceki paydaşlar zamanındaki kullanıma karşı çıkmadığı halde önalım hakkını kullanılması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda fiili taksim nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Bu bedel aynı zamanda dava değeri olduğundan yargı harcında dikkate alınması gerekir. Dava açıldığı sırada bu harcın yatırılması gerekir. Harcın eksik ödenmesi halinde 492 sayılı Harçlar Kanununun 30. maddesi uyarınca işlem yapılmadan hüküm kurulması halinde vekalet ücretine bu bedel üzerinden hükmedilmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta, önalım bedeli tapudaki satış bedeli olan 140.000,00 TL ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflardan ibaret olup, harcı tamamlanan değer 100.334,20 TL olduğundan, dava reddedildiğine göre davalı yararına harcı tamamlanan değer üzerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maktu vekalet ücreti takdiri doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.06.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.