13. Hukuk Dairesi 2015/28334 E. , 2015/37617 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı-... avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı avukat olduğunu ve davalı ... ile arasında 09.09.2014 tarihinde Avukatlık Ücret Sözleşmesi düzenlendiğini, davalı Tuğba"nın diğer davalıdan olan işçilik alacağı için açılan davadan davalıların sulh olmak suretiyle davalı Tuğba"nın davadan feragat ettiğini ve kendisini azlettiğini, vekalet ücretinin ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile ...İş Mahkemesi"nin 2014/356 esas sayılı dosyası derdest iken azledilmesi nedeniyle hesaplanacak tutarın ve şimdilik 500,00 TL karşı taraf vekalet ücretinin, 778,95 TL dava harç, gider avansı ve yargılama giderlerinin, avukatlık ücret sözleşmesine dayalı olarak şimdilik sözleşmeye esas dava değeri üzerinden hesaplanmış 7.875,00 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece tensip ile, davanın vekalet sözleşmesinden kaynaklanmış olması nedeniyle 6502 sayılı yasa gereğince tüketici mahkemesi görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davalı... tarafından temyiz edilmiştir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez.Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici, diğer tarafın ise satıcı, sağlayıcı ya da müteşebbis olması gerekir.Somut olayda, davalı ..."nın işçi statüsü ile diğer davalıya karşı açtığı işçilik alacağından kaynaklanan davada davacıya vekalet verilmiş, uyuşmazlık da bu vekalet ilişkisinden kaynaklanmıştır.Davalı ..."in iş mahkemesindeki alacak davasında, tüketici olarak değerlendirilemeyeceğinden taraflar arasındaki uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığının kabulü de mümkün değildir.Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir.Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz.Bu durumda mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken tüketici mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı ... yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 23/12/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Uyuşmazlık bir tarafı işçi olan avukatlık hizmet sözleşmelerinin tüketici işlemi olup olmadığı buradan hareketle davanın tüketici mahkemesinde görülüp görülmeyeceği noktasındadır.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı ... nın 3/l bendinde mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına veya hesabına hareket eden gerçek ve tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri her türlü sözleşme ve hukuki işlemlerin tüketici işlemi olduğu hüküm altına alınmıştır. Vekalet sözleşmesinin bir türü sayılan avukatlık ücret sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların 6502 sayılı yasa kapsamında olması için, taraflardan birisinin tüketici ,diğer tarafın sağlayıcı/müteşebbis vasfını taşıması, aradaki ilişkinin mesleki veya ticari faaliyetten kaynaklanmaması gerekir. Örneğin ticari şirketin alacağıyla ilgili veya gerçek kişiye ait işyeri kirasının tahsili için avukata vekalet verilmesi vb işlemlerin tüketici işlemi sayılmayacağında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sayın çoğunluk ile aramızdaki ihtilaf, işçilik hak ve alacaklarının işverenden alınmasını sağlamak için bir avukatın hukuki yardımından yararlanmak isteyen işçinin, mesleki bir amaçla hareket edip etmediği, eşdeyişle işçinin satın alınan avukatlık hizmetinin ayıplı olması halinde bu ilişkide genel olarak işçinin tüketici tanımına uyup uymadığına ilişkindir.
Somut olayda davacı avukat işçilik hak ve alacaklarının tahsili için vekalet aldığı davalı işçinin iş mahkemesinde davadan feragat etmesi nedeniyle ödenmeyen avukatlık ücretinin Avukatlık Kanunu m. 165 e göre işçiden tahsilini istemektedir. İşçinin bu ilişki de tüketici olduğu mesleki ve ticari amaçla hareket etmediği, eş deyişle ödenmeyen asgari ücret ve sair tazminatların işverenden tahsilini sağlamak üzere bir avukatın hukuki hizmetinden ücret karşılığı yararlanmak isteyen işçinin mesleki veya ticari bir amaçla hareket etmediği kabul edilmelidir. Kanun koyucu korumayı kişisel veya ailevi ihtiyaç için mukavele yapan kişiye yani tüketiciye tanımıştır. İşçinin aldığı maaş ve diğer haklar da onun kişisel veya ailevi ihtiyacı içindir. Gerçekten uygulamada aksine bir iddia olmadıkça bir tacir tüketime konu malı veya hizmeti örneğin kendi kullanımı için araba satın almışsa tüketici olduğu kabul edilmiştir. Aksi takdirde bir tacirin tüm borçlarının ticari olduğu kuralı katı uygulansaydı onun hiçbir surette tüketici olamayacağına karar vermek gerekecekti. Bunun gibi işçinin maaşıyla ilgili tasarrufunu peşinen mesleki faaliyet olarak görmek ...nun amacına aykırıdır. Bununla birlikte tüketici hukuksal ilişkinin zayıf halkasını oluşturmaktadır. Zaten zayıf durumda olduğu için korunan tüketicilerin daha da zayıf durumda olan işçilerin avukattan hizmet satın almasında korunmak istenmediği kabul edilemez. Tüketiciye haklı bir koruma sağlanmışsa bunun kapsamının belirlenmesinde cimri davranmamak gerekir. Nitekim Dairemiz uygulaması da tüketici işlemine bazı istisnalar getirmiştir. Örneğin yük naklinde kullanılan kamyonetin trafik kaydında kullanım amacı “yük nakli içindir” yazmasına rağmen salt “hususidir” ibaresine itibar edilerek esnaflık faaliyeti sınırları içinde kalan kişilerde tüketici hukukunun koruma alanı içine dahil edilmiştir. Yasa koyucu da tüketici işlemiyle ilgili kurala da sıkı sıkıya bağlı kalmamıştır. Örneğin Yasanın 51/9. maddesinde “ticari veya mesleki faaliyetleri çerçevesinde paket tur hizmetinden faydalanan kişiler de tüketici olarak kabul edilir.” demek suretiyle başlangıç maddelerinde bir işlemi tüketici işlemi sayan ölçütlerden ayrılarak tüketiciler arasına mesleki ve ticari amaçla yapılan paket turlarına katılanları da sokmuştur. Keza finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşmeler kapsamına her türlü banka işlemi yanında kredi, sigorta, bireysel emeklilik, yatırım ve ödeme ile ilgili işlemleri de dahil etmiştir(6502-m.49).
Sonuç olarak işçi ile avukat arasında vekalet sözleşmesinden doğan davalar tüketici mahkemesinde görülmelidir. Sözleşmelerdeki haksız şarta ve kanundaki diğer korumalara ilişkin hükümlerden işçiler de yararlanmalıdır. Hal böyle olunca yerel mahkeme kararının yukarıdaki değişik gerekçeyle onanması gerekirken, işçiyi bir mesleğin icrası kapsamı içinde görüp tüketici saymayan, dolayısıyla avukatla aradaki ilişkiyi tüketici işlemi olarak nitelendirmeyen bu nedenle de davanın genel mahkemede görülmesini savunan sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılmıyorum.