Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2007/21-623
Karar No: 2007/717
Karar Tarihi: 03.10.2007

Hak Düşürücü Süre - Kamu Alacağı - Ödeme Emrinin İptali - Prim Borcu - Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2007/21-623 Esas 2007/717 Karar Sayılı İlamı

 

 

Hukuk Genel Kurulu 2007/21-623 E., 2007/717 K.

Hukuk Genel Kurulu 2007/21-623 E., 2007/717 K.

  • HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
  • KAMU ALACAĞI
  • ÖDEME EMRİNİN İPTALİ
  • PRİM BORCU

 

  • 2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 72 ]
  • 506 S. SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) [ Madde 79 ]
  • 506 S. SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) [ Madde 80 ]
  • 6183 S. AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN [ Madde 58 ]
  • 6183 S. AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN [ Madde 79 ]
  • 6183 S. AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN [ Madde 55 ]

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki "ödeme emrinin iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Kayseri Birinci İş Mahkemesi)"nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 11.12.2003 gün ve 1654-1062 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Yirmibirinci Hukuk Dairesi"nin 22.03.2004 gün ve 2387-2758 sayılı ilamı ile, (...Dava, davalı Kurum tarafından re"sen tahakkuk ettirilen, prim aslı ve gecikme zammına ilişkin 22.03.1999 tarih 922704 sayılı ve 22.03.1999 tarih 022705 sayılı ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de bu sonuç dosya içeriğine, usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.

Gerçekten, mahkemece bozma sonrası yaptırılan bilirkişi incelemesinde dava konusu olmayan idari para cezalarının yerinde olduğunun tartışıldığı ve bu doğrultuda davanın kısmen kabulü kısmen reddi yolunda hüküm kurulduğu görülmektedir.

Oysa dava, prim aslı ve gecikme zammı tahakkukunun iptali istemine ilişkindir. Kayseri Sigorta İl Müdürlüğü"nün mahkemenin 23.10.2001 tarihli müzekkeresine verdiği 07.04.2001 tarihli yazı içeriğinden davacının dava konusu ödeme emirlerine Kurum ünitesine itirazda bulunmayan bu borcun idari aşamada kesinleştiği davanın niteliği itibariyle menfi tespit davası olduğu açıktır.

Davalı idarenin, prim aslı ve gecikme zammı tahakkuk ettirme gerekçesi, davacının sigortalı olarak çalıştırdığı Muzaffer ve Tuncer"in ayda 30 gün çalışmış olmalarına rağmen 15"er günlük çalışmalarının bildirilmemesine dayanmaktadır. Davacının imzasını taşıyan 05.02.1999 tarihli teftiş tutanağında adı geçen işçilerin çalışmalarının sürekli olmalarına karşın vergi ve sigorta primlerinin çok olması sebebiyle her ay 15 gün çalışılmış gibi belge düzenlendiği, yine işçi Muzaffer imzasını taşıyan 04.02.1999 tarihli tutanaklarda fırındaki çalışmasının devamlı olduğunu bildirdiği görülmektedir. Aynı işçi Muzaffer, 19.10.1999 tarihli celsede tanık olarak verdiği ifadede ayda 15 gün çalıştığını belirterek 04.02.1999 tarihli tutanak ifadesiyle çelişmiş, ancak bu çelişki mahkemece giderilmemiştir.

Mahkemece bu durumda yapılacak iş; davacı tarafından yapılan fırın işletmeciliğinin devamlılık arzeden işlerden olduğu ve müfettiş tutanaklarının aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan belgelerden olduğu da gözetilmek suretiyle adı geçen işçilerin ayda 30 gün mü yoksa 15 gün mü çalıştıkları doğru olarak saptamalı ve buna göre tahakkuk ettirilen prim aslı ve gecikme zammının yerinde olup olmadığı tespit edilerek sonucuna göre hüküm vermekten ibarettir.

O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davalı vekili

Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, prim ve gecikme zammına dayalı bulunan ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.

Yerel mahkemece, sigorta müfettiş tutanağının gerçeği yansıtmadığı gerekçesiyle, idari para cezalarını irdeleyen bilirkişi raporu dayanak alınarak istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Özel Daire"nin yukarıda yazılı bozma kararı üzerine, davanın dayanağını oluşturan ödeme emirleri, tebligat evrakı ve ilgili diğer belgeler dava dosyasına katılmaksızın; sigorta müfettişi raporunun yok hükmünde olduğu, buna dayalı işlemlerin ise iptalinin gerekeceği belirtilerek önceki hükümde dire-nilmiştir.

Davacıya ait fırın işyerinde sigorta müfettişince yapılan 14.12.1998 tarihli yerel denetimde, iki sigortalı yönünden Kuruma eksik prim gün sayısı bildirildiğinin rapor edilmesi üzerine, bildirilmeyen sürelere ilişkin bildirge ve bordroların verilerek, primlerinin ödenmesinin istendiği, anılan belgelerin Kuruma verilmesine karşın, primlerinin tamamının ödenmediği uyuşmazlık konusu değildir.

Fiilen ya da işyeri kayıtlarından çalıştığı tespit edilen sigortalılara ait Kuruma verilmesi gereken belgeler, yapılan tebligat üzerine bir ay içerisinde verilmemesi ya da eksik verilmesi hallerinde Kurum* tarafından resen düzenlenerek, bu süreye ilişkin sigorta primleri işverenden istenmekte, işverenin, tebliğ edilen prim borcuna karşı Kurum ünitesine bir ay içinde itiraz hakkı bulunmaktadır. İtirazın reddi halinde ise, bir ay içinde yetkili mahkemeden Kurum işleminin iptali istenebilmekte, ne var ki, yetkili mahkemeye başvuru prim borcunun takip ve tahsiline engel teşkil etmemektedir (506 sayılı Kanun m. 79/7-8).

Belirtilen yasal yöntem uyarınca, süresinde Kuruma itiraz edilmemesi ya da itirazın reddedilmiş olması hallerinde tebliğ edilen prim borcu idari aşamada kesinleşmiş olmaktadır.

Primlerin ödenmesini düzenleyen 506 sayılı Kanun"un 80. maddesinde, 01.12.1993 gün ve 3917 sayılı Kanun"un 1. maddesi ile yapılan değişiklik uyarınca, Kurum alacaklarının takibinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri geçerli kılınmıştır. Prim borçları, bu düzenleme ile kamu alacağı derecesine getirilerek, takip ve tahsilinde icra ve iflas hukukuna göre çabukluk ve sadelik sağlanmak istenmiştir.

Davanın yasal dayanağını 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun"un 58. maddesi oluşturmaktadır.

Anılan madde ile, Kurum alacakları için 6183 sayılı Kanun"un 55. maddesi hükmü uyarınca düzenlenip tebliğ edilen ödeme emirlerine karşı 7 gün içerisinde dava açabilme olanağı bulunmaktadır.

Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı açılacak dava "menfi tespit" niteliğinde olup, "böyle bir borcu olmadığı" veya "kısmen ödendiği" veya "zamanaşımına uğradığı" iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir.

İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 10.04.2001 gün ve 2002/21-201-297, 24.03.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı kararları). Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, resen gözönünde tutulmalıdır.

Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir. Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanun"da, İcra ve İflas Kanunu"nun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 Esas, 249 Karar sayılı kararı).

6183 sayılı Kanun ile menfi tespit davasına, "Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini" düzenleyen 6183 sayılı Kanun"un 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden tanınmamıştır.

Yukarıda açıklanan maddi ve yasal olgular dikkate alındığında; ödeme emrinin iptaline yönelik eldeki davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığının öncelikle belirlenmesi, hak düşürücü sürede açılmadığının saptanması halinde esasa yönelik inceleme yapılmaksızın davanın anılan nedenle reddine karar verilmesi, hak düşürücü süre içerisinde olduğunun belirlenmesi halinde ise 6183 sayılı Kanun"un 58. maddesinde belirtilen sınırlı itiraz nedenleri dikkate alınarak yapılacak inceleme ve değerlendirme sonucunda karar verilmesi gerekmektedir.

Yerel mahkemece, tanımlanan yasal yöntem izlenmeksizin idari para cezalarına ilişkin değerlendirme öngören bilirkişi raporu dayanak alınarak, kesinleşen idari para cezalarının mahsubu sonucunda direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı HUMK"nın 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde peşin harcın geri verilmesine 03.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 

 

 

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi