14. Hukuk Dairesi 2015/3779 E. , 2017/4653 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 17.03.2010 ve 20.02.2012 gününde verilen dilekçeler ile temliken tescil, tazminat birleştirilen dava elatmanın önlenmesi, ecrimisil, kal talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl ve birleştirilen davanın kısmen kabulüne dair verilen 09.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraflarca istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl davada davacı kayden malik olduğu; 2559 parsel sayılı taşınmazında bulunan soğuk hava deposunun bir kısmının davalıya ait komşu 2560 parsel sayılı taşınmaza taştığını ve iyiniyetli olduğunu ileri sürerek; TMK"nın 725. maddesi gereğince 2560 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescili veya deponun yer aldığı kısmın tapusunun iptali ile adına tescili, mümkün olmaması durumunda davalının gayrimenkulünde oluşan diğer artış nedeniyle şimdilik 20.000,00 TL"nin faiziyle tahsili isteminde bulunmuş, tazminat istemini 24.05.2012 tarihli dilekçesi ile 118.160,00 TL"ye artırmak suretiyle ıslah etmiştir.
Davalı, davacının iyiniyetli olmadığını beyan ederek, davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen davada ise davacı-asıl dosya davalısı; davalının depo yaparken ortaya çıkmış bulunan moloz, toprak ve sair atıkları taşınmazının üzerine bırakmak suretiyle kullanımına mani olduğunu, ayrıca davalının taşınmazını patates deposu olarak kiraya vermek suretiyle gelir elde ettiğini ileri sürerek, davalının müdahalesinin men"ine, taşınmazın üzerinde bulunan moloz vs atıkların kal"ine, 1.000,00 TL ecrimisil, 3.500,00 TL eski hale getirme, 250 TL"de taşınmazı kullanamamaktan doğan zararın tazmini istemlerinde bulunmuştur.
Mahkemece, asıl davada, tapu iptali ve tescil talebinin reddine, tazminat isteminin kısman kabulü ile 33.882,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline, birleştirilen davada ise, taşınmaza müdahalenin men"ine, 1.975,00 TL ecrimisil bedeline , kal ve eski hale getirme davasının ise reddine karar verilmiştir.
Hükmü, taraflar temyiz etmiştir.
1) Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacıların tüm temyiz taleplerinin, davalının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2) Davalıların diğer temyiz itirazları yönünden;
a) Yasal ayrıcalıklar dışında, TMK"nın 684/1 ve 718/2 maddeleri hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar TMK"nın 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş, böylece muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır.
Bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır.
Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de TMK"nın 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur.
Bu tür davalarda taşkın yapıyı yapan kişinin taşınmazı lehine, taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkı yoksa durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı yapan kimse, taşan kısım için uygun bir bedel karşılığında irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir.
TMK"nın 725. maddesine dayanılarak tescil talebinde bulunulabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;
a)Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır.
TMK"nın 725. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşkın yapının bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK"nın 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur.
Bu kural, taşkın inşaatı yapan kimsenin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da taşkın inşaat yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
İyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re"sen araştırılmalıdır. Ne var ki; 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan taşkın inşaat sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir. (Sübjektif koşul)
İyiniyet koşulunun gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek bulunmamaktadır.
b)İkinci koşul, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olmasıdır. (Objektif koşul)
c)Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir.
d)Yukarıda değinilen üç koşulun yanı sıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
Somut olayda; Dairemizin yukarıda açıklanan ilkelerine ve toplanan delillere göre davacının iyiniyetli olduğu kanıtlanamamıştır. Sübjektif koşul olan iyiniyetin kanıtlanamaması halinde diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesine gerek olmadığından davacının TMK"nın 725. maddesi gereğince açmış bulunduğu tapu iptali ve tescil davasının reddedilmesinde bir usulsüzlük bulunmamakta ise de, davacı iyiniyetli olmadığından asıl davanın tümden reddedilmesi gerekirken, tazminat isteminin kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
b) Birleştirilen davada davacının taşınmazı üzerinde bulunan moloz vs. harfiyatın kaldırılması isteminde bulunmuş olduğu, dava konusu deponun kal"ine dair bir istemde bulunmadığı, ancak mahkemece dava konusu taşınmaza yapılan deponun değerinin taşınmazın değerinden çok fazla olduğu ve yıkımı fahiş zarar doğuracağı gerekçesi ile kal davasının reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece asıl davanın reddine, birleştirilen davada ise taşınmaz üzerindeki harfiyatın kaldırılmasına yönelik kal isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 1 numaralı bent uyarınca davacıların tüm, davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 numaralı bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davalı tarafa yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.06.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.