10. Hukuk Dairesi 2017/4252 E. , 2019/7122 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
No : 2017/858-2017/967
İlk Derece
Mahkemesi : Ankara 27. İş Mahkemesi
No : 2016/1122-2017/92
Dava, 28.09.2012 tarihli tahsis istemine istinaden yaşlılık aylığı bağlanması ile ödenmeyen aylıkların yasal faizi ile kurumda tahsili istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne davanın reddine dair karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı avukatı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1.1.1987 tarihinde 18 yaş altı hizmetinin mevcut olduğunu, 28.09.2012 tarihinde tahsis talebinde bulunduğunu, kurumun haksız uygulaması sonucu davacının 1.10.2014 tarihine kadar hak kaybına uğradığını, davacının sigorta başlangıcının 1.1.1987 tarihi olarak kabul edilseydi 43 yaş üzerinden emekli aylığına hak kazanacağını beyan ederek davacının tahsis talep tarihini takip eden aybaşı olan 01.10.2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine, 01.10.2014 tarihine kadar ödenmesi gereken aylıklara yasal faiz yürütülmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum avukatı, davacı hakkında yapılan Kurum işlemlerinin yerinde olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
506 sayılı Yasanın değişik 60/g maddesindeki; "18 yaşından önce malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına tabi olanların sigortalılık süresi 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilip ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir" şeklindeki yasal düzenleme gereğince, her ne kadar davacının İsviçre rant sigortasına tabi olarak 01/01/1987 tarihinde çalıştığı anlaşılmışsa da, 17/08/1969 doğum tarihi itibariyle 18 yaşını 17/08/1987 tarihinde ikmal etmiş olması nedeniyle, 17/08/1987 tarihinin sigorta başlangıç tarihi olarak tespit edildiği, bu tespite göre davacının 28/09/2012 tarihli tahsis talebine istinaden 01/10/2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazanamayacağı, ne var ki yurda kesin dönüş yaptığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmayan davacının 25 yıldan fazla sigortalılık süresi, 5000 günden fazla prim ödemesi ve 44 yaşını ikmal ettiği anlaşılmakla 506 sayılı Yasanın geçici 81/B-e maddesi gereğince 44 yaşını ikmal ettiği 17/08/2013 tarihinde yaşlılık aylığına hak kazandığı ve kendisine bu nedenle 44 yaşını takip eden aybaşı olan 01/09/2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiği ve bu tarihten yaşlılık aylığının ödenmeye başlamış olduğu 01/10/2014 tarihleri arası döneme ait aylıkların 5510 sayılı Yasanın 42.maddesinde tanınan 3 aylık sürenin bitim tarihi olan 01/12/2013 tarihinden toplu ödemenin yapılacağı tarihe kadar yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği kanaatine varılmış ise de, hükümde; Davacının tahsis talep tarihini takip eden aybaşı olan 01/09/2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının TESPİTİNE, 2- 01/09/2013 tarihinden 01/10/2014 tarihine kadar ödenmesi gereken aylıklar ile 01/12/2013 tarihinden toplu ödemenin yapılacağı tarihe kadar işleyecek yasal faizin davalı kurumdan tahsiline, dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İlk derece mahkemesi hükmüne karşı davalı Kurum avukatı tarafından; kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, davacı hakkında kurumca yapılan işlemler ve 6552 sayılı Yasa kapsamında uygulama yapıldığını bu nedenle davacının talebinin mümkün olmadığını belirterek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 30.05.2017 günlü ilamı ile; 6100 sayılı HMK’nun 298/2. maddesine göre “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.”Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece kısa kararda 01.10.2013 tarihinden itibaren aylık bağlanması gerektiği açıklandıktan sonra gerekçeli kararda 01.09.2013 tarihinden itibaren aylık bağlanmasına karar verildiği belirtilmekle kısa karar gerekçeli karar çelişkisi yaratılmıştır.
Mahkemece, davacının yaş koşulu ile işten ayrılma koşulunu gerçekleştirdiği 17.08.2013 tarihini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmiş ise de, davacının sigortalılık başlangıcı 17.08.1987 kabul edilerek 28.09.2012 tarihli tahsis talep tarihine göre yapılan değerlendirmede, 4759 sayılı Yasanın 3. maddesi ile değişen 506 sayılı Yasanın Geçici 81. maddenin B-e bendi çerçevesinde, yaşlılık aylığı tahsisi için, 20 yıl sigortalılık süresini doldurması, 5225 gün yaşlılık, malullük ve ölüm sigortaları primini ödemiş olması ve 44 yaşını doldurmuş olması şartlarını ikmal etmesi gerekmekte olup, 17.08.1969 doğumlu olan davacının, anılan tahsis talep tarihi itibariyle 44 yaş koşulunu yerine getirmediği belirgindir. Mahkemece yaş koşulların gerçekleştiği tarih dikkate alınarak değerlendirme yapıldığı oysa 28.09.2012 tarihli tahsis talep tarihine göre aylık bağlama koşulları gerçekleşmeyen davacı hakkında mahkemece "davanın reddine" karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde "davanın kabulüne" karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, davalı Kurumun istinaf başvurusunun esastan kabulü ile HMK"nın 353/1-b.2 bendi uyarınca kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
V-TEMYİZ NEDENLERİ:
Davacı avukatı aslen ilk Derece Mahkemesinin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Taleple bağlılık ilkesi” başlığını taşıyan 26. maddesinde, hakimin, tarafların istem sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebileceği açıklanmış olmakla, hukuk yargılamasına “istemle bağlılık” ilkesi egemen kılınmıştır.
Eldeki davada ise, davacının talebi tahsis istemine yönelik olup, Bölge Adliye Mahkemesince davacının 28.09.2012 tarihli tahsis talep tarihine göre, aylık bağlama koşulları gerçekleşmeyen davacı hakkında "davanın reddine" karar verilmesi gerektiği düşüncesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, dava tarihinin 10.06.2016 olması ve 28.09.2012 tarihli tahsis talebinin varlığı anlaşılmakta olup, davacı hakkında bu tarih itibari ile tahsis koşullarının oluşmadığı anlaşılsa dahi, tahsis koşullarından olan 44 yaş koşulunu doldurduğu tarih de gözetilerek, davacının isteminden daha sonraki bir tarih itibari ile de olsa tahsis şartlarının devam etmesi halinde aylığa hükmedilmesinin, usul ekonomisinin gereği olduğu gibi sigortalılık hakkının vazgeçilmez haklardan olması ve bu tür davaların kamusal yapısına da uygun düşeceğinin gözetilmemesi ile yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 08.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.